Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, İstanbul Tabip Odası ve KESK İstanbul Şubeler Platformu, her türlü darbe ve antidemokratik uygulamalara karşı olmanın insani değerlerin korunması ile sağlanabileceğini söyleyerek, “Zalimliğe tutulan alkışlardan kulaklar sağır olmadan insana dair ahlakı yeniden inşa etmek boynumuzun borcudur” söylemiyle 15 Temmuz ve sonrası yaşanılan tüm hak ihlallerinin izlenmesi, belgelenmesi, raporlanması, hak ve özgürlüklerin mücadelesinin ortak yürütülmesi için İstanbul Tabip Odası, TİHV, İHD ve KESK İstanbul Şubeleri olarak kriz masası oluşturduklarını açıkladılar. “Her türlü hak ihlali karşısında kurumlarımıza başvuru yapılmasını buradan duyuruyoruz” diyerek 16.08.2016 tarihinde İstanbul Tabip Odası’nda ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.
Basın açıklamasına TİHV adına Ümit Efe, Odamız Yönetim Kurulu üyesi Dr. İncilay Erdoğan, KESK İstanbul Şubeleri adına Gökmen Doğan, İHD İstanbul Şubesi adına Gülseren Yoleri katıldı.
Ortak basın açıklamasını Ümit Efe okurken, “15 Temmuz gecesi yaşananlara bakıldığında darbecilerin olası bir başarı karşısında can kayıplarının ve hak ihlallerinin vahim boyutlara varacağını söyleyerek, “İşkence mutlak olarak yasaktır. Hiçbir istisnai durum ne savaş ne OHAL hali ne de savaş tehdidi dahili siyasi iktidarsızlık veya herhangi bir başka tehdit işkencenin uygulanması için gerekçe olamaz.” dedi. Darbe girişimi ardından gözaltına alınan kişilere uygulanan işkencelerin kaygı verici olduğunu dile getiren Efe, BM İşkenceye Karşı Komite’nin imzacılarından olan Türkiye’nin yükümlülüklerini hatırlattı.
Açıklama ardından İHD İstanbul Şubesi adına konuşan Gülseren Yoleri; 15 Temmuz darbe girişimi ardından yaşananların insan hakları açısından kendileri için son derece önemli olduğunu söyleyerek, gözaltına alınan kişilerin akıbetine ulaşılmadığını belirtti. İstanbul’da kendilerine başvuran ailelerden birinin yakınının 7 gündür gözaltında olduğunu belirten Yoleri, şu ana kadar da 35 başvuru yapıldığını ve daha önce çekinen ailelerin ise yaşanan ağır hak ihlalleri ardından kendilerine başvurduklarını söyledi.
Daha sonra konuşan KESK İstanbul Şubeleri adına Görkem Doğan ise; darbe girişimi ardından yaşanan süreçten ve tasfiye operasyonlarından iktidarın sorumlu olduğunu söyleyerek, devletin darbecilerin yöntemleri ile hareket ettiğini dile getirdi. Darbecilerin yöntemleri ile mücadele edilemeyeceğini belirten Doğan, “Sorunları çıkaranlar sorunları çözemezler. Açığa alınan arkadaşlarımıza yönelik ‘bu bankaya neden para yatırmışsın’ ‘niye bu kuruma üyesin’ gibi kanıt gerektirmeyen durumlarla karşı karşıyayız. Bu da vatandaşı kandırmaktan başka bir şey değildir. Dayanışma ve birlikteliğimiz ile bunlarla mücadele ediyoruz.” diye konuştu.
Son olarak Odamız adına konuşan Yönetim Kurulu Üyesi Dr. İncilay Erdoğan; “Maalesef ki hastanelere yazılar yazılarak, hekimlerin karakollara giderek adli raporlar düzenlenmesi istenmektir. Bir kez daha buradan Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı’na hatırlatmak istiyoruz. Kendilerinin de altında imzası olduğu İstanbul Protokolü’nün gereğini mutlak suretle yerine getirsinler. Meslektaşlarımıza buradan seslenmek
istiyorum, her koşulda hekimliğin temel değerleri ve tutumuna sahip çıkmaya, ulusal ve uluslararası hukuk ve etik çerçevesinde mesleklerine sahip çıkmalarını tekrar hatırlatıyoruz. Gördüğümüz gerçekleri yazarız. Fiziki koşulların uygun olduğu yerde muayene yapılması esastır. Bu durumlarda kendisini baskı altında hisseden, zor koşullarda tedavi eden hekim arkadaşlarımıza yaşadıkları karşısında Odamıza başvurmaları çağrısı yapıyoruz ayrıca yaşanılan her türlü baskının karşısında İstanbul Tabip Odası olarak meslektaşlarımızın yanındayız” dedi.