Kamu emekçileri mücadele tarihinin yapı taşı, fiili meşru mücadelenin açık adresi KESK 21 yaşında.
Emeğe karşı eşi görülmemiş saldırıların yaşandığı bir dönemde “Hak verilmez mücadeleyle alınır” ilkesini rehber edinen KESK’in kuruluş yıl dönümü tüm emekçilere kutlu olsun diyen eğitim – sen Malatya şube başkanı KESK dönem sözcüsü Tarık kaya 21 yıl dönümü nedeni ile yaptığı basın toplantısında ki açıklamalarında..
“ KESK, insanca bir yaşam mücadelesinin adıdır.
KESK’ in tarihi Türkiye’de demokratik hak ve özgürlükler mücadelesinin tarihi ile bütünleşerek iç içe geçmiştir. Encümen-i Muallim’den TÖS’e TÖB-DER’e, TÜM-DER’e, TÜS-DER’e ulaşan, 12 Eylül karanlığını yırtanların tarihi KESK’in, KESK’lilerin tarihidir.
KESK’in tarihi kul anlayışından örgütlü topluma giden yolu açma ve geleceğe taşıma hedefinin tarihidir.
Bunun için; bugün kalplerimizde 21 yaşındaki bir gencin heyecanı kadar 100 yaşını devirmiş, kökleri toprağın derinliklerine inen ulu bir çınarın bilgeliğini taşıyoruz.
Onlarca yıldır sürdürdüğümüz mücadelemizde zorlu süreçlerden, çetin sınavlardan geçtik. Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesini demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak görenler olarak her zaman emek ve demokrasi düşmanlarının hedefinde olduk.
Ümidin ve akarsuyun,
Meyve çağında ağacın
Ve serpilip gelişen hayatın düşmanları KESK’e diş bilemeye devam ediyor.
Çünkü KESK, sendikal mücadelenin demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir parçası olduğunu bilen kamu emekçilerinin mücadele örgütüdür.
Çünkü KESK, bu ülkede hak verilmez alınır şiarını ilke edinenlerin yarattığı fiili ve meşru mücadelenin adıdır.
Çünkü KESK, sendikal harekette kadınların eşitlik, özgürlük mücadelesinin yüzüdür.
Çünkü KESK, Faşizme karşı demokrasi,
Emperyalizme karşı bağımsızlık
Savaşa karşı barış
Baskılara karşı özgürlük,
Dinci gericiliğe karşı laiklik,
Irkçılığa ve şovenizme karşı emeğin birliği ve halkların kardeşliği için mücadele eden kamu emekçilerinin sesidir.
KARDEŞLİKTEN YANA OLANLAR KAZANACAK
Bunun için bugün de OHAL-KHK rejimine sırtını dayayanların hedefindeyiz. Açığa almalarla, ihraçlarla, sürgünlerle, baskı ve şiddet politikaları ile emek ve demokrasi mücadelemizi bastıracaklarını sananların hedefindeyiz.
Ama onlar, piyasa değerleri, savaşa tapan ahlakları, derin kuyular gibi uğuldayan ağızlarıyla bir gün çekip gidecekler.
Şiddet ve dehşetleriyle, emeğe, akla, bilime, kültüre, sanata düşman karanlıklarıyla çekip gidecekler.
Emekten, demokrasiden eşitlikten, kardeşlikten yana olanlar kazanacak,
BİZ KAZANACAĞIZ!
Elbette ki bu kendiliğinden olmayacak.
Emeğin, barışın, kardeşliğin dünyasını yakınlaştıracak mücadeleyi yükseltmeden bu karanlık bulutlar kendiliğinden dağılmayacak.
Emeğin hakları mücadelesi sürdürenlerin, demokrasi, barış ve özgürlük isteyenlerin önündeki engellerin hiç olmadığı kadar arttığı bugün bizim için sadece bir kutlama günü değil, mücadeleyi yükseltme günüdür.
Bunun için haklı mücadelemizi baskı altına almaya çalışan, her türlü hukuk dışı ve fiili uygulamalar karşısında geçmişte olduğu gibi bugün de sessiz kalmayacağız.
“Kara bir suyu yosunlu taşlara basarak geçtiğimiz” bu dönemde bugünden yarına umudu büyütmeye devam edeceğiz.
Geçmişte mücadelemizi engellemeye çalışan, bizi kapı kulu olarak görenler çoktan tarihin çöplüğündeki yerini aldı. KESK ise önüne çıkarılan tüm engellemelerle, baskılarla yaratılan kuşatmaya inat dimdik ayakta. Ayakta olmaya devam edecek.
Yirmi birinci yaşımızı kutlarken; emekleriyle, ödedikleri bedellerle bizlere bu onurlu tarihi bırakan arkadaşlarımızı saygıyla anıyoruz. Haklılığın ve kararlılığın mücadelesi ile dolu bu onurlu tarihe yeni sayfalar ekleyeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.
Saraylar saltanatlar çöker
Kan susar bir gün
Zulüm biter.
Menekşelerde açılır üstümüzde
Leylaklarda güler.
Bugünlerden geriye,
Bir yarına gidenler kalır
Bir de yarınlar için direnenler…
Bitmedi o kavga sürüyor, sürecek.
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.
YAŞASIN EMEK VE DEMOKRASİ MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN KESK” dedi
***********
EĞİTİM SEN AİHM’E GÖTÜRDÜĞÜ DAVAYI KAZANDI
EĞİTİM SEN AİHİM’de açtığı davayı kazandı. Sendikanın aldığı karara uyarak altı yıl önce iş bırakma eylemine katılan öğretmenlere disiplin cezası veren devlet, 153 bin lira tazminat ödemeye mahkum edildi.
EĞİTİM SEN’in 2010 yılında aldığı iş bırakma kararına uyarak eyleme katılan öğretmenlere verilen disiplin cezası iç hukuk yollarının tükenmesi üzerine AİHM’e taşınmıştı. Davayı görüşen AİHM, sendikal eyleme verilen ceza karşısında ceza verilen öğretmenlere toplam 153 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti.
‘ÖDEMELERİ CEZA VEREN OKUL MÜDÜRLERİ ÖDESİN’
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan EĞİTİM SEN Malatya şube başkanı ve KESK dönem sözcüsü Tarık Kaya, “Biz EĞİTİM SEN olarak yıllardır sürdürdüğümüz mücadeleyle ilgili bugün itibariyle 25 Kasım 2009 ve 26 Mayıs 2010 tarihlerinde EĞİTİM SEN olarak gerçekleştirdiğimiz hizmet üretmeme eylemi ile ilgili 657 sayılı devlet memurları kanunundan yola çıkarak şubemize bağlı 125’e yakın arkadaşımızla ilgili ilimizde soruşturmalar yürütüldü o tarihlerde. Bu arkadaşlarımıza okul müdürleri, idari müdürler tarafından disiplin cezası olarak kınama cezaları verildi. O günkü yasalar üzerinden biz bu cezaları Genel merkezimiz üzerinden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürdük. Bugün itibariyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde 125 üyemizle ilgili tazminat davasını kazanmış bulunmaktayız. Her üyemize Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti 4 yüz euro tazminat ödemek zorunda kaldı. Bunun yanın da 13 bin 5 yüz euro da avukatlık ve dava masrafları üzerinde genel merkez hukuk büromuza dava harcı ödemek zorunda kaldı. Bugün gelişen nokta da EĞİTİM SEN’in kararlı mücadelesi iş bırakma eylemleriyle ilgili yaşanan bu durumla ilgili bir rahatsızlığımızı da tüm Malatya ve Türkiye kamuoyuna duyurmak isteriz. Kazandığımız tazminatlar bu ay itibariyle arkadaşlarımızın hesabına yatacak. Biz bu durumdan hoşnut değiliz. Bu cezaları veren okul müdürleri 4 yüz euro ödeme yapmak zorunda kalan Türkiye Cumhuriyeti devleti bunu hazinesinden ödeyecek. Hazine kamu emekçilerinin, işçilerin vergilerinden kesilerek oluşturulan bir durum. Bu hazineden ödeme yapma durumu bizi ciddi manada rahatsız etmekte. Vatandaşların ülkenin daha fazla refah seviyesine gelmesi için ödedikleri vergilerin iş bilmez bürokrasi yüzünden, yasaları bilmelerine rağmen bize ceza verme ısrarcılıkları yüzünden bu cezaları bu hükümet ödemek zorunda kalıyor. Bu ödemeleri ceza veren okul müdürleri kendi ceplerinden ödeselerdi bu cezaların hiçbirini vermezlerdi. Türkiye Cumhuriyetini yöneten hükümete sesleniyoruz. Bürokratik oligarşiden bahsediyorlar. O zaman bu yasayı bir an önce çıkartarak ceza konusunda bürokrasi bu soruşturmayı yöneten idari amirlerin karşılan bir ceza veya tazminat durumunda ceplerinden ödemeyi ön gören yasayı çıkartmaları gerekiyor. Cezayı veren kendileri, hukuka aykırı davranan okul müdürleri. Hazineye vergi veren yurttaşların vergisi üzerinden bize ceza ödenmekte. Biz EĞİTİM SEN olarak bir kez daha diyoruz ki bu cezaları okul müdürleri ödesin” dedi.
“BU PARALAR NİYE YURTTAŞLARIN CEBİNDEN ÇIKSIN”
2009 ve 2010 da açtıkları davaları kazandıklarını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün yine aynı şekilde okul müdürleri 29 Aralık iş bırakma eylemimizle ilgili soruşturmalar yürütüyorlar. Bizlere maaş kesme ve kademe durdurma cezaları veriyorlar. Bürokrasi hala nasıl olsa cebinden çıkmıyor diye keyfi olarak yasaya, mahkeme kararlarına, uluslar arası sözleşmelere aykırı davranarak bu cezaları hala teklif ediyorlar. Beş yıl sonra biz bunların da tazminatlarını kazanacağız. Peki bu paralar niye yurttaşların cebinden çıksın. Bu ceza veren okul müdürlerinin, ilçe ve il milli eğitim müdürlerinin cebinden çıksın. Madem bu cezaları yasaya, hukuka aykırı bir şekilde ceza vermesini teklif ediyorlar ama tazminat ödemeye gelince yine yurttaşın cebinden çıkıyor. Buna isyan ediyoruz. EĞİTİM SEN olarak her zaman ki gibi kararlı mücadelemizi sürdüreceğiz. 29 Aralık ile ilgili bize teklif edilen maaş kesme ve kademe durdurma cezalarını da iç hukuk yollarını tükettikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götüreceğiz ve yine bu tazminatları kazanacağız. Çünkü biz bu mücadeleden yana haklıyız. Okul müdürlerine hukuka uymalarını, uluslar arası yasalara uymalarını bu yasalar çerçevesinde davranmalarını, soruşturmaları iki kat daha dikkatli yapmalarını, yapmadıkları her yanlış davranışın bu ülkenin zararına olduğunu bir kere daha belirtmek istiyoruz.”