Malatya’da Çevre ve Tarım Kurultayı düzenlendi:
Tüm Köy-Sen tarafından Malatya’da düzenlenen Çevre ve Tarım Kurultayı'nda üretici köylünün sorunları tartışıldı ve sendikalaşmanın önemi vurgulandı.
Tüm Üretici Köylüler Sendikası (Tüm Köy-Sen) Malatya’da Çevre ve Tarım Kurultayı düzenleyerek, üreticilerin sorunlarını tartıştı.
Malatya Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirilen kurultaya Tüm Köy-Sen Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak’ın yanı sıra üretici köylüler katıldı. Endemik bitkilerin yok olduğunu, içme suyu ve sulama için kaynakların azaldığını, üretim maliyetinin arttığını belirten köylüler, çevre sorunlarıyla mücadele ettiklerini anlattı. Kanunların köylülerin aleyhine işlediğinin dile getirildiği kurultayda, çarenin sendikalaşmak olduğu vurgulandı.
"ENDEMİK BİTKİLER YOK OLDU"
Doğanşehir’de arıcılık yapan Hasan Şahin, “Taş ocakları nedeniyle endemik bitkiler tozdan yok oldu. Bitkiler yok olunca da arıların bal üretimi azaldı. Türkiye’de kova başı bal üretimi 13,5 kilogramken Çin’de 51,5 kilogram üretim sağlanmakta. Tarımsal sanayinin ön planda olması lazım. Bunun da sendikalar aracılığıyla yapılması lazım” dedi.
"İÇME VE SULAMA SUYU KALMADI"
Dedeyazı köyünde Recep Çakır ise köylerinde maden ocağına köylülerin tarımdan gelir elde edilememesi ve şirketin vaatleri nedeniyle olumlu yaklaşıldığını ancak gerçeğin daha sonra ortaya çıktığını ifade etti.
2011'de şirketin büyümesiyle maden ocağının doğaya zararını fark ettiklerini anlatan Çakır, doğalarının katledildiğini, köylünün içme ve sulama suyu bulamadığını dile getirerek, “Köylü ve maden karşı karşıya geldi.
Biz ne yaptık diye tartışmalar ortaya çıktı ama iş işten geçti köylü için tabii. İşçiler iş bıraktı, köylüler aktif halde mücadeleyi yürüttü ve maden ocağı kapatıldı. Geri adım atılmasının tek sebebi örgütlü bir mücadele. Birlik olmakla oldu” dedi.
GİRDİLER ATTI, TARIMI BIRAKTI
Geçimini önceden tarımla sağladığını belirten Hüseyin Dumlupınar, “Biz 20-30 yıl önce evde 20 nüfus yaşıyorduk. Tarımla uğraşıyorduk, böyle geçinirdik. Şimdi benim 70 dönüm arazim var. 2000’den bu yana süremiyorum, duruyor öyle. Girdilerin fazla olması, mazotun pahalı olması, gübre ve tohum fiyatı, kurtarmaması sebep oldu. Yani bu hükümet üreten değil tüketen bir toplum yarattı” dedi.
"ÜRETİCİ ÇEVRE SORUNLARIYLA UĞRAŞIYOR"
Tüm Köy-Sen girişim grubu üyesi Ali Gürel, “Geçen yıl 8 TL’ye satılan kayısı, bu sene de 8 TL. Çiftçinin giderlerine baktığımızda kat kat artmasına rağmen fiyat aynı kalıyor. Üretici köylüler ürünlerini satamıyor. Önceden sorun ürünün para etmemesiydi, sonralarında meraların kiralanması, dağların maden ocaklarına açılması, mermer ocağı yapılmasıyla bir sürü sorun oluşuyor. Hayvanlar otlatılamıyor. Üretici köylü çevre sorunlarıyla uğraşıyor” dedi.
"KANUNLAR KÖYLÜLERİN ALEYHİNE İŞLİYOR"
Tüm Köy Sen Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak, “Tarım alanlarını sulayan kaynaklar gittikçe azalıyor. Önümüzdeki yıllarda su, gıda, tarım önem kazanacak. Pancardan tütüne artık hepsine kota getirildi. Sendika artık kotanın kaldırılmasını istiyor.
Toprak Su Genel Müdürlüğü tarım arazilerini kontrol eder ve tarım dışı kullanılmasını engellerdi, kapatıldı. Zirai Karantina Genel Müdürlüğü ilaç kalıntısı ve kontrol işleri yapardı, kapatıldı. Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü hayvan hastalıklarını takip eder, önlem alıp aşı yapardı, kapatıldı. Kanunlar hep köylülerin aleyhine işliyor” dedi.
Tarım alanlarının yok edildiğini söyleyen Başkavak, “Suyumuz, toprağımız talan ediliyor. Yok olmamak ve ayakta kalabilmek için el birliği, akıl birliği ve güç birliğine, bir sendikaya ihtiyaç var. Tüm Köy-Sen en geniş köylüyü kendi çıkarları ve talepleri temelinde bir araya getirebilen, taban fiyatın belirlenmesinde taraf olan, tarım politikaları üzerine söz söyleyen bir sendika. Taleplerimiz için Tüm Köy-Sen etrafında birleşmeliyiz” dedi.