Ne Olmuştu?
1970 yılında CHP ve AP’li milletvekillerinin 274 sayılı Sendikalar Kanunu ve 275 sayılı Grev ve Lokavt kanunda değişiklik bulunduran taslağın 230 oyla kabul edilmiş ve 4 ret oy kullanan Türkiye İşçi Partisi milletvekilleri Kanun değişikliğine itiraz ederek Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Kanun değişikliği işçilerin Türk-İş’ten DİSK’e geçişini önlemeye ve DİSK’in kitleselleşmesini engellemeye, Sendikal örgütlenmeye ve Grev haklarının kısıtlanmasına yönelikti nitekim kanunun onaylamasıyla işçi sınıfı İstanbul merkezli olmak üzere ilk olarak iş bırakarak ardından yürüyüşe geçerek kanun değişikliğini protesto ettiler. 274 sayılı sendikalar kanununda aşağıdaki değişiklikler yer alıyordu;
-Bir işçi sendikasının Türkiye çapında faaliyet gösterebilmesi için o iş kolundaki toplam işçi sayısının üçte birinin üye kaydetmiş olması gerekir.
-İşçi federasyonlarının faaliyet gösterebilmesi için o iş kolundaki toplam işçi sayının üçte birini kaydetmiş olması gerekir.
-İşçi konfederasyonlarının kurulabilmesi için sendikaların ve federasyonların, sendikalı işçilerinin üçte birini üye yapması gerekir.
-Sendika üyeliğinden ayrılmak için tek tek noter karşısına çıkmak gerekir.
-Sendika kurmak için en az üç yıl iş yerinde çalışmak gerekir.
-Uluslararası işçi kuruluşlarına ancak en fazla işçiyi barındıran konfederasyon üye olabilir.
Kanun değişikliğiyle birlikte İstanbul’un Anadolu ve Avrupa yakasında işçiler fabrikalarda iş bırakarak yürüyüşe geçmişti.
Bugün önümüzdeki görev 15-16 Haziran ruhunu işçi sınıfında yaratmaktır
Sermayenin doymak bilmeyen doğa sömürüsü küresel iklim kriziyle bizleri karşı karşıya bırakırken, Covid-19 Pandemisiyle birlikte işçi sınıfı üzerindeki sömürüsünü arttırmıştır. Sermayenin devamlılığın halk sağlığından daha önemli olduğunu fabrikalarda göstermelik önlemlerle görüyor ve pandemi süreci öncesindeki çalışma koşullarımızdan farkı olmayan koşullarda çalışmaya devam ediyoruz.
Korana virüsü sebebiyle işten çıkartmalar yasaklanırken ücretsiz izinin önünün açılmasıyla işçi sınıfına 1170 lira sefalet ücreti verilmekte nitekim 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2 bin 492 lira 5 kuruş, yoksulluk sınırı ise 6 bin 986 liradır.
15-16 Haziran 1970 yılında işçilerin sendikal haklarına göz diken sermaye, bugünse işçinin ödenmemiş emeğinin bir parçası olan Kıdem Tazminatına göz dikmiş durumdadır. Kıdem tazminatının fona devredilerek konut, araba vb. sektörlerdeki harcamaların teşvikine yönelik yapılan planlamalar sermayenin kendi sürekliliğinin planından başka bir şey değildir.
15-16 Hazirandaki işçi sınıfının dirençli duruşu sendikal hak gasplarının yapılmasını önlemişti. Bugün işçi sınıfı kayıt dışı, Şantiyelerde ve Mevsimlik Tarım işçilerinin çalışma alanlarında Covid-19 pandemisine yönelik önlemler alınmadan kötü yaşam koşullarında çalışmakta, Taşeronlaşmayla hak gasplarına uğramaktadır.
Bugün önümüzdeki görev, işçi sınıfında 15-16 Haziran ruhunu hak gasplarına karşı bir araya gelmenin zeminlerini yaratarak yaşatmalıyız. 15-16 Haziran işçi sınıfı direnişi, işçi sınıfının hak verilmez, hak alınırın yaşamdaki somut ifadesidir.