İfade ve basın özgürlüğünün demokratik yönetimin ve anayasal haber alma hakkının ön şartı olduğu, haber yazdığı için gazetecilerin tutuklanmaması gerektiği vurgulandı.
Son günlerde yayınladıkları bir haberde Libya’da şehit düşen bir istihbarat görevlisinin adını ifşa ettikleri nedeniyle veya hükümete eleştirel yaklaşan medya mensuplarının şiddet gördüğü, gözaltına alındıkları, tutuklandıkları haberleri üzerine bir yazılı değerlendirme yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, “Türkiye’nin tek sesli olmasını kimse istememelidir. Sezarist uygulamaların ülke sorunlarının çözümüne katkı koyması beklenmemelidir. İnsan hayatı en önemli değerdir. Gazeteciler her ne sebeple olursa olsun hayatlarını bu ülke veya bu ülkenin çıkarlarını savunma maksadıyla heba eden kahramanları her türlü saygıyı ve takdiri görmelidir. Sessiz, sedasız cenazeleri kaldırılıyor, sanki hiç öyle bir kayıp yaşanmamış gibi davranılması bekleniyor ise, insanımız bunu kabul etmez,” dedi.
Türkiye’nin imajını gazeteciler bozmuyor
Bilgin, 180 ülkeli Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye’nin 157. Sırada olmasının ciddi bir “ayıp” olduğunu ancak bu “ayıptan” dolayı gazetecilerin suçlanmaması gerektiğini söyledi. Bilgin, “2016’dan bu yana Freedom House raporlarında ‘özgür olmayan’ ülkeler arasında gösterilmektedir.
Bu ay yayınlanan son raporda da maalesef aynı durum devam etmiştir. Oda TV’de, Yeni Çağ ya da Yeni Yaşam ve diğer medya kuruluşlarında haber yazdığı için gözaltına alınan, tutuklanan gazetecilerin bu duruma bir katkıları yok. Veya Türkiye’nin imajının bu denli kötüye gitmesinden dolayı Yunanistan sınırında şiddet gören Türk ve yabancı gazeteciler sorumlu gösterilemez” dedi.
Hapiste 99 gazeteci
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin son tutuklamalarla birlikte hapisteki gazeteci sayısının 99’a çıktığını, birçok gazetecinin de şartlı serbest statüsünde tutuksuz olarak yargılanmakta olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin parçası olmayı umduğu Avrupa Birliği norm, değer ve yasal mevzuatıyla tamamen ters bir adli mevzuat ve anlayışla gazetecilerin yaşamlarının bir bölümünde hapse düşmelerinin normalleştirilmesinin kabul edilemeyeceğini söyledi.
Gazetecilere yönelik şiddetin cezasız kalmasının, medyaya yönelik suçlarda cezasızlık kuralının nadiren bozulmasını ve demokratik kurumsallığın giderek daha da çözülmekte olduğunun görülmesinin, eleştirel haber yazan gazetecilerin ithamlarla ve itibar suikastı taktikleriyle savaşmak zorunda bırakılmalarını Türkiye’nin yararına görmenin mümkün olmadığını söyleyen Bilgin, “Samimi dileğimiz tüm bunlara son verecek ve Türkiye’yi demokratik ülkeler ligindeki saygın yerine oturtacak politika değişikliklerdir,” dedi.
“Murat Ağırel, Ferhat Çelik, Aydın Keser ve diğer arkadaşlarımızın adli kontrolle serbest bırakılmaları memnuniyet verici gibi görünse de, haber yazmak suç değildir, haberciler de haber yazdıkları için yargılanmamalıdırlar” diyen Bilgin, Barış Yarkadaş, Barış Terkoğlu ve Hülya Kılınç’ın tutuklanmalarını ve Oda TV’ye erişim engeli uygulanmasını “kabul edilemeyecek uygulamalar” olarak değerlendirdi.
“Haberciler haber yazdı diye tutuklanmamalıdır”
Bilgin, “Bazı bakanlar ‘Dünyanın neresinde olsa’ Oda tv yazarlarının tutuklanacağını ileri sürebilirler, dilin kemiği yok. Ancak bu iddialarını neye dayandırdıklarına açıklama da getirmeleri gerekir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı ve uluslararası insan hakları ve ifade özgürlüğü hukuku dikkate alındığı zaman şüphesiz ki gazetecilik suç değildir ve haber yaptıkları için gazeteciler tutuklanmamalıdırlar,” dedi.
Gazeteciler Cemiyeti başkanı,“Haberciler haber yazdı diye adli işleme uğramamalı, tutuklanmamalıdırlar,” diye ilave etti.