Kanun teklifi, torba yasa mantığı ile hazırlanan ancak aslında enerji piyasasını yeniden düzenleyen temel bir kanun niteliğindedir.
Gerekçesinde ve komisyon tutanaklarında da açıkça beyan edildiği ve teklif maddelerinden de görüldüğü gibi, teklif, enerji ve maden şirketlerine daha fazla imtiyaz sağlamakta ve teşvik sağlamakta ve kaynak aktarmakta, kamu denetimini ve gelirlerini azaltmaktadır.
*Teklif ile 21 dağıtım şirketine, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM)’ den faydalanan 818 enerji üretim tesisi sahibine,1722 enerji üretim tesisine ve çok sayıda maden şirketine avantaj sağlamaktadır.
*İçinde halkın olmadığı teklife: Maden şirketlerinin ruhsat alanı dışında da tesis kurmaları sağlanıyor.
*Maden şirketlerinden çeşitli işlemlerinde istenen borcu yoktur yazısı istenmeyerek, kamu alacaklarının takibinde vazgeçiliyor.
*Havaya bir sürü kimyasal ve zehirli gaz salan, atık lastiklerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan ürünleri, orman ürünlerini ve çöpü yakarak elde edilen enerji” yenilebilir” sayılıyor ve teşvik ediliyor. Biokütle santralarının önü açılıyor.
*Bugüne kadar güç sınırı olmaması nedeniyle sayısı oldukça fazla şirkete destek sağladığı bilinen şirketlere sermaye aktaran” Yenilebilir Enerji Kaynakları Destek Mekanizması (YEKDEM) kapsamı daha da fazla genişletilerek Ülkenin derelerinde ekolojik yıkımlara ve sel felaketlerine neden olan HES’lerin sayısını daha da artırmasına neden olunuyor.
*Cumhurbaşkanı izni ile, BOTAŞ, TPAO gibi kurumlar tarafından daha önce yurtdışında kurulmuş olan şirketlere, T.C Kanunlarından muaf olmak üzere, yurtdışı içinde çalışmak amacıyla yurt içinde enerji şirketleri kurmaları sağlanıyor.
*Enerji üretim tesisleri için gereken taşınmazlar daha önce Maliye Bakanlığı tarafından kamulaştırılırken ve kamu yararı kararı alması gereken, yetki EPDK’ ya veriliyor, kamu yararı kararı olmaksızın istimlâk olanağı sağlanıyor ve halkın, köylünün topraklarının, ormanların, mera alanlarının talanının önünde engel kaldırılıyor sermayeye peşkeş çekilmesi süreci daha da hızlandırılıyor.
*Dağıtım şirketlerine çeşitli kolaylıklar sağlanarak daha fazla kar elde etmeleri sağlanıyor. Ülkemizin her yerinde köylüleri ve halkı canından bezdiren, ekolojik yıkımlara yol açan, havayı, su kaynaklarını ve tarım alanlarını kirleten Tesislere YEKDEM destekleri devam ediliyor.
Geçtiğimiz nisan ayında ağır pandamı döneminde hazırlamaya başlandığı ve bugüne kadar gizlice hazırlıklarının sürdürüldüğü anlaşılan Elektrik Enerji Kanunu ve bazı diğer kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi, TBMM Sanayi Komisyonunda jet hızıyla görüşüldü. Teklif önümüzdeki günlerde genel kurula getirilmesi bekleniyor.
Teklifin hazırlık aşamasında Elektrik Mühendisler Odası, Maden Mühendisleri Odası, Petrol Mühendisleri Odası, Çevre Mühendisleri Odası gibi meslek odaları ve ekoloji örgütlerinin görüşü alınmadı Komisyon toplantısına ise ilgili kamu kurumları yanında TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB, Madenciler Derneği, Derneği gibi şirketlerinin örgütü davet edilmişken EMO ve Maden Mühendisleri Odası ancak muhalefet milletvekillerinin ısrarı sonucu komisyona son dakika kabul edildi.
Bir kez daha görüldü ki ülkenin deprem kuşağında olduğu gerçeğini değiştiremeyiz. Ancak gelecekte yaşanacak deprem felaketlerinin sonuçlarını değiştirebiliriz. Bildiğimiz gibi Deprem öldürmüyor, binalar öldürüyor.
Ekosistemin hükmünü değil bir parçası olan insanlık ve yapmadıklarıyla bir kez daha yüzleşerek doğaya hükmetmenin cananlarıyla ödedi.
Tam bugünlerde TBMM’de bizlere, öncelikli sorumlarımıza rağmen “Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair torba kanun teklifi” ile ekonomik büyüme, enerji bağımlılığı ve milli enerji kandırmacaları adı altında ekolojik yıkım ve talan dayatılıyor. Yaşam Hakkı Torbaya Sığmaz! Ekosistemin korunması ve doğal afetlere rağmen yaşanabilir sağlıklı kentler kurulması için belediyeler, bakanlıklar ve TBMM çalışmalarını acilen gözden geçirerek tüm önceliklerini bu alanda çalışmaya vermelidir.
Gündelik hayatımızın her anında yüzleşmek zorunda kaldığımız doğal afetlerin ve COVİD-19 krizinin doğanın tahrip edilmesinden kaynaklandığını biliyoruz. Bu nedenle hep birlikte sesleniyoruz, duyun bizi, duyun ve bizlerle birlikte haykırın.
Depremleri de enerjiyi de gıdayı da doğamızı da yaşam hakkımızı da torbaya sığdıramazsınız. Doğamız sermaye değil yaşam alanımızdır.
Doğu Anadolu Bölgesi Çevre Platformu ve Çev-der