Birleşik Taşımacılık sendikası (BTS) Malatya şubesi, 8. Olağan genel kurulunu gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen kurulda, mevcut başkan Hasan Akdemir, yeniden başkanlığa seçilerek güven tazeledi.
Malatya TCDD lokalinde gerçekleştirilen toplantıya, BTS genel başkanı Uğur Yaman, ÖDP, HDP, DBP, EMEP, ÖSP, ÇGD, İHD, PSAKD, EĞİTİMSEN, KESK’e bağlı sendika temsilcileri ve yöneticilerin yanı sıra demiryolu çalışanları katıldı.
Oluşturulan divan sonrasında bir açıklamada bulunan Hasan Akdemir, genel kurulda kendilerini yalnız bırakmayan herkese teşekkürlerini iletti. Akdemir yaptığı konuşmada şu açıklamalara yer verdi; “İktidarının uygulayıcısı olduğu ekonomi politikaların özü, talan ve özelleştirmedir. Bu gün ülkemizde Cumhuriyet Dönemi boyunca bin bir emekle var edilmiş kamu varlığının tamamı sermayeye peşkeş çekilmiştir. En bariz örneği ilimizdeki Sümerbank ve Tekel arazileridir. Kamu hizmetleri, başta eğitim ve sağlık olmak üzere büyük oranda özelleştirilmiştir. Sözleşmeli ve güvencesiz istihdam adeta temel çalışma biçimi olarak dayatılmaktadır. Kurumumuzda özelleştirme 1995 yılında konuşulmaya başlanmış raporlar hazırlanmış 2003 yılında farklı çalışmalar yapılmış 2005 yılında özel sektör olan Erdemir Tren AŞ tren çalıştırmaya başlamış kısa süre içerisinde yaşadığı tren kazası ile 2 makine 30 vagon ve klm lerce yola hasar vermiş kurumu milyonlarca zarara uğratmıştır. Sevindirici tarafı arkadaşlarımız küçük yaralarla hadiseyi atlatmalarıdır. Sendikamızın hukuksal mücadelesi sonucu özel sektörün tren işletmeciliğine son verilmiştir. Kurumumuz bu gün özelleştirmenin ön süreci olarak iki ayrı yapıya ayrılmıştır. Kurum çalışanları yıllardır görev yaptıkları görev yerlerinden alınarak mesleği ile ilgisiz birimlere gönderilerek emekliye zorlanarak mağdur edilmişlerdir.
Siyasal iktidar tarihsel geçmişinden bugüne “Beraber yürüdük biz bu yollarda” diye şiirler, şarkılar söylediği cemaatlerden ve tarikatlardan beslene gelmiştir. Büyütüp besledikleri, “Ne istediler de vermedik” diye ifade ettikleri cemaatlerden biriyle (FETÖ) ile iktidar mücadelesine girdiklerine hep birlikte tanıklık ettik. Uzun yıllardır iktidardan beslenen cemaat darbe girişimiyle ülkeyi kana bulamış, yüzlerce insanımız ne yazık ki yaşamını yitirmiş, binlercesi ise yaralanmıştır.
Darbenin siyasi sorumluları “cambaza bak” oyunuyla sorumluluktan sıyrılarak faturayı emekçilere ödetmektedirler. Yüz binin üzerinde kamu emekçisi ihraç ve açığa alınarak cezalandırılmıştır. Bu haksız hukuksuz ihraçlara yürekleri, kalpleri dayanamayan onlarca arkadaşımızı genç yaşta toprağa vermek zorunda kaldık.
Darbeye karışan ve içinde yer alanların cezalandırılması yerindedir ve cezalandırılmalıdır. Sürecin dışında olan ve yaşamını hep darbelere karşı mücadele ile geçiren KESK’li emekçilerin işinden, ekmeğinden edilmesi tam bir darbe fırsatçılığıdır. Kendileri gibi düşünmeyen kesimleri biat ettirmeye yönelik açık bir faşizan uygulamadır.
Genel politik yaklaşım olarak siyasal iktidar, toplumsal muhalefeti yok sayıp demokrasiyi sandık galibiyetine indirgeyerek kendi politikalarını halka dayatmaktadır. Kendine oy vermeyenleri ve muhalif olanları “milli irade” olarak görmemektedir. Milyonlarca oy alan bir siyasi parti başkanları ve milletvekillerinin tutuklanması, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanarak belediyelere kayyım atanması, gazetecilerin tutuklanması, gazete ve televizyonların kapatılması iktidarın milli iradeden ne anladığının somut kanıtıdır.
“Milli İrade Söylemi”nin sadece kendilerinin sandıktan galip çıktığı sürece geçerli olduğu 7 Haziran seçimi sonucunda da görülmüştür. 7 Haziran seçimleri sonucunda oluşan siyasi tabloda seçim ve demokratik gelenekler yok sayılarak muhalefet partilerine hükümet kurma görevi verilmeyerek, ülke şiddet ve kaos ortamına sürüklenerek 1 Kasım seçimleri dayatılmıştır.
İki seçim arasında Suruç’ta yaşanan katliamın ardından Ankara’da cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı yaşanmıştır. Anayasal hakkımızı kullanan biz emekçiler; emek, barış, demokrasi, özgürlük taleplerini haykırmak isteyenler olarak başkentin orta yerinde katledildik. Yitirdiğimiz 101 canımızın acıları halen yüreğimizdedir.
Kadına yönelik şiddet, taciz ve cinayetler Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde bu boyutlarda olmamıştır. Kadınların kaç çocuk doğuracağından ne giyeceğine, hamileyken sokağa çıkıp çıkamayacağına, hatta dudağına süreceği ruja kadar iktidar yetkililerince belirlenmeye çalışılmaktadır. Burada asıl amaç Cumhuriyetin kazanımlarını yok etmek, Atatürk’ü ve devrimlerini itibarsızlaştırmak ve kadını tekrar erkeğin kölesi yaparak kendi egemenlik alanlarını genişletme çalışmaları olduğu görülmektedir.
İş güvencesinin ortadan kaldırılarak esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırılması, performansa dayalı ücretlendirme, kadınların yarım gün çalıştırılması gibi güncel saldırılara karşı tüm emek-demokrasi güçleriyle emekçilerin ortak tutum geliştirebilmesi için var olan kurumsal yapı genişletilmeli ortak mücadele yürütülmelidir.
OHAL, başkanlık sistemi, demokratik hakların askıya alınması, ifade özgürlüğünün engellenmesi politikalarına karşı tüm muhalif yapılarla birlikte mücadele yürütmek durumundayız. Yeni bir rejim inşası ve tek adam diktatörlüğü bu ülkedeki tüm muhaliflerin ortak sorunudur ve mücadelesini de ortaklaştırmak gibi bir sorumluluğumuz vardır.
Eğitimin ve tüm toplumun gerici eştirilmesine, laik, seküler yaşam alanlarının daraltılmasına, bireyin özel yaşam alanına, kişisel hak ve özgürlüklerine, kişilerin yaşam tarzına müdahale eden politikalara ve politikacılara karşı söylem ve tutumu ortaklaştırmalıyız. Toplumun muhafazakârlaştırılarak; hak aramaktan uzak, suskun, biat eden, kaderci toplumsal model oluşturma çalışmaları, dini inancın hayatın her alanında istismar edilerek siyasete malzeme yapılmasına karşı açık tutum alınması ve bilimsel, laik eğitim mücadelemizin ısrarla sürdürülmesi için ortak demokrasi cephesine gereksinim vardır.” Şeklinde konuştu
Akdemirden sonra kürsüye Gelen BTS Genel Başkanı Uğur Yaman ise, “Mücadelemizi daha da yükseltmemiz gereken bir süreçten geçiyoruz. Bu iki yıllık süreçte bütün zorluklara rağmen, bütün baskılara rağmen, Devletin bu ceberut yaklaşımına rağmen, emek mücadelesini, demokrasi mücadelesini bugüne taşıyan Malatya şube yönetimine teşekkür ediyorum. “ ifadelerini kullandı.
Yapılan konuşmaların ardından mali tablo ve faaliyetler okundu ve yapılan seçim sonrası, BTS Malatya şube yönetimine Hasan Akdemir , Han uçar, Turabi Demirtaş, H. Seher Kaygusuz Özkul, Vedat Eren, Yakup Kısaoğlu, Bekir Erbey, olarak belirlendi.