Ziraat Mühendisleri Odası Malatya Şube Başkanı Fevzi Çiçek, “Dünya Çiftçiler Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada: "Son on beş yılda Belçika kadar tarım arazimiz bu nedenle boş kaldığı gibi, var olan tarım alanlarının amaç dışı kullanımına yönelik girişimler ise hız kesmeden devam ediyor. Tarım arazilerinin, meraların, zeytinliklerin amaç dışı kullanımına yönelik istisnalara yer veren yasa teklifleri Meclis gündeminden eksik olmuyor" dedi.
Çiçek, yaptığı yazılı basın açıklamasında Çiftçilerin günlerini buruklukla kutladığını belirtirken: "1946 yılında kurulan Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu`nun (IFAB) kuruluş günü olan 14 Mayıs günü tüm dünyada “Dünya Çiftçiler Günü” olarak kutlanmaktadır. İçinde bulunduğu zor koşullara rağmen üretmeye, halkımızı beslemeye devam eden, toprağımıza sahip çıkan, alın teri ile ülkemize hizmet eden çiftçilerimiz, her geçen gün artan sorunları nedeniyle günlerini buruklukla kutluyor." dedi
Çiftçilerin artık üretmekten vazgeçtiğini söyleyen Çiçek “ Ülkemizin tarımsal üretiminde yaşanan sorunlara çözüm bulunmadan, bunlara her geçen gün yenilerinin eklenmesi, sorunları ithalatçı politikalarla çözmeye yönelik kolaycı yaklaşımların hız kesmeden devam etmesi, girdi fiyatlarının yüksekliği nedeni ile kâr elde edemeyen çiftçilerimizin üretmekten vazgeçmesi son yıllarda gündemin değişmeyen konuları haline geldi. Son on beş yılda Belçika kadar tarım arazimiz bu nedenle boş kaldığı gibi, var olan tarım alanlarının amaç dışı kullanımına yönelik girişimler ise hız kesmeden devam ediyor. Tarım arazilerinin, meraların, zeytinliklerin amaç dışı kullanımına yönelik istisnalara yer veren yasa teklifleri Meclis gündeminden eksik olmuyor.
Çiftçinin tarım desteklerinden yararlanabilmesi için Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı olması gerekiyor. Ancak, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre ÇKS’ ye kayıtlı çiftçi sayısı 2003 yılında 2,8 milyon iken, 2010 yılında 2,3 milyona ve 2017 yılında 2,1 milyona geriledi. Diğer bir deyişle, bu süre zarfında yaklaşık 700 bin çiftçi son derece yetersiz olan tarım desteğini bile almaktan vazgeçti.
2006 yılında çıkan Tarım Kanunu ile tarımsal desteklemeler için bütçeden ayrılacak kaynağın milli gelirin 1’inden az olamayacağı hükmü getirilmiş olmasına rağmen, bu destek bugüne kadar bu miktarın yarısı düzeyinde gerçekleşti. Yeterli tarımsal destek alamayan çiftçilerimiz bunun sonucu olarak banka kredilerine yönelmek durumunda kaldı. Çiftçinin alım gücü, elde ettiği gelirin enflasyonun oldukça altında kalması nedeniyle geriledi.
Gübre fiyatlarındaki hızlı artış çiftçinin gübre kullanımını azalttı. 2017 yılında yaklaşık 5,4 milyon ton olan gübre ithalatı 2018 yılında 4,3 milyon tona geriledi. Her geçen üretim sezonunda alın terinin karşılığını alamayan çiftçi üretmekten vazgeçti, ya da tarımsal üretimde olmazsa olmaz olan gübre, zirai ilaç v.s. den kısmaya feragat etmeye yada hiç kullanmamaya başladı.
Üretmeye çalıştıkça borcu artan, emeğinin karşılığını bulamayan çiftçi alanı terk ettikçe tarımın istihdama olan katkısı da yıllar itibarıyla geriledi. 2010 yılında tarımın istihdamdaki payı 23,7 iken, 2018 yılında 18,4’e düştü. Tarımın milli gelire katkısı 2010 yılında 9,0 iken, 2015 yılında 6,9’a ve 2017 yılında 6,1’e kadar geriledi.
Yıllık enflasyonun oldukça üzerinde gerçekleşen döviz kurundaki artış tarımsal üretimi de olumsuz yönde etkiledi. Üretim maliyeti her geçen gün artarken üretilen ürünün pazar değeri ya düştü ya da bir önceki yılla aynı oldu. Son yıllarda sıklıkla yaşanan iklime bağlı olumsuzluklar ise çiftçimizin karşısında bir başka risk olarak varlığını korudu.
Tarım sektörü her zaman desteklenmeye muhtaç bir sektördür. Bütün dünya da tarım sektörü, üretici, çiftçi desteklenmektedir. Çünkü tarımsal üretim dolayısı ile yeterli ve güvenilir gıdanın temeli tarımsal üretimdir. Bu nedenle Ulusal Tarım Politikaları sürdürülebilir, üretim planlaması ve ürün deseni ihtiyaca göre belirlenmelidir. Bu politika ve program dâhilinde üretici ne üreteceğini, ne kadar üreteceğini bilerek uzun vadeli yatırımlar yapabilmelidir. Ancak bütün bunların yanında üretici de kendi alın terinin karşılığını alacak, tarımsal üretim girdilerine kolay ulaşacak, ürettiğinin değerini kendi belirleyeceği bir sistemle desteklenmesi en büyük beklentisidir.
Bu vesile ile Dünya Çiftçiler Günü; üretmenin, alın terinin, emeğinin en yüce değer olduğunun hatırlanması ve hatırlatılmasının, gıda güvenliği ve güvencesine, çiftçilerinin sorunlarına dikkat çekilmesinin günü olarak görülmelidir. Çiftçilerin “gününü gördüğü” değil, “gününü yaşadığı” bir Dünya Çiftçiler günü diliyoruz.