Referandumdaki seçim hilesine ilişkin yeni gelişme:
16 Nisan 2017'de gerçekleştirilen başkanlık referandumunda hile iddiaları uzun süre gündemden düşmemişti. YSK'nın verdiği karar sonrası mahkemelere yapılan başvurular sonuç vermemişti. CHP Konya eski Milletvekili Avukat Atilla Kart'ın AİHM'e yaptığı başvuru sonrası mahkeme aşamasına gelindi. Kart, "Türkiye bu gündeme hazır olmalıdır" derken, mahkemenin kararı sonuçları geçersiz kılabilir.
16 Nisan 2017'de yapılan başkanlık referandumu sonrası YSK'nın aldığı mühürsüz oy kararı büyük tartışma yaratmıştı.
Gelen tüm itirazlara rağmen YSK seçimi geçerli sayarken, yerel mahkemelere yapılan iptal başvuruları da sonuç vermemişti.
CHP Konya eski milletvekili Atilla Kart, seçimlerde yaşanan usulsüzlüklere ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuruda bulunurken, konuyla ilgili gelişmeleri Sözcü yazarı Saygı Öztürk köşesine taşıdı.
Öztürk, "Mahkeme, 'hak ihlali var' derse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, AKP Genel Başkanlığı, bu sıfatla tesis ettiği tüm işlemler sona erecek, HSK' nın tesis ettiği tüm işlemler de 'yok' hükmünde olacak" ifadelerini kullandı.
Yazıdan bir bölüm şöyle:
"Başvurunun esası iki temel gerekçeye dayandırıldı.
1 -Adalete erişimin engellenmesi,
2- Etkili başvuru yolları hakkının kısıtlanması…
Bu iki ihlal Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 6/1 ve 13. Maddesi'nin ihlali anlamına geliyor. 21 Haziran 2017 tarihinde yapılan başvurudan sonra Atilla Kart'a yapılan tebliğlere göre “Ön İnceleme” ve “Raportör Yargıç” aşamaları geçildi. Dosya, mahkeme aşamasına intikal ettirildi.
Başvuru dava olarak kabul edildi. Bundan sonra davanın esasına girilip yargılama yapılacak.
Davanın ne kadar süreceği tamamen AİHM' in takvimine bağlı… Dava esastan kabul edildiği takdirde ne olur?
Bu takdirde Türkiye'de adalete erişimin engellendiği yani YSK'nın idari işlemini, Danıştay 10. Dairesi'nin, İdari Dava Daireleri Kurulu'nun “Benim bu işlemi yargısal olarak yetkim yoktur” diyerek incelemeden kaçınması, Anayasa Mahkemesi'nin de benzeri yönde kararlar vermesi masaya yatırılacak. Karar, Kart'ın lehine sonuçlanırsa, vatandaşın adalete erişemediği, adil yargılama hakkını, iç hukuk anlamında etkili başvuru hakkını da kullanamadığı, başvuru yollarının işlemez hale geldiği, mahkeme kararıyla hükme bağlanmış olacak.
Bunun anlamı, hak ihlallerinin yarattığı sonuçların giderilmesi zorunluluğudur. Bunu uygulayacak olan da ülkemizin anayasal kurumlarıdır. Atilla Kart bu konuda şunları söylüyor: “Ama tecrübelerimizden biliyoruz ki hükümet, bu yöndeki muhtemel yargı kararını savsaklamak, sürüncemede bırakmak konusunda bir çaba içine girecektir. İşte bu noktada bir taraftan Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi mekanizmaları devreye girecek, bir taraftan da Türkiye'de siyaset, kamuoyu konuyu tartışacaktır. Türkiye bu gündeme hazır olmalıdır. Önemli olan Türkiye'nin barışına ve demokrasisine, bütünlüğüne sahip çıkarak bu süreçleri hukuk ve siyaset yoluyla aşmaktır. Bu yöndeki muhtemel gelişmeleri şimdiden siyaset kurumunun ve kamuoyunun bilgi ve takdirlerine sunmak gereğini duyduğum için bu gelişmeleri ilk kez sizinle paylaştım.”
Mahkeme, “hak ihlali var” derse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, AKP Genel Başkanlığı, bu sıfatla tesis ettiği tüm işlemler sona erecek, HSK'nın tesis ettiği tüm işlemler de “yok” hükmünde olacak.
Kart, başvurusuna CHP'nin, İstanbul Barosu'nun YSK başkan ve üyeleri hakkında yapmış olduğu suç duyurularını da dayanak olarak aldı. AİHM kararıyla Türkiye yakın bir gelecekte farklı bir gündeme oturursa buna şaşırmayalım.