Türkiye Alevileri bin yıldır, Avrupa ise son 25 yıldır tanıyor. Bu tanımaların farklı yönleri ve biçimleri var.
Türkiye’nin Alevileri tanıma biçiminde, Aleviliğe yönelik bin yıldır inkâr ve imha sürdürmüş. Avrupa ülkeleri ise Alevileri ve Aleviliği tanımaya başladı.
Neden?
Türkiye’de Osman Alevileri tanımaz iken, Hans Alevileri neden tanır?
Osmanlıdan bugüne kadar süregelen genel kabul şöyledir; “Alevilik ve Aleviler katli vaciptir”, “Alevilik bir inanç değil, folklorik öğedir!” Aleviliğin kendine özgü bir inanç, cem evinin Alevilerin ibadet yeri, Cem’in Alevilerin ibadet şekli, Ana ve Dedelerin ise inanç önderi olduğu kabul edilmez. Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin hükümetleri ve Diyanet işleri Başkanlığı Alevilerin önüne iki kırmızıçizgi koymuştur; İslam ve Cami!
Bu iki kırmızıçizginin dışında duran Alevilerin ve Aleviliğin yaşam hakkı yok edilmiştir.
O nedenle Aleviliği bitirmek için, Osmanlı döneminde “Kızılbaşların katli vacip fetvaları” ile sorunu çözmek istemişler.
Sonuç alamayınca, Fetva ve kıyım politikalarının yanına, bu kez asimilasyon ve zorla Sünnileştirme politikaları konulmuştur. Zorunlu din dersleri, Alevi köylerine zorla cami yaptırılması, Alevi dedelerine ve gençlerine Kuran öğretmek gibi adımlar atılmıştır.
AKP döneminde ise, “Alevi açılımı”, “Alevi Çalış tayları” altında Alevilerden kimlik intiharı istenmiştir. Tüm açılım ve çalış tay politikalarının merkezinde Alevilerin asimilasyonu hedeflenmiştir.
Cumhuriyet döneminde samimiyetten uzak onca çözüm vaatleri, AKP hükümetinin iki açılım bir çalış tayları şöyle dursun, Avrupa’da birçok ülke Aleviliği kendine özgü bir inanç resmen tanıdı bile.
İnkâr ile Tanınma Arasında Aleviler
Alevilik Avrupa ülkelerinde tanımlanmıyor! Tanınıyor! Böylece Aleviler, laiklik, insan hakları, din, vicdan ve inanç özgürlüğü ekseninde eşit haklara kavuşturdular.
Başta Almanya olmak üzere, İngiltere, İsviçre ve bazı Avrupa ülkelerinde, Aleviliğin resmi olarak tanınması, bu ülkelerde resmi bir devlet dininin olmaması, laiklik ilkesi gereği her inanç grubuna aynı mesafede durmasından kaynaklanmaktadır.
Türkiye’de ise, devlet ve devletin Sünni-Vahhabi din kurumları eliyle topluma Sünnilik ve Vahhabilik dayatılma ve hâkim din olarak kılınmaya çalışılıyor. AKP ve Diyanet Aleviliği kendi dinsel referanslarına ve kaynaklarına göre yorumlayarak, resmi kalıba dökmeye ve kalıplarda betonlaştırmak suretiyle homojenleştirmek istiyor. Daha açık ifadeyle Türkiye’de devlet kendini Sünnilik üzerinden kurumsallaştırıyor ve tarif ediyor.
Bizzat başbakan ve Diyanet İşleri Başkanlığı Cemevinin ibadet yeri olarak görülemeyeceğini, ibadet etmek isteyenlerin camilere gitmesini telkin ediyorlar. Oysa, Avrupa ülkelerinde cemevi ibadetyeri statüsündedir. Bu tanımı Alevi kurumları yapmış olup, Avrupa devletleri ise bu tanımı tanımıştır.
Türkiye’de ise Alevilerin nerede ibadet edeceğine, nerenin ibadet yeri olacağını ve ibadet yeri tanımını Başbakan ve Diyanet yapıyor. Gerçek demokrasi ve laik ülkelerde bir başbakan ya da bir kamu kurumu, kendisini ulema yerine koyarak, dini konularda ahkâm kesmez. Örneğin Avrupa’da bir kamu görevlisi böyle ahkam keserse de ona kamu görevinde istifa edip, Kilise’de çalışmasını önerirler. Bir başbakan ya da bir hükümet ya herkesin hükümetidir, Alevilerin ve diğer farklı inanç guruplarının da haklarını temsil etmek zorundadır.
Gelin isterseniz bu noktada sizlere Avrupa ve Türkiye’de Alevi olmak ile “tanıma” ve “tanımlama” arasındaki farkları somut veriler aktarayım.
Merkezi Köln’de olan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’na (AABK) bağlı Almanya, Fransa, Avusturya, Britanya, İsviçre, Danimarka, Belçika, Hollanda, İsveç’te Alevi Birlikleri Federasyonu var. İtalya, Norveç ve Kıbrıs’ta ise AABK üyesi ve temsilcisi Alevi Kültür Merkezleri bulunuyor.
Tüm bu federasyonlara bağlı 292 Alevi Kültür Merkezinde 35 bin aktif üye mevcuttur. Türkiye ve Avrupa dışında ise Avustralya Alevi Birlikleri Federasyonu’na bağlı altı AKM, Amerika’da iki ve Kanada’da bir AKM bulunuyor.
Avrupa Alevi örgütlenmesinin çatı örgütlenmesi olan AABK, inançsal, sosyal hizmetlerin dışında, hak temelli mücadelenin merkezine ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık ve eşit haklar talebi koyarak, hukuksal, siyasal ve sosyal zeminlerde demokratik haklarını kullanıyorlar.
Avrupa’da lobi çalışmaları ve hak temelli hukuk mücadelesi sonucu önemli kazanımlara imza attılar.
1960 yıllarda tahta bavullarında umutlarıyla göç hayatına katılan Aleviler, yaşadıkların Avrupa ülkelerinin sosyal, ekonomik, demokratik, siyasal ve kültürel yaşamında yer almaya başladılar.
2 Temmuz 1993 Sivas katliamından sonra Türkiye’de olduğu gibi Aleviler arasındaki kimlik uyanışı Avrupa’da yaygınlaştı. Son 24 yıllık Avrupa Alevi hareketinin kazanımlarına bakıldığında önemli aşamaya gelinmiştir.
ALEVİLERİN AVRUPA ÜLKELERİNDEKİ KAZANIMLARI
ALMANYA
“Aleviler ve Alevilik Özgürleşti”
Nüfusu:82 Milyon
Alevi Nüfusu: 700 bin civarında
Anayasa ve yasalar Aleviliği kendine özgü bir inanç sistemi olarak güvence altına alır.
Alevi günlerine saygı gösterir. 3 resmi gün tatil olarak kabul edilir.
Aleviler kendi eğitim ve kültür kurumlarını oluşturma hakkına sahiptir.
Alevilik ders müfredatının hazırlanması ve ders öğretmenlerinin belirlenmesi hakkı Almanya Alevi Birlikleri Federasyonuna aittir.
Üniversitelerde Alevilik kürsüsü ve temsil edilmesi hakkı
Alevilere hastaneler, yurtlar, hapishaneler ve polis eğitim merkezlerinde dini hizmet verme hakkı.
Devlet ve özel radyo ve televizyonlarında Alevilikle ve dini hizmetlerle ilgili yayın saatleri ayrılması hakkı
Cemevleri ibadet yeri olarak tanınır.
Alevi kurumlarına cemevi ve diğer kamu yararına hizmetleri için arsa temin edilmesini garanti eder.
Resmi mezarlıklarda, Alevi geleneklerine göre cenaze töreni yapma hakkı.
Dede ve Analar inanç önderi olarak kabul edilmiştir.
İSVİÇRE,
“Aleviler ve Alevilik Laiklik ve İnanç Özgürlüğü Nedeniyle Tanındı”
Nüfusu: 7 Milyon
Alevi Nüfusu: 30 bin civarında
Basel Parlamentosu 17.10.2012 tarihinde, Anayasa`sının 133. Maddesinin sunduğu hukuksal hakka dayanarak Aleviliğin “İnanç Topluluğu” olarak tanıdı.
Bu tanımaya ve eşit haklara göre;
Aleviler bir inanç topluluğu olarak kabul edilmiştir. Alevilik Anadolu’da yaşayan farklı sosyal grupların bir üst kimliği olarak, Anadolu’ya özgü, kendi başına bağımsız bir inanç topluluğudur.
İsviçre’de yaşayan Aleviler, bu tanıma ile din, vicdan ve inanç özgürlüğü ekseninde sunulan tüm haklardan, İsviçreli Alevilerin eşit şekilde yararlanma hakkına sahiptir.
İsviçre’de cemevleri Alevilerin resmi ibadet yeridir. Cem ise bir ibadet şeklidir.
Aleviler cenaze erkânlarını cemevlerinde ve Alevi erkânına göre düzenleyecektir.
Alevilerin İsviçre okullarında yakın zamanda kendilerinin hazırladığı müfredatla, Alevilik dersleri verme hakkına sahiptir.
BRİTANYA
Nüfusu: 65 Milyon
Alevi Nüfusu: 300 bin
Alevilik kendine özgü inanç olarak kabul edildi.
İlk ve orta öğretim kurumlarında Alevilik dersleri hakkı.
Cem evleri Alevilerin ibadet yeri olarak tanındı.
Yerel Yönetimler Alevi kurumlarını resmen tanıyor.
Devlete ödenen vergilerinin yüzde 18’ni cemevine verme hakkı. Cemevlerine yapılan bağışları gelir vergisinden muaf tutma hakkı.
Kamu yararına dernek, vakıf ve kurum statüsünde kabul edilir.
Cem evlerine yüzde 80 emlak vergisi indirim hakkı.
Aleviler devlet tarafından tanınmış ve muhatap alınmak suretiyle temasları güçlendirilmiştir.
Cenaze erkânlarını Alevi inancına göre yapma hakkı.
İngiltere Parlamentosunda Alevilik Sekretaryası açıldı.
Üniversiteler Alevi kurumları ile ortak akademik çalışmalara ev sahipliği yapıyor.
FRANSA
Ülke Nüfusu: 60 Milyon
Alevi Nüfusu: 200 bin
Laiklik ilkesi gereği, Cemevi ve Alevilik diğer inançlarla eşit düzeydedir.
Ulusal hükümet ve yerel yönetimler düzeyinde protokoldedir. Dinler arası diyalog görüşmelerinde bağımsız tüzel kişilik olarak tanınır ve eşittirler.
Cemevlerine arsa ve mezarlık tahsisi yapılır.
Kamu yararına kuruluş hakkına sahiptirler.
DANİMARKA
Ülke Nüfusu: 5,5 Milyon
Alevi Nüfusu: 7 Bin kişi
Alevi İnanç kurumlarının yasa ile kabul edilen hakları.
Alevilik kendine özgü bir inanç kimliği olarak resmen kabul edilmiştir.
Cem evleri ibadet yeridir.
İnanç kurumunun tayin ettiği Dedeye, (evlilik yasası § 16, stk.1 nr.3 uyarınca) yasal geçerliliği olan evlilik yaptırma / nikâh kıyma yetkisi veriyor.
Cenaze mezarlık yasasının § 15, 16 maddesi uyarınca var olan mezarlıklarda özel mezarlık yeri veya ayrı mezarlık açıp işletme yetkisi veriyor.
Yasa kabul edilen İnanç kurumları ceza yasasının §140 (Aleviliğe ve Alevilere saldıranlar 4 ay vs. mahpusla cezalandırılabilir) Ve yasal güvence yasasının §170 maddesi uyarınca dedeler yasal koruma güvencesi altına alınıyor.
Vergi yasası uyarınca İnanç Kurumu (Danimarka Alevi Birlikleri Federasyonu) olarak gönüllü inanç vergisini devlet üzerinden toplama hakkı.
Gönüllü inanç vergisi verenlerin vergiden düşürebileceği hediye ve sabit yardım alabiliyor. Şirket, fon, mülkiyet vergisi, vasiyet mülk devir hacri, bazı ücret, işveren ödentilerinden muaf tutuluyor.
Kültür ve sosyal bakanlığı Spor toto kaynaklarından yardım alma olanağı.
Okullarda Alevilikle ilgili genel tanıtıcı eğitim veriliyor.
AVUSTURYA
Nüfusu: 7.5 Milyon
Alevi Nüfusu: 55 bin civarında
Cem evleri ibadet yeri olarak yasal statüdedir.
Alevi toplumunu Alevi kurumları temsil ediyor.
Alevilik resmen tanınmaktadır.
Alevi mezarlığı tahsis edilerek, Alevi erkânına göre Hakka uğurlama
Okullarda Alevilik dersleri
Dini kimlik beyanında Alevi yazılıyor.
Hastanelerde dede desteği
Üniversitelerde Alevilik master programı
Hızır, Nevruz, Kurban Bayramı, Aşure resmi bayram olarak kabul edildi.
İSVEÇ
Nüfusu: 9 Milyon
Alevi Nüfusu: 7 bin civarında
Aleviliğin resmen tanınması başvurusu olumlu sonuçlandı. 25 Haziran 2015’te Alevilik kendine özgü inanç olarak resmen tanındı.
Aleviler diğer inanç gruplarla eşit hale gelmiştir.
Aleviler İsveç İnançlar Üst Kurulu üye olarak katılma hakkı elde ettiler.
İsveç üniversitelerinde Alevilik araştırma çalışmalarına hız verildi.
TÜRKİYE
“Alevilere Yönelik Ayrımcılık, Alevilik İnkâr Edilmeye Devam Ediyor”
Nüfusu: 76 Milyon
Alevi Nüfusu: 20 Milyon civarında
Alevlilik tanınmayan yasaklı inanç
Cem evi ibadet yeri olarak tanımıyor.
Zorunlu din derslerinde asimilasyona tabiler.
Alevi köylerine zorla cami yapımı devam ediyor.
Alevilere ait Dergâhlar ve kutsal mekânlar devlet tarafın işgal edilmiştir.
Eşit haklara sahip değiller, eşit yurttaş görülmüyorlar.
Hükümet ve Diyanet “Alevilik diye bir inanç ya da din yoktur. Sosyo-kültürel yapıdır. Diyanet herkesi kucaklıyor.” demeye devam ediyor.
Alevi inancının, dini bayramlarına ait tatil günü yok.
Vergileri zorla Diyanet üzerinden Sünni-Hanefi inancının hizmetine aktarılıyor.
Dersim, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi ve bir Katliamlara maruz kalıyor, katilleri ve sorumluları kollandı.
Aleviler tarafından açılmış davalarda hukuksal ayrımcılık var. Örneğin AİHM tarafından kazanılmış zorunlu din dersleri ve cem evleri davasına ilişkin kararlar uygulanmaya konulmadı.
Devlet Aleviliği kendine göre tanımlıyor ve Sünnileştirmek için camiye davet ediyor.
Alevi kasabı olarak bilinen isimlerle gurur duyuluyor ve isimlerini kamusal mekânlara veriyor.
Alevilere yönelik inkâr, ayrımcılık ve nefret söylemi sistematik şekilde sürmektedir.
Alevi inanç önderi ana ve dedelere yönelik ayrımcılık ve aşağılayıcı yayınlar.
İşgal edilmiş Hacı Bektaşi Veli Dergâhına Aleviler para ile giriyor, Şah kulu, Karaca Ahmet Dergâhı ve Erikli Baba Türbesi, devlete kira ödenerek kullanılıyor.
Sonuç olarak, Alevilerin Avrupa’daki kazanımları ile Türkiye’de kayıpları arasındaki derin zihniyet uçurumuna baktığımızda, söylenecek tek söz var: Alevilerin hak temelli taleplerini Avrupa anlamış, ama Türkiye’deki tekçi zihniyet anlamamakta ısrar ediyor.
TURAN ESER in bu güzel yazı dizisini okuyamayanlar için bir kez daha paylaşalım. Tüm alevi olan canlara tavsiyem bu yazıyı pür dikkat okumalarıdır.