Anneannesinin hikâyesini anlatan bir torun Gülsün Bilgehan… Sadece bir cumhuriyet kadının hikâyesi değil anlatılan, padişahlıktan demokrasiye uzanan bir dönemde zorluklara göğüs geren bir halkın hikâyesi Mevhibe… Kitap, Osmanlı İmparatorluğu’nda doğan kendi halinde bir genç kadının, bir gün Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci kadını haline nasıl geldiğini, 60 yıllık bir aşk hikâyesinin çevresinde anlatıyor.
Mevhibe, savaşlar yaşamış, büyük bir mücadeleyle baştan aşağıya yenilenmiş bir ülkenin kadınlarının da hikâyesi...
Mevhibe 19, İsmet ise 32 yaşında... İsmet, ilk buluşmalarında komşularının kızı olan Mevhibe’ye “keşke daha önce tanışsaymışız, meğer ne çok vakit kaybetmişiz.” diyecekti. Mehvibe’nin İsmet’inden ilk ayrılığı evliliklerinin yirmi birinci gününe denk gelir, İsmet ise yokluğunda Mevhibe’sine çalması için bir piyano bırakır. İlk mektup on beş gün sonra Mevhibe’nin eline ulaşır, cepheden gelen bu mektuplar Mevhibe’nin tek tesellisidir.
“Nasıl düşünüyorsan, dilinin ucuna nasıl gelirse öyle söyle, öyle yaz. Senin bana her sözün kıymetli, her kelimen tatlıdır. “
“Aklımda, hayalimde yalnız sen varsın Mevhibe, benim meleğim. Uçsana…" İsmet
"Bu mektubun yerine, ah ne olur, ben gitmiş olsaydım. Ne olursa olsun, değil mi ki senin yanındayım, ben de vatanımıza seninle birlikte hizmet ederdim." Mevhibe
Evleneli iki yıl olmasına rağmen sadece bir buçuk ay görüşebilirler, henüz bir çocukları olmaması o dönem için yadırganacak bir durumdur. Kitapta İsmet’in Mevhibe’sinin sonrasında dört çocuğunun olacağını, evlat acısını erkenden yaşayacağını bilmeden bu duruma çok üzüldüğü anlatılıyor.
Bu kitapta, İsmet’in kundaktaki oğlu İzzet’i koklayarak Kemal Paşa’nın yanına vatanı kurtarmak için yollara düşüşünü, arkasında bıraktığı Mevhibe’sinin aşkını kalbinde nasıl taşıdığını okuyacaksınız. Milli Mücadele’yi bu sefer cephedeki kahramanlardan değil, onların yolunu gözleyen bir kadından dinleyeceksiniz. İsmet’ini bekleyen Mevhibe’nin birkaç özel mektup dışındaki tüm belgeleri yakıp, doğduğu evi terk etmek zorunda kalınca neler yaşadığına tanık olacaksınız.
İç isyanlar bastırıldığı, Ankara Hükümeti’nin temsilci olarak kabul edildiği zamansa Mevhibe artık adını tüm yurdun bildiği İsmet Paşa’nın eşi olacaktır.
“Eğer bizim fikirlerimizi paylaşıyorsanız, diğer kadınlara sizin örnek olmanız gerekmektedir. Siz artık sadece benim eşim olarak kalamazsınız, bizim, ikimizin beraber topluma yön vermemizin zamanı gelmiştir.”
Dindar, gelenek göreneklere son derece bağlı ve kapalı bir çevrede büyüyen Mevhibe için çarşafını çıkarması hiç de kolay olmayacaktı. İsmet ile birlikte gittiği Lozan’da kısa saçlı, dekolte giyen kadınların, erkeklerle hayatın her alanını paylaşmalarının Mevhibe’yi şaşırttığı, Mevhibe’nin içkili sofralarda İsmet’e eşlik etmeyi reddettiği kitapta anlatılıyor. Öğretmenin erkek olması nedeniyle, Mevhibe’nin Fransızca öğrenmek istemediğinden de kitapta bahsediliyor.
İnönü çifti, Pembe Köşk’e evliliklerinin sekizinci yılında yerleşecek; Türk siyasi yaşamının stresini at binerek atacaklardı. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki çekingenliği atan Mevhibe, kadınların sosyal hayata katılmasına destek verecek, onları teşvik etmek için ehliyet alıp araba kullanan ilk kadınlar arasında yerini alacaktı.
Mevhibe ve İsmet aşkı bir savaşın içinde, 600 yıllık bir imparatorluğun çöküşü ile modern bir devleti kurma sancıları arasında filizlenen bir aşk hikâyesi. Mevhibe ve İsmet’in özel mektuplarıyla Mevhibe’nin kırmızı kaplı günlüğü o dönemin yaşamına ve zorluklarına ışık tutuyor.
Mevhibe’nin hayatıyla yakın tarihimizde yolculuğa çıkacak; dönemin hastalıklarına, şehrin yangınlarına, gökyüzündeki tek tük uçakların sesine tanıklık edeceksiniz. Yeni bir ülkenin doğuşu, devrimleri, yaşanan tüm zorluklar içinde her gün artan bir aşkı okuyacaksınız. İniş çıkışlarıyla çalkantılı bir siyasi yaşam içerisinde eşine destek olmaya çalışırken çocuklarını büyüten, ülkenin kadınlarına rol model olan bir hanımefendinin hayatına ortak olacaksınız.
Mevhibe’yi okurken bazen devrimlerin toplumsal yansımalarını görecek, bazen o dönem için verilmiş siyasi kararların etkisi üzerine düşünecek, bazen Atatürk ile ilgili bilinmeyenlere şaşıracaksınız. İsmet İnönü’ye yönelik suikast söylentilerine rağmen Mevhibe, eşi İsmet’in Atatürk’ün son günlerinde onu ziyaret etmesi için ısrarcı olacak ama sonuç alamayacaktı. İsmet İnönü Atatürk’ü son kez ziyaret etmemesini bazıları vefasızlık, bazıları da vatan sevgisi olarak yorumlayacaktı. Oğlunun uçağı kaçırıldığında, kızı doğum yapacakken gazeteci damadı tutuklandığında Mevhibe Hanım’ın tepkisi ne olacaktı?
Atatürk’ün ölümünden sonra İnönü’nün yaşamındaki değişiklikler, İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olduğunda Çankaya’nın ilk ev sahibesi olarak verdiği davette yaşananlar ve Türk siyasi yaşamı içerisinde şekillenen aile hayatlarını Mevhibe Hanım’ın torunundan dinleyeceksiniz. Mevhibe, okurken bazen gurur duyacağınız, bazen hayal kırıklığı yaşayacağınız bir kitap. Abartısız, gerçekler üzerine kurulu Mevhibe, Türkiye’nin geçmişine farklı kaynaklardan ışık tutuyor.