Şiddetin temel nedenlerinden biri adaletsizlik ve hukuksuzluktur. Bir toplumda barışın inşa edilebilmesi için önce bireylerin güvenliğini, özgürlüğünü ve onurunu korumak gerekir, insan merkezli olan bu yaklaşım bireyin kendini güvende hissetmesini, adalete erişim konusunda kuşku duymamasına yöneliktir.
Hükümetler yasama yürütme organını planlarlarken aldığı kararlar kendi varlığını korumak için değil vatandaşın huzur içinde adil yaşamasının varlığını korumaya yönelik kapsayıcı özgürlük ve tüm paydaşlarına eşitlikçi yaklaşımı olmalıdır.
Ülkemizde adil çözümlere olan ihtiyaç her geçen gün artarak nicelleşiyor ve belirsizliğe doğru gidiyor. Toplumda bireyler ciddi bir çatışmanın içinde; şiddet, stres, iş kaybı, gelir adaletsizliği ve geçimsizlik, ayrımcılık ve buna benzer sayamayacağımız birçok sorunla karşı karşıya.
Mahkemelerde devam eden binlerce dava dosyası bulunurken bir o kadar da devletin vatandaşa açtığı dava dosyası var. İşte bu kaos içinde adaleti bulmak ona erişmek ve adil çözüm düşünmek olanaksız gibi.
Halkımızın hukuka olan inancının azaldığı bugünlerde toplumsal barışı tehlikeye atan yargı kararları verilmeye devam ediyor. Uzun süredir yargı bağımsızlığı, adil yargılanma ve savunma hakkı gibi temel ilke ve haklar tartışılır duruma gelmiştir.
Hukuk güvencesinin olmadığı ve buna keyfi tutuklamaların eklendiği olaylar günlük yaşamımızın bir parçası haline gelmeye başladı.
Toplumun adalete erişiminde ses olan avukatlar, gazeteciler, siyasetçiler, öğrenciler ve insan hakları savunucuları tutuklanıyor. Dışarıda olan hak savunucularına ya gözdağı veriliyor ya da terörist ibaresiyle baskı yapılıyor.
Hukuk devletinin temel ilkesi vatandaşın adalete erişimini sağlamaktır. Yoksa birey sesini çıkaramaz, haklarını kullanamaz, ayrımcılığa meydan okuyamaz ve kendi yaşam haklarıyla ilgili kararları kendisi veremez. Böylece siyasallaşan bir yargı pratiği ortaya çıkar.
Bizler demokratik bir devletin özü ve gereği olan adil yargılanma hakkının tüm vatandaşlar için güvence altına alınmasından yanayız. Adil yargılanma koşullarının tarafsız sağlanması için Yargıtay ve adalet bakanlığını bir kez daha göreve çağırıyoruz
Şu an tutuklu bulunan birçok vatandaşımız arasında adalete ve hukuka güvenlerini yitirmiş iki avukat adil yargılanma hakkı için ölüm orucuna başlayarak seslerini duyurmaya çalışmaktadır. Avukatların ölüm orucu kritik seviyeye ulaşmıştır.
Avukat Ebru TİMTİK ve Avukat Aytaç ÜNSAL suç isnadı olarak ileri sürülen tüm hususların doğrudan mesleki faaliyetleriyle ilgili olduğunu gözler önüne sermişlerdir. Dava dosyalarında sadece gizli tanık ifadesi bulunan “gizli tanık ifadeleri tek başına delil olarak kabul edilemez” ilkesi ayaklar altına alınarak yargılanmış, hâkim ve mahkeme yüzü görmeden direk suçlanarak tutuklanmış daha sonra serbest bırakılmalarına rağmen 24 saat geçmeden tekrar tutuklanmışlardır.
Şu an talepleri demokratik hukuk Devletinin karşılayacağı taleplerdir.
Yargıtay ve Adalet bakanlığı bu adaletsizliğe bir an önce son vermelidir.
İşte toplumdaki her bireyin adaletsizliği hissettiği, “bana da bir gün sıra gelecek” duygusuyla yaşadığı bu süreçte, Alevi Kurum temsilcileri olarak inançsal ilkelerimiz doğrultusunda toplumsal barış, hak ve hukuk konusunda insan haklarını savunuyoruz.
En değerli şeyin, insan yaşamı olduğunu vurguluyor ve her zaman olduğu gibi adaletten yana tavır belirleyerek mazlumun yanında yer alıyoruz.
AVRUPA ALEVİ BİRLİKLERİ
KONFEDERASYONU
ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU
ALEVİ DERNEKLERİ
FEDERASYONU
HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU
KÜLTÜR VAKFI
PİRSULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEKLERİ GENEL MERKEZİ
DEMOKRATİK ALEVİ
DERNEKLERİ