Ülkemizde ki kötü gidişata çocukların öldürülmesi doğu ve güney doğuda baskı ve zulümün devam etmesi aylardır süren sokağa çıkma yasakları Malatya da barış bloğunu harekete geçirdi ve Barış bloğu Malatya gazeteciler ve televizyoncular cemiyetinde bir basın toplantısı düzenledi.
Tüm bileşenlerin katılşdığı basın toplantısında basın açıklamasını Hasan kaya yaptı.
Hasan Kaya “ Kötü günlerden geçiyoruz. Öyle ki savaş, baskı, ölüm ne yaş ne cinsiyet ne mezhep ne de meslek gurubu tanıyor. Bizlere ‘’tarafınızı belirleyin’’ diyenlere şunu söylemek isteriz. ‘’Bizler çocukların tarafındayız. 3 aylık Miray bebeğin, 1 yaşındaki Ecrin Açıkgöz bebeğin ve 5 yaşındaki Sadık Efe Açıkgöz’ün yanındayız. Bizler, antidemokratik uygulamalara ses çıkaran vicdanlı akademisyenlerin yanındayız. Bin bir emekle üniversite sınavını kazanmış, vicdanı olan, haksızlıklara dur diyen, savaş çığırtkanlığı yerine barış diyen üniversiteli gençlerin yanındayız. Tabi ki baskıyla şiddetle hedef göstererek mevcut olan tüm demokratik tepkileri terörize eden iktidarın yanında değiliz. Ülkeyi savaşa sürükleyenler kadınları çocukları, üniversite öğrencilerini basını televizyon programcılarını tehdit eden ve tehditmiş gibi gösterenlerin de yanında değiliz.
FAŞİZAN BASKILAR DEVAM ETMEKTEDİR
Bir süredir ilimizdeki İnönü Üniversitesinde demokrat, yurtsever, aydın öğrencilere yönelik yapılan faşizan saldırılar, baskılar, gözaltılar ve en son toplu uzaklaştırma boyutuna varan uygulamalar devam etmektedir. Sanırız, saldırılara maruz kalmaları, darp edilmeleri evlerinin basılmaları, disiplin soruşturmaları ile okuldan uzaklaştırılmalarını hak edecek bir durum var ortada! Çünkü bu pırıl pırıl gençler iktidarın savaş çığırtkanlığına alkış tutmamış mevcut savaşa, katliamlara ve ölümlere dur demek için vicdanlarının sesini dinleyip kendi üniversitelerinde demokratik tepkilerini ifade etmişlerdir. Dolaysız bir şekilde bu öğrenciler ‘’kral çıplak’’ demişlerdir. Gözaltına alınan öğrencilerin demokratik haklarını kullandığını beyan eden hakimlere karşı polis zoruyla tutuklama kararı çıkartılmaya çalışılmış bu da başarılı olamayınca okul yönetimi ile işbirliği içinde öğrenciler toplu olarak uzaklaştırılarak yıldırılmaya çalışılmıştır. Bu ceza yöntemi ile sistem, sadece kendi benimsediği şekilde üniversitelerde eğitim yapılabileceğini, farklı düşünen ve demokratik tepkilerini kamuoyu ile paylaşan yurtsever, aydın, demokrat öğrencilere okuyamayacaklarını göstermek istemiştir. Toplu uzaklaştırma uygulaması ile yapılmak istenen öğrencilere ‘’yıl kaybettirmek’’ ve onların okul ile bağlarını koparmaktır. Böylece okumak gibi en temel haklarından mahrum bırakılan öğrencilerin yanında bütün üniversitelerdeki diğer öğrencilere de gözdağı verilmek istenmiştir. Akademisyenlerin en tepedeki yöneticiler tarafından vatan hainliği ile suçlandığı, evlerinin arandığı, hedef gösterildiği, gözaltına alınarak tutuklanmalarının istendiği, öğrencilerin bu şekilde toplu olarak okullarından uzaklaştırıldığı bu ülkede artık akademik bir eğitimden bahsetmenin olanağı kalmamıştır.
AKP’nin barış dediği dönemlerde hepiniz sıraya girerek barış dediniz, ‘’barış olsun, insanlar ölmesin, analar ağlamasın diye. Tıpkı Ayşe Öğretmen gibi. Her gün bu söylemlerle Açıklama yaptınız akil adamların heyetlerinde yer alıp halka bu süreci anlatmaya çalıştınız. Dünden bu yana ne değişti. Dün ölümler olmasın diyordunuz, bu gün savaş çığırtkanlığı yapıp barış diyenlere karşı neden bu kadar pervasızsınız.
BARIŞI SAVUNMAK İKTİDARLARIN ÇIKARLARINA TERK EDİLEMEYECEK KADAR KUTSAL, İNSANİ EVRENSEL DEĞERLERDEN OLUŞUR.
Barışlar, savaşlar iktidarların çıkarınadır. Gün gelir, barışı savunmak çıkarınadır bunun gereğini yapar; gün gelir savaş çıkarınadır, savaş çıkarır. Bu anlaşılabilir bir durumdur. Bu durum, iktidar olanakları içerisinde anlamlandırılabilir. Ama bilim adamı olarak siz Üniversite yöneticileri, ya da bir bilim emekçisi olarak sizler neden bu sürecin tarafı oluyorsunuz.
Bilinmelidir ki barışı savunmak iktidarların çıkarlarına terk edilemeyecek kadar kutsal, insani evrensel değerlerden oluşur. Çünkü insan yaşamı kutsaldır. Dün bütün toplumun söylediği bu gün bir azınlığın ifade ettiği barışta ısrar etmek ölümlerin durmasını istemek asla dünden bu yana değişecek ve vaz geçilecek bir durum değildir. “ dedi