PSAKD: Gerici Değil; Bilimsel, Laik, Anadilinde Eğitim!
15 yıllık iktidarı boyunca başka kimlikleri yok sayan ve Türk- İslam olmayanları kendi potasında asimile etmeye çalışan AKP, geldiğimiz son aşamada eğitimi tamamen tekçi ve mezhepçi bir hale büründürmüştür.
15 Temmuz darbe girişimi sürecinden sonra sözde FETÖ ile mücadele adı altında art arda yayınladığı KHK’ lar ile kendine muhalif olan kamu çalışanlarını özellikle de demokratik-laik bilimsel- anadilinde eğitim isteyen Eğitim-Sen’li ve çoğu Alevi olan öğretmenleri görevlerinden ihraç ederek, çoğunu gözaltına alıp sonradan da tutuklamıştır. Geriye kalanları ise baskılarla sindirmeye çalışarak, getirmek istediği şeriatçı eğitim sistemine ortam hazırlamıştır.
Yeni din dersi müfredat taslağı bilimsellikten uzak, tamamen ideolojik kaygılarla hazırlanmıştır. Yapılan bu değişiklikler farklı inanca sahip toplumları hiçe sayarak kendi ideolojisini zorla dayatmaktan başka bir şey değildir. Açıkçası AKP, kendi ideolojisi çerçevesinde bir müfredat oluşturarak Osmanlıcılık hayallerini gerçekleştirmek istemektedir. Cihadın bir ibadet olarak gösterilmesi, cin, şeri, tesettür, talak, imam nikâhı gibi kavramlara yer verilmesi bu hayalin ürünüdür. Laik devlet yapısından ümmet esaslı, şeriata giden bir temellendirme söz konusudur.
Yeni müfredatta MEB’in tarif ettiği Alevilik, gerçek Aleviliğe değil de; Aleviliğin götürülmek istenildiği yere hizmet eden bir anlayıştadır. Yüzyıllardır baskıyla, katliamla bitirilemeyen Aleviler, AKP iktidarı döneminde Alevilik öldürülerek bitirilmeye çalışılmaktadır.
Alevilikte Cihada ve şeriata yer yoktur. Bizim inancımız 72 millete aynı nazarda bakan, sevgiyi, barışı, hoşgörüyü temel alan, bilimle gidilmeyen yolun karanlık olduğu bilincini taşıyan ve İnsanı kutsayan bir inançtır. Şimdi 5. Sınıftan itibaren 9-10 yaşındaki çocuklarımıza ebeveynlerin rızası olmadan cihadı, şeriatı öğretecekler. Bunu kabul etmemiz elbette ki mümkün değildir.
Yeni müfredatta Alevilik inanç değil, tasavvufi yorum olarak verilmiş ve kültürel-folklorik bir unsur olarak görülmüştür. Cem evlerimiz ibadethane olarak görülmemiştir. Yeni müfredatta Aleviliğe yer verilmesinin sebeplerinden biri Aleviliği kendi belirledikleri kalıba sokarak daha rahat bir şekilde asimile etmek, ikinci bir neden de ilgili AİHM karalarını boşa düşürmektir.
Kaldı ki Aleviliğin ders kitaplarına koyulması biz Alevilerin talebi değildir. Bizim talebimiz zorunlu din derslerinin kaldırılması yönündedir.
Bizler yıllardır bu derse itirazlarımızı sürdürürken 2009-2010 yıllarında yapılan Alevi çalış taylarının daha ilkinde Memur Sen başkanının Alevi çocuklarının İmam Hatip Liselerine yerleştirilmesi ve Alevi dedelerinin Hac’ca gönderilmesi önerisiyle başlayan süreçte,
4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte adı seçmeli, kendisi valilik, milli eğitim ve okul idarelerinin baskısıyla zorunlu seçmeli din derslerinin getirilmesi, TEOG sınavıyla Alevi çocuklarının İmam Hatip Liselerine yerleştirilmesi, çoğu okulun, özellikle de Alevlerin yoğunluklu yaşadığı bölgelerdeki okulların İmam Hatip Liselerine dönüştürülmesi,
Anayasanın 24. Maddesini bağlayan 90. Maddesine uyulmaması, konuyla ilgili AİHS ve AİHM kararlarının hiçe sayılması bizleri bu noktaya kadar getirmiştir. Şu anki gerici müfredat, Alevilerin sorunlarına çözüm için yapılan ama özünde asimilasyonu hedefleyen Alevi Çalış taylarının ürünüdür.
Eğitim sistemindeki diğer olumsuz gelişme ise MEB e bağlı yetkilerin DİB ile paylaşılacak olması ve vakıfların eğitim faaliyetlerinin DİB in kontrolüne geçecek olmasıdır. Bu, MEB in devre dışı kalması, mali yönden toplam 8 bakanlığın bütçesine sahip olan DİB’ in yönetimsel anlamda da resmi olarak eğitim sistemini tamamen ele geçirmesi demektir.
Bu eğitim ile başladı, yakında sağlık konusunda da bu tür değişiklikler yapılacaktır. Her konuda yorum yapan, fetvalar veren DİB, aslına bakıldığı zaman gizli başbakanlık rolünü üstlenen bir görüntüye bürünmüş durumdadır. Din dersleri başta Alevilerin olmak üzere ülkenin demokrat, devrimci, ateist, laik insanları, hatta Hanefi mezhebinde olmayan Sünni vatandaşlar için çok büyük bir sorun haline gelmiştir. Şimdiye kadar zorunlu din derslerinden muafiyet için okullara verilecek bir dilekçeyle başlattığımız mahkeme sürecinin sonunda bu dersten çocuklarımızın muaf olmasını sağlayabiliyorduk. Çocuklarımızın okullarına vereceğimiz binlerce dilekçeyle bunun önüne geçebilirdik fakat bu dilekçelerin çoğalması lise ve üniversite giriş sınavlarına Din Dersi sorularının eklenmesi ve bu dersin öneminin artırılması nedeniyle çok sınırlı kalmıştır. Bu konuda atılan her adım, siyasi iktidarın ürettiği politikalarla boşa düşürülmeye çalışılmıştır. Şimdi ise neredeyse her ders din dersi, okulların büyük çoğunluğu ise İmam Hatip olmuştur. Eğitim ise top yekûn koyu bir dinselliğe dönüşmüştür.
Siyasi iktidar, demokratik-Laik bir ortamda herkesin kendi inancını rahatça yaşayacağı bir ortam yaratmak yerine, dinle uyuşturulmuş itaatkâr insan tipi yaratmak arzusundadır. Bu nedenle yaşamımızın her alanını kuşatma altına almıştır. Şeriatı hedeflemektedir, böyle bir eğitim müfredatıyla da geleceğimizi kuşatma altına alarak kendinden olmayanları zor kullanarak iktidarını sağlamlaştırmak istemektedir. Böyle bir müfredat ülkemizde yaşayan farklılıklar arasında derin uçurumlar açılması, kutuplaşmaların had safhaya ulaşması ve çatışma demektir. Biz çatışma değil, herkesin huzur içinde yaşayacağı ve kendini rahatça ifade edebileceği demokratik bir ülke; laik, bilimsel eğitim istiyoruz. Şimdiye kadar bunun için mücadele ettik, bundan sonra da mücadele etmeye devam edeceğiz.
Ülkemizi karanlık bir tünele sürüklemek isteyen anlayışa ve rejim değişikliğini hedefleyen eğitim sistemine karşı bu ülkenin aydınlarını, demokratlarını, devrimcilerini, laik düşünen her kesimini birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.
Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri olarak bu konuda çalışmalarımız tamamlanmış olup, yeni mücadele hattımız belirlenmiştir. İlerleyen zamanlarda halkımızla ile paylaşılacaktır.