Bu fotoğrafı dün görmüştüm. Bir türlü aklımdan çıkmadı. Gün içinde her vesileyle zihnimde canlandı durdu...
Kirli ve bakımsız bir hücrenin orta yerinde, plastik bir sandalyede, kafası arkaya düşmüş halde duran cansız bir beden...
Acaba ne yapmış olabilir bu insan?
Hangi suçtan dolayı bunu hak edebilir bir insan?
Acaba bu, kaç kişiyi öldürmüş bir canidir dersiniz?
Hayır hayır...
Yalnızca bir KHK’lı...
Yani büyük bir ihtimalle suçsuz...
Sandalyedeki duruşu insanın içini ürpertiyor!
Zulme öldürülmüş bir mazlumun göğe haykırışı gibi..!
Adı, Mustafa Kabakçı oğlu, polis memuru. Henüz mahkûm bile değil; ama her nasıl oluyorsa dört yıldan beridir tutuklu!
Bu görüntüler yeni ortaya çıkmış olsa da aslında 29 Ağustos 2020 tarihine ait.
Anlayacağınız, tam 45 gün hiçbir yetkiliden tek ses çıkmamış; ta ki bu fotoğraf sosyal medyaya düşünceye kadar!
Şimdi savcı çıkmış, Kabakçıoğlu’nun tedaviyi red ettiğini söylüyor.
‘Özrü kabahatinden büyük’ derler ya, açıklama işte tam da öyle..!
Bu hücreye iyi bakın, dönün bir daha bakın; o sandalyede cansız duran o beden bir fareye ait olsa, insan olanın içi parçalanır değil mi?
Peki, bu fotoğraftan kim sorumludur dersiniz?
İyi de, bunların hiç mi yok empati duyguları?
Bu insanı da bir annenin doğurduğunu, saçını okşayıp büyüttüğünü... Bir eşinin, yavrusunun, duygusunun olabileceğini... Hiç düşünmezler mi bunlar?
Hiç mi yok bu sorumlularda empati duygusu?
Hak, adalet, vicdan, merhamet hiç kalmamış olabilir mi dersiniz?
Peki, ya bu zulmün destekçilerinde?