ÖDP’ Den 2016 yılı değerlendirmesi
Malatya Özgürlük ve Dayanışma Partisi il örgütü 2016 yılını değerlendirdi. Parti Binasında gerçekleştirilen açıklamada İl Başkanı Seda Uçar, “2016 yılının ezilen halklar ve yoksullar adına zor geçtiğini ve bunun nedeninin AKP Hükümetinin Halktan yana bir yönetim gösteremediğinden kaynaklı olduğuna” vurgu yaptı.
Seda Uçar, parti yöneticileri ve partililerle birlikte yaptığı açıklamada şunlara yer verdi:
Türkiye sonu görünmeyen karanlık bir tünelde ilerliyor.15 güne sığan olaylar dahi ülkemizin nasıl bir felakete doğru sürüklendiğini ortaya koymaya yetiyor.
Patlayan bombalar, suikast ve ölümler. İnsanlarımızın hiç bir yerde can güvenliği kalmadı. Kimse sokağa korkmadan çıkamıyor. Ne huzur kaldı ne neşe ne de yarınlara dair bir umut. Siyasal İslam toplumu parçaladı, ülkeyi ateşe verdi. Ekonomide kriz dalgası büyüyor. Esnaf kepenk kapatıyor. Dolar tırmanıyor, emekçinin alım gücü, sofrasındaki ekmek azalıyor.
Karanlığın içinde solmuş ve yıkık bir ülke haline geldik. Türkiye bu noktaya kendiliğinden gelmedi. AKP’nin politikaları ve tercihleri ülkemizi bu noktaya getirdi.
“BU SAVAŞ BİZİM SAVAŞIMIZ DEĞİL”
Türkiye, Ortadoğu’da süren paylaşım savaşının merkezlerinden birisi haline getirildi. Suriye’de emperyalizmin tezgâhında şekillenen iç savaş adım adım ülkemize taşındı. AKP’nin Suriye’de rejim değiştirme hevesiyle izlediği politikalar bir bir iflas etti. Türkiye, ‘küresel bir güç’ olmak bir yana uluslararası alanda itibarını kaybetmiş, güvenilir olmayan ve üzerine oynanır bir ülke konumuna itildi. Bugün bu politikaların içerde ve dışarı da acı sonuçlarını yaşamaya devam ediyoruz.
“AKP’NİN BAŞKANLIK DAYATMASI, ÜLKEYİ UÇURUMA GÖTÜRÜYOR”
AKP, bu felaket tablosu yanında savaş ve Başkanlık dayatmasıyla tam anlamıyla bir karanlığı, çözümsüzlüğü ve kaosu temsil etmeye devam ediyor. Türkiye hızla bu cendereden çıkarılmalıdır. Ekonomi ve devlet yönetiminde “liyakati” benimseyen, kamu hizmetlerinin işin ehli tarafından yürütülmesini sağlayan bir zihniyet hâkim kılınmadığı müddetçe devletteki iç çelişkiler, çürüme, yozlaşma öğelerinin artacağı bilinmelidir. Bugün bir yanda geçmişin iktidar ortağı Cemaatçiler bürokrasiden temizlenirken, öte yanda diğer cemaat ve tarikatların ve bilumum yandaşların nüfuz savaşları yaşanıyor. Kamu üzerindeki bu dinci nüfuz paylaşımı sona erdirilmelidir.
Turizm önemli ölçüde döviz ve istihdam sağlayan bir sektör olmak yanında, kültürel alışveriş ve dostluk kapısıdır da. Turizm gelirlerinin % 35-40 gerilemesi ve sektörün çöküntüye sürüklenmesi süreci ancak huzur ortamının sağlanması, ülkenin cihatçı çetelerin ve şiddet örgütlerinin savaş alanı olmaktan çıkarılmasıyla mümkündür.
“ASKERLERİMİZ SURİYE’DEN DERHAL ÇEKİLMELİDİR”
Ülkemizin güvenliği Suriye’nin içinde ve El-Bap kapılarında aranmamalıdır. Türkiye’nin işi komşu bir ülkenin rejimini değiştirmeye çalışmak, egemenlik haklarını ve toprak bütünlüğünü tehdit eden güçlere destek vermek ve bunun için silahlı güçlerini komşu ülkenin topraklarına göndermek olmamalıdır. Yoksul Anadolu çocuklarının bu bataklıkta ölümle ve IŞİD vahşetiyle daha fazla yüz yüze bırakmadan Suriye’den çekilmeli, ÖSO dâhil tüm iç savaş güçlerine verilen her türlü destek kesilmelidir.
“PKK SİLAHLI EYLEMLERİNE DERHAL SON VERMELİDİR”
Türkiye’de Kürt sorununda süren çözümsüzlük ve savaş, Suriye’ye müdahale ile birlikte başka bir boyuta geçmiştir. Kürt sorunu, bir bölge sorunu haline geldiği oranda emperyalizmin ve büyük güçlerin bölgeye yönelik planlarının da parçası haline gelmektedir. Kürt sorununu emperyalist merkezlerin inisiyatif alanından çıkarmak için iç barışı tesis edecek adımlar hızla atılmalıdır. TAK insanlık dışı saldırılarına son vermelidir. TAK’ın eylemlerinin siyasi sorumlusu PKK’dir. PKK ilk adım olarak iç savaşı derinleştiren silahlı eylemlere, bombalı saldırılara koşulsuz son vermeli, silahlı güçlerini Demokratik Özerklik gibi talepler için kimsenin kimseyi öldürmesine ve kimsenin de ölmesine gerek yoktur.
“SİYASİ TUTUKLAMALARDAN VAZGEÇİLEMİDİR”
AKP iktidarı savaş politikalarına son vermeli, demokratik siyaset alanı üzerinde kurduğu baskıları kaldırmalı, Kürt sorununun barışçıl, demokratik çözümünün önünü açmalıdır. HDP’ ye yönelik operasyonlar durdurulmalıdır. Halk iradesini temsil eden tutuklu HDP Eş Genel Başkanları, milletvekilleri ve Belediye Başkanları serbest bırakılmalıdır. Belediyelere atanan kayyumlar geri çekilmeli, seçilmiş Belediye Başkanları görevlerine iade edilmelidir.
“ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ GERİ ÇEKİLMELİDİR”
AKP uzun zamandır ülkeyi Meclissiz, Anayasasız fiili tek adam rejimine dayalı olarak yönetmektedir. AKP, istikrarın, işin, aşın, huzurun, barışın, can güvenliğinin yolunun Başkanlık sisteminden geçtiğini iddia ediyor. Ama yaşanan gelişmeler gösteriyor ki bu kavramlara en büyük tehdit sivil diktatörlük anlamına gelecek olan Başkanlık sistemidir.
AKP Parlamenter sistemin krizine işaret ederek Başkanlık sistemini dayatmaktadır. Oysa Türkiye’de gerçek manada demokratik bir Parlamenter sistem asla söz konusu olmamıştır. Bugün, Başkanlık rejimine değil yüzde 10 seçim barajının kaldırıldığı, anti-demokratik seçim ve siyasi Partiler yasasının değiştirildiği, demokratikleştirilmiş bir Parlamenter sisteme ihtiyaç vardır. Meclis’e sunulan Anayasa değişiklik önerisi paketi derhal geri çekilmelidir. Bu düşüncelerimizle 2017’nin bütün halkımıza, ülkemize ve insanlığa barış, insanca yaşam, özgürlük, adalet getirmesi dileğiyle, halkımızı örgütlü yaşamla birlikte mücadeleye çağırıyoruz.”