ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

Güvencesizleştirmeye, Köleleştirmeye, Emeğin haklarının bir bir yok edilmesine son verilsin

 

02 Mayıs 2018 20:11
Güvencesizleştirmeye,  Köleleştirmeye,  Emeğin haklarının bir bir yok edilmesine son verilsin

1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü Malatya’da kalabalık bir kitle ile coşku içerisinde kutlandı.

 

 

 

      1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü Malatya’da kalabalık bir kitle ile coşku içerisinde kutlandı. Ancak

Bu kez de o coşkulu kararlı kitleyi polis değil yağan önce şiddetli bir yağmur ve arkasında dolu yağması kitlenin zorunlu olarak dağılmasına neden oldu. Aslında o şiddetli yağmur ve dolu bile bazı insanları dağıtamadı. Onlar doluya karşıda direndiler. Direnen bütün insanların 1 Mayıs emek ve demokrasi bayramı kutlu olsun.

      DİSK, KESK’ in öncülüğünde siyasi partilerinde destek verdiği Emek ve Demokrasi güçlerinin Emeksiz Meydanı’nda ki kutlamasına HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp’de katıldı.

     Kutlama Emeksiz kavşağından meydanına yapılan yürüyüşle başladı. HDP PM Üyesi Selma Metin ve il örgütünün de katıldığı yürüyüş, Emeksiz Meydanı’nda son buldu.

     Tertip Komitesi Başkanı Tarık Kaya’nın konuşması ile başlayan kutlama, konuşmalarda verilen iş, emek sömürüsü mesajları ve sloganları ile devam etti. HDP Vekili Yiğitalp, konuşmak üzere mikrofona gelince şiddetli dolu yağışı başladı. Yiğitalp, işçi ve emekçilerin zarar görmemesi için konuşmak istemedi, ancak işçi ve emekçilerin sloganlarla alandan ayrılmaması üzerine “AKP bu iradeyi yenemeyecek” diyerek mesajını verdi.

     1 Mayıs Tertip Komitesi adına açıklama gerçekleştiren, KESK Dönem sözcüsü ve Eğitim Sen Malatya Şube Başkanı Tarık Kaya “İşçi ve emekçilerin; kapitalist sömürüye, emperyalist saldırganlığa, işsizliğe, yoksulluğa ve her türlü ayrımcılığa karşı alanlara çıkan; iş, ekmek, barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürüten herkesin 1 Mayıs’ını kutluyoruz.

     Türkiye’nin ve dünyanın dört bir köşesinde sermayenin baskılarına karşı direnen, talepleriyle alanlara çıkan bütün sınıf kardeşlerimize Malatya 1 Mayıs Meydanından selamlarımızı gönderiyoruz.

    128. kez kutladığımız bu 1 Mayısa; Temel hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı,

 Cezaevlerinin insanlık onurunun ayaklar altına alınarak tıka basa doldurulduğu,

Muhalif basın yayın organlarının kapatıldığı, yazarların tutuklandığı,

Onlarca belediyeye kayyum atandığı, parti eş başkanlarının, milletvekillerinin ve belediye başkanlarının tutuklandığı,

12 Eylül’de bile karşılaşılmayan sayıda akademisyenin üniversitelerden atıldığı, yüz binin üstünde kamu emekçisinin tek satırlık ifadelerle ihraç edildiği koşullarında yapıyoruz.

     1 Mayıs 1977 katledilen 37 arkadaşımızı, yine bu kürsüde konuşurken katledilen Kemal Türkler arkadaşımızı unutmadık, katilleri açığa çıkarılıncaya kadar da unutturmayacağımızın sözünü bir kez daha veriyoruz.

      Halklarımızın, emekçilerin gündemi ve ihtiyacı darbeye zemin hazırlayan faşizan uygulamaların ortadan kaldırılması,

     Cumhuriyetin demokratikleştirilmesi, emekçilerin kazanılmış hak ve özgürlüklerini iş güvencelerini ortadan kaldırmaya yönelik düzenlemelere son verilmesi,

      Mezhepçi dayatmaların ortadan kaldırılarak inanç özgürlüğünün sağlanması,

      Özgürlükçü, gerçek laikliğin her boyutta hayata geçirilmesi, yaşam tarzı dayatmalarına son verilmesi bugün ülkemin her tarafındaki 1 Mayıs meydanlarında dillendiriliyor.

 Bende bu kürsüden sizlere soruyorum.

      AKP-MHP ittifakı gelecek on yıllarımızı belirleyecek baskın seçim sürecini OHAL, KHK’ lar zulmü ve baskısı altında gerçekleştirmek istemektedir, Referandum süreci askeri darbe süreçlerinde yapılan anayasa değişiklikleri örneklerine benzer eşitsiz ve tek yanlı propagandaya izin veren bir ortamda gerçekleşmişti.

     Halkın serbest ve özgür bir tartışma ortamında kanaat oluşturma hakkı engellenmişti, aynı senaryoyu erken baskın seçim sürecinde de yapacakları aşikârdır.

      Anayasanın tamamını, rejimi ve yönetsel modeli esastan değiştiren, gücü ve iktidarı alabildiğine merkezileştiren, kuvvetler ayrılığının yerine katıksız bir kuvvetler birliğini hayata geçiren, anayasa değişikliğinin içeriği tartışılmadan bir oldubittiyle yapılmıştı.

      Birlikte yaşadığımız bu süreçte, değişikliği onaylamayanlara “vatan haini, darbeci, haçlı zihniyetin uzantıları, terör destekçisi” gibi ithamlar ve yaftalar yakıştırılmıştı. Böylesi bir değişikliğe HAYIR diyenler her şeye rağmen, bedeller ödeme pahasına, bütün baskıları göze alarak, devletin tüm aygıtlarının kuşatması altında haklı olmanın verdiği güven ve cesaretle çalışmalar yürütmüşlerdi, aynı kararlılığı 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde de göstereceğinize yürekten inanıyorum.

      Ancak her ne pahasına olursa olsun, anayasa ve yasaları hiçe saymakta dahil her türlü hukuksuzluğu yapma pahasına “Üsküdar’ı geçmeyi” kafasına koyanlar emekçilerin, halklarımızın tek adam yönetimine geçit vermeme iradesini 24 Haziran 2018 Baskın seçiminde bir kez daha göreceklerdir.

    Bu kürsüden tekrar söylüyorum; Bir an önce gerçek gündemleri bu seçimlerin ana tartışma konusu yapmalıyız. İhraç edilen kamu emekçileri görevlerine iade edilmeli, OHAL ve KHK’ lar kaldırılmalı, iş güvencemizi ve kıdem tazminatını ortadan kaldırmayı hedefleyen düzenlemeler geri çekilmelidir, BES iptal edilmelidir. İşsizlik, iş cinayetleri, taşeron sistemi, güvencesizlik kayıt dışılık, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, zamlar ve EĞİTİM gibi temel konuları her yerde tartışma konusu yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.

      Ayrıca Cumhuriyet ve parlamenter sistemin demokratikleştirilmesi, daha fazla özgürlükler, yasakların ve OHAL kısıtlamaların kaldırılması Türkiye’nin ve sendikal hareketin temel ihtiyacı ve talebi olarak yüksek sesle dillendirilecektir.

    Gasp edilmek istenen irademize rağmen haklılığımızdan beslenen umudumuz büyümüş, karalılığımız artmıştır. İşte bu meydan ve ülkenin her 1 Mayıs Meydanı bunun en güzel kanıtıdır. Bu gidişat başta emekçileri tehdit etmektedir. Irkçı-gerici-ayrımcı politikalarla bölünen, baskıcı politikalarla susturulan bir toplumda emeğin hakları her gün daha fazla tehdit altında olacaktır. Üstelik siyasi iktidar, bu toprakları daha güvencesiz, daha ucuz çalışacak kölelerin yaşadığı bir emek cehennemi haline getirdikçe, çeşitli sermaye kesimlerinden aldığı desteği de sürdürecektir.

İktidar tüm gücüyle yoksul halka, emekçilere, işçilere saldırmayı sürdürmektedir. Demokrasi düşmanlığı emek saldırılarıyla birlikte gelmektedir.

     Savaş koşullarının etkisiyle derinleşen ekonomik kriz, artan emek sömürüsü ile daha da büyüyecektir. Bu bağlamda, emekçilerin en demokratik hak arama talepleri ortadan kaldırılmak istenmektedir. Emek ve meslek örgütlerinin büyük bir baskı altına alındığı, örgütlenmenin, sendika üyesi olmanın suç sayıldığı, grev yapmanın ve meydanlara çıkmanın fiilen yasaklandığı bir ülkede emeğin haklarını savunabilmesi ve bu hakların kazanılabilmesi için demokrasinin kazanılması gerekmektedir.

       Kadınların ve çocukların bedenleri eril istismar ve şiddete maruz kalmakta, hayatın her alanında kadınlara yönelik saldırılar iktidar tarafından körüklenmektedir. Kaç çocuk doğuracakları, ne giyecekleri, nasıl yaşayacakları iktidar tarafından belirlenmeye çalışan kadınlar, yeni yasal düzenlemelerde evden, yarı zamanlı çalıştırılacak ucuz ve güvencesiz iş gücü olarak görülmektedir.

       İktidar “tek din, tek inanç” politikalarıyla ortaya koyduğu tutumla başka Alevi yurttaşlar olmak üzere toplumdaki farklı inanç gruplarını ötekileştirmeye ve baskı altında tutmaya devam etmektedir.

İktidar cephesinin attığı her adım, laik yaşamın tümden tasfiyesini gerçekleştirmek niyetinden bağımsız görülmemelidir.

Bugün siyasi iktidar doğanın ve kentlere talanının önünü açarak yaşam alanlarına saldırmaktadır. Yeraltı kaynakları kar hırsıyla talan edilirken doğa, ağacı, kurdu kuşu, börtü böceği ile yok edilmektedir. Bu koşullar altında toplumsal muhalefetin bütünlüğünü sağlayarak onu harekete geçirmeyi sağlayacak, karanlığa karşı “işaret fişeği” olacak bir demokrasi cephesi acil olarak kurulmalı ve ayrım gözetmeksizin 24 Haziran ve ardından yapılacak ikinci tur seçimlerine hazırlanmalıdır. Böylesi bir kuruluş sürecinde biz emek ve meslek örgütleri olarak üzerimize düşen sorumluluğu üstleneceğimizi burada hep beraber beyan ediyoruz.

       İktidarın “düşman” ilan ettiklerini yani kardeşlerimizi, dostlarımızı, yoldaşlarımızı, Nazım’ın, Ahmet Arif’in şiirlerini yüreğinde hissedenler, barış türkülerini ezberleyenleri yani bu meydanı dolduranları omuz omuza vermeye, Türkiye’nin giderek ağırlaşan koşullar altında, ülkenin kaderini değiştirmeye çağırıyoruz. 10 Ekim’de yitirdiğimiz barış güvercinlerimizi andığımız için bizler hakkında soruşturma açanlar, katliam ile ilgili haber yapan gazeteciler yargılanırken “görevini yapmayan” tek bir kamu görevlisi dahi yargılanmamaktadır. Bu bizim yüreğimizde büyük bir yara açmıştır.

Biz işçiler ve emekçiler, mimar-mühendisler, hekimler, kadınlar, gençler, yoksullar, ötekiler ve tüm ezilen halklar

1MAYIS KÜRSÜSÜNDEN ŞU TALEPLERİMİZİN DİKKATE ALINMASINI İSTİYORUZ:

Güvencesizleştirmeye, köleleştirmeye, emeğin haklarının bir bir yok edilmesine son verilsin,

Sendikal haklarımızın ve grev hakkımız bir an önce verilsin,

Herkese iş, aş ve güvenli bir gelecek sağlansın,

Doğamız ve yaşamımız sermayeye teslim edilmesin,

Kadınlara evde, yarı zamanlı, güvencesiz çalışmanın dayatılmasına son verilsin,

Kamu emekçilerinin mevcut iş güvencelerinin ortadan kaldıracak yasalar çıkarılmasın,

OHAL kaldırılsın, İhraç olan kamu emekçileri görevlerine iade edilsin,

Laikliğimize dokunulmasın,

ODTÜ’den, BOĞAZİÇİ’ nden ve İnönü Üniversitelerimizden elinizi çekin,

Alevilerin eşit yurttaşlık taleplerini kabul edin,

Yaz-boz tahtasına dön derdiğiniz eğitim sistemimizden elinizi çekin ve Okullarımızı nitelikli okul, niteliksiz ayrımından çıkartın,

Başta emekliler olmak üzere tüm çalışanlara insanca yaşayacak bir ücret verin,

Kayısı üreticilerini birkaç tefeci tüccarın eline bırakmayın,

Bizlerinde 1 Mayıs’lar da söyleyecek sözümüz, büyütecek umudumuz var! Şunu söylüyoruz;

Zalimlere adil olacağız. Adil olacağız ama öfkemizi azaltmadan, acılarımızı unutmadan. İsyan var artık isyan. İsyan ediyoruz. Yoksulluğa, işsizliğe, hayat pahalılığına, baskıya, sömürüye, tutuklamalara KHK lara OHAL’e, halklarımız adına isyan ediyoruz.

Sözümüzü söylemek, umudumuzu büyütmek için omuz omuza verip mücadele edeceğiz.

Hepinizi sendikam ve konfederasyonumuz adına en devrimci duygularımla selamlıyorum” dedi

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.