Türkiye de Demokratik Kadın Platformları tarafından İstanbul, Malatya ve Gaziantep'te yaşanan kadın cinayetleriyle ilgili basın toplantıları ile tepki gösterildi
İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi,
6284 sayılı Şiddet Yasası’nın değiştirilmesi,
Çocuk istismarcılarına af getirilmesi,
Boşanan kadının nafaka hakkının 2-3 yıl gibi sürelerle kısıtlanması,
Kadının ev içi emeğinden kaynaklanan miras hakkına el konulması,
Farklı cinsel yönelimlere ayrımcılık yapılması,
Diyanetin kadının eşitliği yerine anneliği kutsaması gibi tartışmalara derhal son verilmelidir denilen
Basın açıklamasını Platform adına okuyan Işılay Demirtaş Demirel: ” Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da özel bir üniversitede öğretim görevlisi olan Dr. Aylin Sözer Kemal Ay yıldız tarafından evinde yakılarak, Malatya’da Selda Taş eşi Mehmet Taş tarafından vurularak, Gaziantep’e de Vesile Dönmez’ oğlu Uğur Dönmez tarafından vurularak öldürüldü.
3 Cinayet Türkiye'yi sarsarken Malatya Demokratik Kadın Platformu tarafından Emeksiz üst kavşağında kadın cinayetlerine sert tepki gösterildi. Emeksiz üst kavşağında yapılan basın açıklamasını Platform adına okuyan Işılay Demirtaş Demirel: "Bu ülkede her gün kadınlar katlediliyor!
Kadınlar evlerinde yakılarak öldürülüyor! Kadınlar her geçen gün daha korkunç bir vahşetin hedefi haline geliyor! İstanbul’da özel bir üniversitede öğretim görevlisi olan Dr. Aylin Sözer’i Kemal Ay yıldız tarafından evinde yakılarak, Malatya’da Selda Taş’ın evli olduğu eşi Mehmet Taş, Gaziantep’e Vesile Dönmez’ in oğlu Uğur Dönmez tarafından vurularak öldürülmesi kadınların isyanını büyüttü. Aylin Sözer’ i katili tarafından iki gündür evinde rehin tutulduğu ifade ediliyor.
Pandamı döneminde evlere kapanmak ve ekonomik krizin etkileri, evleri daha fazla şiddet ortamı haline getirdi. İktidarın kadına yönelik şiddete göz yuman, failleri aklayarak, serbest bırakarak adeta teşvik eden tutumu her gün kadınların canına mal oldu, olmaya devam ediyor.
İktidar sözcüleri ise kadınların şiddete karşı acil önlem taleplerine kulak verip harekete geçmek yerine, öfkenin büyüdüğü her cinayette “Şiddete karşı sıfır tolerans” lafazanlığıyla halkın karşısına çıkıyor. Şiddeti önlemekle yükümlü bakanlar “davanın takipçisiyiz” diyor. Ama gerçekte iktidar, tüm aygıtlarıyla hayatın her alanında erkek egemen zihniyeti pekiştirerek kadın katillerini koruyor ve kolluyor.
Kadın cinayetlerine karşı acil önlem taleplerini görmezden gelen, imzaladığı uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmeyen, etkili ve acil önlemler almaktan imtina eden AKP hükümeti, yüzlerce kadının ölümünde olduğu gibi Aylin, Selda ve Vesile cinayetlerinde de sorumludur." ifadelerini kullandı.
TARTIŞMALARA SON VERİN
İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tartışmalara son verilmesi gerektiğini belirten Demirel: "İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tartışmalara son verilsin. Biliyoruz ki gizli kapılar arkasında hala sözleşmeden nasıl kurtuluruz hesapları yapıyorsunuz. 6284 Sayılı Yasanın tartışılmasına izin veriyorsunuz. Kadınlar ölürken, öldürülürken, bunu yapamazsınız.
Kadınların öldürüldüğü, bunun artık vahşete dönüştüğü bu ülkede, iktidarın görevi kadına yönelik şiddeti engellemeye ilişkin çalışma yapmaktır. Aksi her davranış, her yeni gün bir kadın cinayeti anlamına geliyor.
Eşitliğin olmadığı, kadınların haklarının tırpanlandığı, şiddete karşı önlemlerin hayata geçirilmediği her yeni gün yeni kadın katliamları yaşanmaya devam edecek! Yıllardır kadınların hayatı ateş hattındayken, bedenleri erkek egemenliğinin ve cezasızlığın alevleri arasında kül edilmeye çalışılırken bu yangını söndürecek olan kadın dayanışmasının gücü ve kadınların örgütlü mücadelesidir! İktidar, KHK’ larla kadına yönelik şiddet ile mücadele eden dernekleri kapatarak kadınları çaresiz bırakmaya ve yaşamdan koparmaya sebep olurken, şimdi de derneklere kayyum atanmasının önünü açan teklifi yasalaştırarak kadın kurumlarını ve derneklerini de hedef haline getirmiştir.
Kadınların eşit, özgür, şiddet ve ayrımcılığın olmadığı, kimsenin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin ayrımcılık gerekçesi haline getirilmediği, güvenli bir yaşama hakkının sağlanması talepleri, tüm demokrasi güçlerinin de talepleridir. Bu taleplerin gereğinin yerine getirilmesi için herkes elini taşın altına koymalıdır. Kadınlarla erkeklerin eşit olduğu, kimseye ayrımcılık yapılamayacağı fikri kabul edilmelidir.
Kadınlara hayatın her alanında eşit temsilini sağlamak, eşitliği hayata geçirmek için somut adımlar atılmalıdır.
İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi, 6284 sayılı Şiddet Yasası’nın değiştirilmesi, çocuk istismarcılarına af getirilmesi, boşanan kadının nafaka hakkının 2-3 yıl gibi sürelerle kısıtlanması, kadının ev içi emeğinden kaynaklanan miras hakkına el konulması, farklı cinsel yönelimlere ayrımcılık yapılması, diyanetin kadının eşitliği yerine anneliği kutsaması gibi tartışmalara derhal son verilmelidir." dedi.
Demirel taleplerini şöyle sıraladı:
"Biz kadınlar diyoruz ki, acil olarak;
Fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddetle ilgili acil bir eylem planı oluşturulsun.
Kadına yönelik şiddet için 7/24 çalışacak etkin bir Alo Şiddet Hattı açılsın.
Her 100 bin nüfusu olan yerleşim yerine en az bir sığınma evi yapılsın.
Her 200 bin nüfusa en az bir şiddet kriz merkezi açarak şiddetle ilgili ulusal mücadele ağı bir an önce kurulsun.
Bizim gücümüz birliğimiz ve örgütlülüğümüzdür, güvencemiz ise kazanımlarımızdır. Bu kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Bir kadının daha eksilmesine tahammülümüz yoktur artık."