15 Temmuz darbe kalkışmasının fiyaskoyla sonuçlanmasından sonra 20 Temmuzda ilan edilen OHAL ve akabinde çıkarılan KHK ile emekçilerin ihraç edilmesi ya da işlerine son verme cezasının verilmesi ile mağdur olanların durumunun incelenmesini yapacak olan komisyonun oyalandığını düşünen emekçiler adına bir açıklama yapan Malatya eğitim – sen şube başkanı ve KESK dönem sözcüsü Tarık Kaya Perşembe günü Eğitim sen den posta hane önüne kadar yürüdükten sonra burada bir açıklama yaptı.
Tarık Kaya “ Demokratik, sosyal bir hukuk devletinin asgari koşulları yasama, yürütme ve yargı erkinin birbirinden bağımsız olması lazım iken, ülkemizde OHAL ve KHK’ lar rejimiyle yasama, yürütme ve yargının tek elde toplanması süreci hızlandırılmıştır. OHAL ile birlikte KHK’ lar eliyle yasama işlevsizleştirilirken, yürütme tek adamda toplanmış ve yargı siyasi iktidarın önceliklerine ve gündemine uygun kararlar alarak varlık gerekçesini ortadan kaldırmıştır.
Yargının bu hali bile AKP’ye yeteri kadar güven vermemiş olacak ki, OHAL ve KHK’ lar eliyle birçok hukuksuz işlemini yargı denetiminden kaçırmaktadır.
OHAL İşlemlerini inceleme Komisyonu bunun en somut örneğidir.
Komisyonun kuruluşu, 2 Ocak 2017 tarihinde Bakanlar Kurulunda kararlaştırılmış ve 23 Ocak 2017 tarihinde yayınlanan 685 Sayılı KHK ile kuruluşu resmiyet kazanmıştır.
Komisyonun çalışma usul ve esaslarını belirleyen yönetmelik ise kuruluşundan tam 7 ay sonra, 12 Temmuz 2017 tarihinde açıklanmıştır. Usul ve esasların düzenlenişine bakıldığında siyasal iktidarın yaşanan mağduriyetleri çözme gibi bir önceliğinin ve niyetinin olmadığı buradan da anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, bu komisyonun kurulma zamanlaması da bu niyetini açıkça ele vermektedir. Çünkü bir gün sonrasında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde (AKPM), ‘Türkiye’deki demokratik kurumların işleyişi’ konusunun acil gündem maddesi olarak ele alınıp alınmamasına ilişkin oylama yapılacaktı. AKP hükümeti hızla komisyonu kurmuş, bu toplantıda Türkiye adına yapılan konuşmalarda KHK’ya atıfta bulunarak OHAL süresince yapılan işlemlere ilişkin yargısal denetimlerin önünün açıldığını belirtmiştir. Böylece konunun gündeme alınması ve AKPM Genel Kurulu’nda Türkiye’nin tekrar denetim sürecine dâhil edilmesi en azından bir süre engellenmiştir.
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin KHK’ları denetleme yetkisinin olmadığı şeklindeki hukuki olmayan kararıyla bütün gözler binlerce dosyanın yığıldığı AİHM’e çevrilmişti. İktidar AİHM’le danışıklı bir şekilde kurduğu komisyonla iç hukuk yollarının tükenmediği gerekçesine sığınmış oldu. Nitekim AİHM, komisyonun kurulmasını gerekçe göstererek kendisine gelen en az 25 bin dosyayı iade etmiştir.
Yine Venedik Komisyonu ile Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'nin daha önce OHAL işlemlerinin şeffaf ve denetime tabi olmasına yönelik uyarıları da dikkate alınmış gibi gösterilmeye çalışılmıştır.
Bir taşla birkaç kuş vurmayı hedefleyen AKP’nin adil, şeffaf ve hızlı bir mekanizma ile haksız, hukuksuz şekilde kendisinin ihraç ettiği kamu emekçilerini mağduriyetlerini giderme gibi bir derdinin olmadığı açıktır.
Hala bir başkanı olmayan 7 üyeli Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu bir yıldır ihraç edilen kamu emekçileri hakkında karar vermiş değildir. Komisyon bugün bazı kararlar alsa dahi tüm dosyaları sonuçlandırması yılları alacaktır.
140 bin kamu emekçisi hakkında işlem yapılmış
15 Temmuz darbe girişimi sonrası en az 140 bin kamu emekçisi hakkında işlem yapılmış, 113 binden fazlası ihraç edilmiş, yüzlerce dernek, vakıf üniversiteleri, gazeteler, TV’ler, radyolar, haber ajansları, yayınevleri, dağıtım kanalları, sendikalar, konfederasyonlar, özel sağlık kuruluşları, özel öğretim kurumları kapatılmış, mal varlıklarına el konulmuştur. Binlerce kişinin öğrencilikle ilişkisi sona erdirilmiştir.
AKP’nin atadığı 7 kişilik komisyonun bu kararlara ilişkin on binlerce başvuruyu nasıl ve ne kadar süre içinde sonuçlandıracağı belirsizliğini koruyor. Siyasi iktidarın baskılarının zirve yaptığı bu dönemde Komisyonun açık oylama ve çoğunluk sayısına dayalı karar alması açık ki, emekçiler aleyhine kararların çıkmasına yol açacaktır.
Öte yandan Komisyonun hala bir karar almamış olması ve mağduriyetlere ilişkin yapılan başvurular ortada iken siyasi iktidar, sonuçları beklemiyor. Hazine Müsteşarlığı eliyle kapatılan kurumların mal varlıklarına el koymaya devam ediyor. Yayınlanan yeni KHK’larla ihraçlara, dernek, kurum kapatmalara ve başka mağduriyetlere yenileri ekleniyor.
Değerli Basın Emekçileri,
Komisyonun mağduriyetleri gidereceğine dair çok fazla beklentimiz olmasa da kararlarını bir an açıklaması en azından diğer süreçlerin başlaması için bir zorunluluktur. Ancak o noktada da kaygılarımız vardır.
Komisyonun vereceği olumsuz kararlar için sadece Ankara’da iki mahkeme belirlenmiş olması kabul edilemez. Yıllarca komisyon kararını beklememizin istendiği yetmezmiş gibi yılları bulacak mahkeme süreçleri dayatılmaktadır.
Ülkemiz temel hak ve özgürlüklerin, hukukun bu kadar ayaklar altına alınmasını daha fazla kaldıracak durumda değildir.
İhraç edilen on binlerce kamu emekçisi yaşama tutunmak için büyük bir mücadele veriyorlar. EĞİTİM SEN üyeleri Nuriye Gülmen ve Semih Özakça işlerine geri dönme talebiyle yaptıkları açlık grevinde oldukça kritik bir aşamaya gelmiş bulunuyorlar.
Değerli Basın Emekçileri,
? Buradan bir kez daha sesleniyoruz; OHAL kaldırılmalıdır.
? Başta KESK üyeleri olmak üzere; haksız, hukuksuz, herhangi bir yargısal süreç işletilmeden ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilmelidir.
? OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu derhal bunun kararını alarak kamuoyuna ilan etmelidir.
? Başvuruları ret edilenler için başvuru yapılacak mahkeme sayısı artırılmalı, her ilde en azından birer mahkeme yetkilendirilmelidir.
? Aksi halde AKP suçlarına yeni suçlar ekleyecek, hesap vermekten kurtulamayacaktır.
Haksız ve hukuksuz ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine dönünceye, OHAL kaldırılıncaya kadar ve KHK’lar iptal edilinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz, sürecin takipçisi olacağız.” dedi