İlçemiz Hekimhan da; yeni Demir, Gümüş ve Siyanür ile Altın madeni arama ruhsatı almak için ÇED ( Çevresel Etki Değerlendirmesi) başvuruları ile birlikte bir gündem oluştu. Gündem doğrultusunda bazıları konuyu farklı boyutlara çekip Hekimhan Halkının arasında ikilik yaratıp uçurum açmaya çalışıyorlar.
Bu kişilerin çabalarına halkımız fırsat vermeyecektir. Hekimhanlı olan hiç bir ferdin Hekimhan'ın kalkınmasına katkı sağlayacak yatırımlara karşı çıkacağını düşünmüyoruz.
Hiç kimse demir ocaklarına karşı değildir. Toplumda yanlış algı oluşturmaya çalışıyorlar..
Malatya Çevre Platformu( MAL-ÇEP) ve Malatya Çevre Platformu Hekimhan Temsilciliği ile Han Yolu Doğa ve Kültür Varlıklarını Koruma Platformu ( HAN YOLU) platformlarının amacı, yıllardan beri çalışmakta olan demir madenlerine karşı çıkmak değil.
Amaç bizim topraklarımızdan madenleri götürüp gazını tozunu bizlere bırakan; yatırım yapmadan en ilkel teknoloji ile para kazanmak isteyen yabancı ve işbirlikçi yerli şirketlere itirazdır. Ülkemizin kaynaklarını gayri milli uluslararası şirketlere peşkeş çekmek isteyenlere itirazdır.
Hekimhan'ın ve ülkemizin yararına olan hiç bir şeye Hekimhanlı karşı çıkmaz, ancak; insan sağlığı ve doğanın korunması her şeyden önemlidir. Önemli olan çocuklarımıza yaşanabilir bir doğa ve çevre bırakmaktır.
Bu topraklar Atalarımızın ve Dedelerimizin bizlere emanetidir.
Hekimhan Halkı; bizlere bırakılan bu emanetleri (meralarımızı, yaylalarımızı) birilerine 49 yıllığına kiraya verip buralardan rant elde edenlere karşıdır.
Kanada, İngiliz, Hollanda Fransa, ABD, Almanya şirketleri ve onlarla işbirliği yapan ülkemizin 3-5 yerli şirketinin kasasına girecek paralar bizi ilgilendirmez. Bu şirketler paralarına para katacak diye hiç kimse bizden yöremizde yapılacak çevre talanına sessiz kalmamızı bekleyemez...
Çünkü yeni maden aramaları sonucunda; yörenin 2 önemli geçim kaynağı olan tarım ( kayısı, ceviz elma, armut, alıç, dut v.s) ve hayvancılık zarar görecek. Turistik yerlerimiz (Hasan çelebi Ilıca, Girmana cennet kanyonu, Başkanlık Dipsiz Göl, yama dağı kayak merkezi vs.)yok olacak. Doğada eşine ender rastlanan çam ormanları, endemik bitkiler, yaban hayvanları yok olacak.
Her şeyden en önemlisi de; Hekimhan Kanseri olarak bilinen ASBEST' ten yıllarca birçok yöre insanı yaşamını kaybetti. Yeni kanser ve astım gibi hastalıklar insan sağlığını tehlikeye atacaktır.
Yeni madenler açılır ise; İş imkânı sağlanacak, köyünüze yol yapılacak ve su getirilecek deniyor.
Buradan soruyoruz bu yaygarayı yapanlara, 1956 yılından bu yana bu madenler çalışıyor bizlere ne getirdi? Veya ne bıraktı? Bunların hepsi kandırmaca dan başka bir şey değildir. Çünkü Türkiye'nin başka yerlerindeki maden aramalarında da halkın tepkisini azaltmak için aynı yöntemler kullanılmıştır.
İş alanları yaratılacak deniyor. Hasan Çelebi ve Deveci, kara kuz madenlerini çalıştıranlar neden işçileri alıp çalıştırmıyorlar veya üç, beş vasıfsız eleman alıp geçiştiriyorlar hiç bunu düşündünüz mü?
HEKİMHAN HALKINA İŞ İMKÂNI YARATMAK İSTEYEN ŞİRKETLER VEYA DİĞER YETKİLİLER BU DÜŞÜNCELERİNDE SAMİMİ İSELER; Yeni maden, aramaları, taş ve mermer ocakları, kireç kuyuları ve meralarımızı kiralayarak; Hekimhan’ımıza yukarıda tek tek saydığımız zararları vereceklerine;
1) Hekimhan'ın 5-10 Mahallesinde ( köyünde) Üretim Kooperatifleri kursunlar. Bu şekilde üreticiler ürününü biraz daha yüksek fiyata satarak para kazansınlar. Kooperatifler aynı zamanda iş imkânı da sağlayacaktır.
2) Çevreye zararı olmayan küçük ölçekli atölyeler ve fabrikalar kursunlar. Bunlar da Hekimhan halkına iş imkânları sağlayacaktır.
Bunlar gibi daha bir çok örneğini verebileceğimiz yatırımlarla yöre halkına iş imkânları sağlanabilir. Yok, bunları yapmıyor ve yeni maden aramaları ile çevrenizi talan edeceğiz diyorlarsa bu şirketlerin amacı Hekimhan Halkına iş imkanı sağlamak değil, Hekimhanlıların yaşam alanlarını yok etmektir.
O ZAMAN BİZDE; 3-5 ŞİRKETİN PARA HIRSI UĞRUNA YAŞAM ALANLARIMIZI YOK ETMESİNE İZİN VERMEYECEGİMİZİ SÖYLÜYORUZ..
Yaşam alanlarına sahip çıkmak her yurttaşın Anayasal hakkıdır..
Diğer yandan iş alanları yaratmak (Doğaya ve çevreye zarar vermeden)Devletin asli görevidir. Bizim yaşadığımız coğrafya Tarıma ve Hayvancılığa çok müsait bir yerdir.
Devlet, Halka düşük faizli veya bir kısmı hibeli krediler verip teşvik etmeli, iş imkânları sağlamalı. Tarım kredi kooperatifleri çiftçiyi soymak için değil, çiftçinin yanında olmalıdır.
SONUÇ OLARAK: "Bu platformlar; çalışmakta olan demir madenlerine karşı değil, çevreye verdikleri doğa kirliliğine karşıdırlar".
Bu platformlar; meraların kiraya verilmesine karşıdırlar.
Siyanür ile altın aranıp tarıma el verişli toprağımızın yok edilmesine karşıdırlar.
Olası bir siyanür kaçağında Kuru Çay ve Sazlıca, Doyran Çaylarının zehirlenmesine karşıdırlar.
Bu platformlar; tarım ürünlerinin ve yaban hayvanlarının zehirlenmesini istemiyoruz diyorlar.
EN ÖNEMLİSİ DE; Yıllardır ASBEST' ten yakınlarımızın öldüğü yeter. Yeni kanserlerle yöremizde daha çok ölümler istemiyoruz diyorlar..
Unutmayalım; Doğa bize muhtaç değil, daima biz doğaya muhtacız...
MALATYA ÇEVRE PLATFORMU HEKİMHAN TEMSİLCİLİĞİ