42 yıl önce bu günde faşistlerce yapılan Maraş katliamının seneyi devriyesinde Malatya pir sultan abdal (PSAKD ) Malatya şubesince Turan emeksiz üst kavşağında demokratik kitle örgütleri ve derneklerinin katılımı ile saygıyla anıldı.
Anma törenine CHP il başkanı Enver Kiraz HDP yöneticileri KESK ve bileşenleri EMEP ile SOL parti ve ÇGD ile birlikte bazı dernekler anma törenine destek verdiler.
PSKAD Malatya şube başkanı Latife ulutaşın açılışı ve bir dakikalık saygı duruşu anonsu ile demokrasi ve Maraş şehitleri adına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.
Latife ulutaşın yaptığı açıklama da “ Yüzlerce insanımızın vahşice katledildiği, binlerce insanımızın yaralandığı, on binlerce insanımızın göç etmek zorunda bırakıldığı, insanlarımızın evlerinin ve işyerlerinin talan edildiği ve yakıldığı Maraş Katliamının üzerinden tam 42 yıl geçti.
Maraş Katliamı 19 Aralık 1978 günü akşamı saat 21:00’de ülkücü bir faşistin Çiçek Sinemasında gösterilen “Güneş Ne Zaman Doğacak” adlı sağ içerikli antikomünist bir filmi izleyenlerin üzerine tahrik ve provokasyon amacıyla bomba atması ile başladı. Ardından daha önce Maraş’ın çeşitli ilçelerinden gelen ve önceden hazırlıklı olan faşist militanların kışkırtmalarıyla gerici güruhlar CHP Maraş İl Binasına saldırdılar.
Ertesi gün Alevi canlarımızın yoğun olarak gittiği bir kıraathane bombalandı. Bir gün sonrasında ise TÖB-DER üyesi iki öğretmen faşistler tarafından vurularak öldürüldüler.
22 Aralık 1978 günü iki öğretmenin cenazesi bilerek işlemleri geciktirilerek Cuma Namazı saatine denk getirildi. Cenazeler taşındığı sırada Bağlarbaşı Camii imamının “Bir Alevi öldüren beş kez cennete gider. Komünistlerin ve Alevilerin Cenaze namazları kılınmaz” şeklindeki insanlık dışı vaazının ardından harekete geçen katil sürüleri cenazelere saldırdılar.
Saldırı nedeniyle cenazeler ortada kaldı. Güvenlik güçleri bu sıralarda saldırıları izlediler ve hatta ötesinde teşvik ederek yönlendirdiler. Faşistler 23 Aralık 1978 günü Alevilerin ve solcuların evleriyle işyerlerine saldırmaya ve buldukları insanları katletmeye başladılar
Aralık 1978 günü ise Maraş’ta yer gök vahşice katliama uğrayan Alevi halkımızın çığlıklarıyla inliyordu. Vahşet dünya tarihinde eşine çok az rastlanabilecek korkunçlukta devam etti. Devlet güçlerinin gözü önünde insanlarımız parçalanarak, kurşunlanarak, çivilenerek, kazanda kaynatılarak katledildiler.
İnsanlarımızın malları mülkleri talan edildi. Evleri yakıldı. Ana karnındaki ve kundaktaki bebeklere dahi acımasızca kıydılar. Faşistler yolları kapatıp hastaneleri kuşatarak yaralıların tedavilerini engellediler. Birçok insanımızı da bu yüzden kaybettik.
Katliamın ardından binlerce Alevi ve solcu yurttaşımız canlarını kurtarmak için Maraş’ı terk etmek zorunda kaldılar. Maraş’ın demografik yapısı değiştirildi. Bugüne kadar gerçekleştirilen bütün Alevi katliamlarının davalarında olduğu gibi göstermelik yargılamalar yapıldı.
Katliamın gerçek sorumlularına ve planlayıcılarına hiç dokunulmadı. Katliamın üzeri kapatıldı. Devlet güçleri katliam boyunca hiçbir müdahalede bulunmadan sadece izlediler. İyi bilinmelidir ki; bu katliam bir insanlık suçudur. Devlet Maraş Katliamındaki sorumluluğunu kabul etmeli ve özür dilemeli.
Peki ne değişti o günden bu güne? Hakkını arayanlara ve adalet isteyenlere yönelik, yok etme ve öldürme arzusunun, insanlık dışı bir hırsla devam ettiği topraklarda yaşıyoruz. Maraş katliamının faillerinin cezalandırılmaması Çorum’u yaşattı. Ardından bu topraklar Sivas’ı, Gazi’yi, Roboski’ yi, Suruç’u, Ankara’yı gördü.
Bu saldırılar faili meçhul kaldığı sürece bir yenisi eklenmeye devam edecek. Mafyalar etrafa tehditler savururken, hakkını arayan madenciler yerlerde sürüklendiği sürece bu topraklara adalet gelmeyecek.
Bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır” diyen Bağlarbaşı camii imamı Mustafa Yıldız zihniyeti, hala aramızda gezdikçe bu topraklara huzur gelmeyecek. Laik, demokratik, özgür bir ülkede eşit haklarla, eşit koşullarda, barış içinde, birlikte, bir arada yaşama inadından vazgeçmeyen bizler; demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün yeşermesini istediğimiz bu coğrafyada katliamlarla yüzleşmenin şart olduğunu düşünüyoruz.
Akıtılan bunca kanın hesabı sorulana kadar, her alanda var olacağız. Bu ülkedeki farklı inanç ve kültürlere mesafe koymadan, ötekileştirmeden, bu kan gölüne çevrilmiş topraklara barış, eşitlik ve adalet gelene kadar mücadelemize devam edeceğiz.
MARAŞIN HESABI SORULACAK. “ dedi