7-8-9 Eylül Masum-u Paklar Orucu
10 Eylül Fatıma Ana Orucu
11- 22 Eylül On iki İmamlar Orucu
23 Eylül Aşure Günü
Kerbela, kerb ve bela gibi iki sözcükten oluşmuştur.
Kerb, gam ve hüzün demektir.
Bela ise felaket ve facia demektir.
Alevilere göre oruç denildiğinde, akla öncelikle On İki İmamlar Orucu gelir. Muharrem ayı dendiğinde ise Kerbela ve yaşanan katliam…
İmam Hüseyin’in Kerbela’daki direncini anarken; Yezidin İmam Hüseyin’e ve ailesine yaptığı vahşeti lanetleriz.
Kerbela olayı, insanın iç benliğine yönelmesi; yanlışlarını, doğrularını, güzele, iyiye yönelmesine davet eder.
Bununla birlikte başta İmam Hüseyin olmak üzere, insanlık değerlerine bağlılığı zalime karşı olmanın, mazlumun yanında olmanın, timsali olarak gördüğümüz On İki İmamların şahadetinden dolayı, aynı zamanda bir Yas-ı Matem’dir.
Hakk’ın rıza ve sevgisini kazanmak, toplumsal birliği güçlendirmek, kardeşlik ve barış duygularını pekiştirmek, zulme ve haksızlığa karşı çıkmak, mazlumdan yana olmak, gönüllerimizde İmam Hüseyin’in nurunu yaşatmak, İmam Hüseyin’in duruşunu sergilemektir. Ehl-i Beyt’e, insanlığa karşı zulmün doruğa çıktığı ve katliama dönüştüğü ay!
Mazlumların yad edildiği, zalime, zulme boyun eğilmediği, zalimlere karşı haykırış ayı.
Şehitler Şahı İmam Hüseyin’i bayraklaştırıp, Pir Sultan gibi “Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan!” diyerek, “Yol cümleden uludur.” Şiarına gönül verdiği ve inancı pekiştiren, birlik ve beraberliği sağlamlaştıran mukaddes bir ay!
Bu ayda oruç tutmak ve yasını yaşamak, başta İmam Ali olmak üzere, On İki İmamlar’a gösterilen sadakati davranışa dökmek, ilan etmek ve haykırmaktır.
Nefsini tığlamaktır.
Nefsine gem vurmaktır.
Nefsine hakim olmaktır.
Bizler, Alevi inancına, yoluna, kimliğine sahip çıkan bireyler olarak, çok net ve Zeynep Ana kadar cesur olmamız gereken zamanlardan geçiyoruz. Yezid gibi açık düşmanlardan başka, Mervan gibi sinsi düşmanların ortalıkta cirit attığı, Hızır paşaların küçük çıkarları uğruna iş birliğine hazır beklediği, Aleviliğe sıtk-ı sadakatle bağlı yurttaşların korkutulduğu, içeriden iş birlikçilerle manipüle edildiği bir dönem yaşıyoruz. Hala muaviyenin bıraktığı kötülük ateşi, semalarda kol geziyor. İşte tam bu günlerde, biz Ali’ye Selman olanlar; fikirlerimiz net, duruşumuz net olmalı. Hiçbir konuda şüpheye düşmeden, korkmadan; bu yolun talibi olmak dışında bir şansımız yok.
Bu yol ki; Kal-u Beladan beri bizim yaşam kanunumuzdur. ELİMİZİN, DİLİMİZİN, BELİMİZİN KİLİDİDİR. İçtiğimiz suyun gözesi, paylaştığımız lokmamızın zerresidir.
Bu yola sahip çıkacağız canlar,
Kırkların yoluna sahip çıkalım ki; kırklar aşkına, Hakk da bize bu yalan dünyada sahip çıksın.
Aşk olsun canlar hepinize,
Aşk olsun o kazanlarda kaynayanlara,
Aşk olsun kandilimizde nur olanlara,
DİL BİZDEN, NEFES ABDAL MUSA’DAN,
PİRİMİZ HÜNKÂR HACI BEKTAŞ VELİ’DEN
VE CÜMLE HAK ERENLERİNDEN OLA,
CÜMLEMİZİN ALİ YAR, HIZIR YARDIMCISI OLA
TUTMUŞ OLDUĞUNUZ ORUÇLAR, YAS-I MATEMİMİZ VE LOKMALARINIZ HAKK’IN DİVANINDA KABUL OLA
GERÇEĞE HÜ!
AŞK-I NİYAZLARIMLA
PSAKD Malatya