Başta kıdem tazminatı hakkı olmak üzere emekçilerin pek çok hakkına yönelik saldırılar içeren torba yasa teklifi, TBMM Genel Kurulunda görüşülmeye başlandı.
Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Gebze Cavo fabrikasında yapılan eylemde işçiler 'Kölelik yasasına hayır' yazılı pankart tutarken.
AKP hükümetinin 16 Ekim 2020 tarihinde Meclise sunduğu ve “İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” başlıklı 43 maddelik yasa teklif inin TBMM Genel Kurulundaki görüşmeleri başladı.
Hükümet, yasa teklifinin gerekçesini "İşsizliğin azaltılması, istihdamın artırılması ve işçinin korunması" olarak ifade etse de teklif, başta kıdem tazminatı olmak üzere emekçilerin pek çok temel hakkına saldırı planları içeriyor.
Hükümet, başta DİSK ve Türk-İş olmak üzere işçi sendikaları konfederasyonlarının her fırsatta "kırmızıçizgimiz" dediği kıdem tazminatı hakkına, bu yasa teklifi ile somut olarak saldırıyı başlatmış bulunuyor.
Sendikalar da yaklaşık 1 haftadır fabrikalarda, işyerlerinde ve kent meydanlarında yasanın geri çekilmesi için eylemler örgütlüyor ancak bu eylemlerin şimdiye dek hükümeti tavrından vazgeçmeye yettiği söylenemez.
TEKLİF YASALAŞIRSA NE OLACAK?
"İstihdamı artırma" gerekçesiyle TBMM'ye sunulan teklif, hükümetin söylediğinin aksine emekçilerin daha çok sömürülmesine, daha kuralsız çalıştırılmasına ve ellerinde kalan hakların da tırpanlanmasına hizmet edecek.
Çalışma Ekonomisi Doktoru Murat Özveri, yasa teklifinin çalışma hayatında nelere sebep olacağını Evrensel'e yazdığı yazısında açıkladı. Buna göre;
25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar için belirli süreli ve esnek çalışma getirilmek isteniyor. Dolayısıyla bu belirtilen yaştaki çalışanlar belirli süreli çalışmayla kıdem tazminatı hakkından mahrum kalacak. Ayrıca belirli süreli çalışan emekçinin sosyal güvencesi de olmayacağı için emeklilik kelimenin gerçek anlamıyla hayal olacak.
Esnek ve güvencesiz çalışma, tüm iş kolları ve hatta kamu çalışanları için yasalaştırılmak isteniyor. Böylelikle emekçiler, patronlar "gel" dediği zaman gelen, "git" dediği zaman giden, sabit geliri ve iş güvencesi olmayan, sendikada örgütlendiği anda kendisini kapının önünde bulan hale getirilecek.
Kayıt dışı çalışma meşrulaştırılacak. Üstelik şimdiye dek kayıt dışı işçi çalıştıran patronlara ceza verilmeyecek.
Çalışma hayatına dair "çözüm" olarak sunulan bütün ekonomik tasarruflar işsizlik fonu üzerinden yapılacak. Böylelikle işsizlik fonunun tamamen yağmalanmasının önü açılacak.
Dr. Murat Özveri, bahsi geçen kanun teklifinde işçinin temel haklarının sınırlandırdığını ve işverenin korunduğunu vurgulayarak "Kanun teklifi hukuken olanaklı olmaması gerekeni yaparak, krizde işçinin kurban edilmesi pahasına işverenin nasıl korunacağının örneğini vermiştir" ifadelerini kullandı.
İŞÇİ SENDİKALARI NE DİYOR?
Yasa teklifine dair itirazlarını yineleyen DİSK, Türk-İş ve Hak-İş, yasanın geri çekilmesi için TBMM'ye ve AKP hükümetine çağrı yaptı.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, "Yasayı geri çekmezlerse DİSK TBMM'nin kapısında olacaktır. Bu ülkeyi ucuz emek cenneti yapma hayallerinize asla izin vermeyeceğiz, haklarımızı size teslim etmeyeceğiz, sonuna kadar direneceğiz” dedi.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, "Yasa bu şekliyle çıkarsa bedelini çocuklarımız, torunlarımız öder. Bundan vazgeçin. Toplumun bu haklı talebini yerine getirin" ifadelerini kullandı.
TBMM'DEKİ İLK GÜN GÖRÜŞMELERİNDE YAŞANANLAR
TBMM Genel Kurulunda torba yasa teklifinin tümü üzerinde siyasi parti grupları adına yapılan konuşmalar tamamlandı.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, kanun teklifinin, Anayasaya çok yönlü aykırı olduğunu belirterek Genel Kurulda görüşülmeden Komisyona iade edilmesini istedi.
TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, bir kanun teklifinin Anayasa'ya aykırı olması halinde Komisyonda görüşmelerinin yapılmayacağına söyledi, kanun teklifinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülerek kabul edildiğini, bu nedenle Anayasaya aykırı olduğu iddialarının görüşülmesinin İçtüzüğe aykırı olduğunu söyledi.
CHP'li Özel'in, Bilgiç'in tutumuna ilişkin usul tartışması açılmasını talep etmesi üzerine Meclis Başkanvekili Bilgiç, usul tartışması açtı.
AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat da teklifin Anayasaya uygun olduğunu, yasalaşmasının ardından Anayasaya uygunluk denetimi imkânı bulunduğunu söyledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ise teklifin bazı maddelerinin Anayasa'ya ve vicdanlara aykırı olduğunu vurguladı.
Türkiye'de, her 10 çalışandan 3'ünün kayıt dışı olduğunu belirten Ağbaba, "Maalesef 5,8 milyon genç işsiz, yüzde 30 genç işsizlik var Türkiye'de. Ne olacak bu? Genç işsizleri illüzyonla, 'abra kadabra' ile yok edeceksiniz. Lütfen elinizi vicdanınıza koyun, bu maddeleri bir daha gözden geçirin. Bu bir kumpas aslında" ifadelerini kullandı.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, düzenlemede Anayasaya aykırı birçok unsurun vücut bulduğunu vurguladı, "Nerede eşit işe eşit ücret, çalışma barışı, sosyal güvenlik hakkı? Türkiye'de bu ekonomik bunalımda insanlar açlıkla terbiye ediliyor, evlerine ekmek götüremiyor. Keyif çaylarıyla, insanların açlığıyla alay ediliyor" ifadelerini kullandı.
Meclis Başkanvekili Bilgiç, tutumunda bir değişiklik olmadığını, kanun teklifinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddialarını görüşmenin İçtüzüğe uygun olmadığını düşündüğünü bildirdi.
Genel Kurulda daha sonra düzenlemenin tümü üzerinde görüşmelere geçildi.
İYİ PARTİLİ TÜRKKAN: VATANDAŞIN İKTİDARI DEĞİLSİNİZ
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türk kan, partisi adına yaptığı konuşmada, milletin sorunlarının kaynağının iktidarın basiretsiz yönetimi olduğunu ifade etti.
İktidarın, kanser hastasına aspirin verir gibi millete geçici çözümler sunduğunu söyleyen Türkkan, "İki Mehmet var; birisi asgari ücretli, onun asgari ücretinden verdiği verginin peşine düşüyorsunuz.
Bir Mehmet daha var millete küfür eden, onun da vergi borcunu siliyorsunuz. Siz öbür Mehmet'in iktidarısınız, vatandaş, işçi, asgari ücret alan Mehmet'in iktidarı değilsiniz.
Sizin sadece o Mehmet ne zaman aklınıza geliyor biliyor musunuz? Paraya ihtiyacınız olduğunda onlara IBAN numarası gönderiyorsunuz; 'Bize para gönder Mehmet.' Niye? Öbür Mehmet'in borcunu sileceğiz ondan" dedi.
Türkkan, iktidarın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden sonra ekonomide olumlu gelişmeler görüleceği yönündeki söylemlerini anımsatarak, "Hiç hayal etmiş miydiniz, dolar 8,50; avro 10 lira? Yılbaşında yatırımcılar dolara 10 lira fiyat biçiyorlar maalesef" diye konuştu.
Türkkan, "Madem ekonomide Kurtuluş Savaşı başlattınız, önce milleti borçlarından kurtarın. Silin şunları, bırakın ötelemeyi; alamayacaksınız. Milletin canını mı alacaksınız?" dedi.
HDP MİLLETVEKİLİ KATIRCIOĞLU: EKONOMİYİ DÜZE ÇIKARMA İMKÂNI SAĞLAMAYACAK
HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, grubu adına yaptığı konuşmada, kanun teklifinin, iş dünyasının maliyet unsurlarını kısmayı amaçlayan maddelerden oluştuğunu ve bunun çözüm getirmeyeceğini belirtti.
Üretim ve yatırımın, sadece taleple ilişkili olduğuna değinen Katırcıoğlu, "Eğer talep yoksa işverenin maliyetlerini ne kadar düşürürseniz düşürün bu, işverenin üretimini artırması ve yatırım yapması anlamına gelecek bir etki sağlamaz" dedi.
Ekonominin krizden çıkması için gerekli talep artışının doğrudan gelir desteği verilmesi veya reel ücretlerin artırılmasıyla sağlanabileceğini söyleyen Katırcıoğlu, "Arzla ilgili yapacağınız her türlü işlem, talepte bir şey yapmadan ekonomiyi düze çıkarma imkanı sağlamayacaktır.
Çok basit iki politika tercihi var bugün iktidarın önünde: Biri, sıkı politikasıyla faizleri yükselterek dolar üzerinde, kurlar üzerinde baskı üretmek; böylelikle üretim ve yatırımın artmasını sağlamak.
İkincisi de karşılıksız gelir transferi yapmak; yoksullara, çalışanlara, işini kaybetmişlere, özellikle pandemiden en fazla yara almış olan kesimlere yönelik olmak üzere gelir transferi politikası benimsemeniz lazım. Ancak bu koşullar sağlanırsa ekonomi düze gider" ifadelerini kullandı.
Katırcıoğlu, teklifte yer alan ve "kurumlar vergisinin Cumhurbaşkanının yetkisi dâhilinde yüzde 5'e kadar düşürülebileceği" şeklindeki maddeyi eleştirirken de "Bu Meclisin bütçe hakkını ihlal eden bir karardır, Cumhurbaşkanı böyle bir yetki kullanamaz" ifadesini kullandı.
CHP'Lİ ŞENER: ÜLKEYİ MAFYA DEVLETİNE GÖTÜRECEK
CHP Grubu adına söz alan Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, iktidarın düzenlemeyle vergi borçlarını ve gecikme zamlarını silmediğini belirterek "Hükümet, 'Taksite bağlayacağım. Taksit taksit ciğerinizi sökeceğim' diyor" ifadesini kullandı.
Hükümetin, Kovid-19 salgını nedeniyle geçici olarak kapattığı iş yerlerine karşılıksız destek vermediğini hatırlatan Şener, "Bu gerçekten tam bir zulümdür. Sürekli borç erteliyor, enflasyon farklarıyla, faizleriyle birlikte vatandaşın gırtlağına çöküyor ve tahsilâtını yapıyor.
Kazanmayan, zarar eden, iflas eden, intihara sürüklenen vatandaşın hali nicedir, bu hükumetin haberi yok. Sosyal yardımlaşma fonuna kayıtlı vatandaşlara ödediğiniz birkaç bin lirayı sakın 'hükümet olarak destek' diye açıklamayın çünkü bu gülünç bir durumdur. O kadarını yapmayan dünyada hiçbir ülke yoktur" dedi.
CHP'li Şener, "İktidarın yandaş bir medya patronuna 9,5 milyar liralık bir demir yolu ihalesini, pazarlık usulüyle verdiğini" belirterek, "Bu, TBMM bütçesinin tam 5 katıdır. Bütün personel maaşlarıyla birlikte Meclis bütçesinin, Meclis harcamalarının bir yıllık tutarının 5 katı tutarında bir parayı pazarlık yöntemiyle dost ahbap ilişkisi içerisinde yandaş bir medya patronuna veriyor bu hükümet.
Bu 9,5 milyarlık ihale bedeli Anayasa Mahkemesi bütçesinin de 110 katıdır, İçişleri Bakanlığı bütçesi kadardır, Dışişleri Bakanlığının bütçesinin 2 katına yakındır" şeklinde konuştu.
Kanun teklifindeki "varlık barışına" ilişkin düzenlemeyi eleştirirken de Şener, "Şu ana kadar 6'ncı kötü parayı aklama kanunu bu Mecliste görüşülmektedir. Kötü para tehlikelidir, ülkeyi, ahlakı, devleti çürütür ve bunun dünyada örneği yoktur. Türkiye'de böyle 6 kez kötü parayı aklama kanunu çıkarmış tek bir hükümet de yoktur" dedi.
CHP'li Şener, söz konusu maddeyi tehlikeli bulduğunu ifade ederek, "Ülkeyi, mafya devletine götürecek yola döşenmekte olan taş misali görüyorum" uyarısında bulundu.
AKP'li Özkan, Şener'in "mafya devlet" ifadesini kabul etmediklerini belirterek, iktidarlarında anayasal ve yasal reformlar gerçekleştirilerek vesayetle, darbelerle, derin oligarşik, paralel ve derin yapılarla mücadele edildiğini; milli iradenin hakimiyetinin egemen kılındığını iddia etti.
TBMM Başkanvekili Bilgiç, teklifin tümü üzerinde siyasi parti grupları adına konuşmaların tamamlanmasının ardından birleşime ara verdi.
Bilgiç, daha sonra komisyonun yerinde bulunmaması üzerine birleşimi yarın (4 Kasım Çarşamba) saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.