Sultansuyu Harası ’da, devletin birçok kuruluşu gibi kalemi kırıldı ve Hara'da da özelleştirme sürecinin başladığı ortaya çıktı. İşletmenin sosyal tesisleri ile arazilerinin bir bölümü geçtiğimiz yıl Eylül Ayı’nda sessiz sedasız yapılan ihale ile özel bir şirkete kiralanmış..
Malatya’nın kültürel hafızalarından biri olan Sultansuyu harasında ki yapıların, gerçek dışı ‘ağır hasarlı’ raporu ile yıktırılmaya çalışılması kamuoyunda ağır eleştiri ve tepkilere neden olurken, İşletmenin sosyal tesisleri ile arazisinin bir bölümünün, sadece kurum sitesindeki bir ilanla sessiz – sedasız biçimde özel bir şirkete ihale ile verildiği ortaya çıktı.
Sultansuyu Harası sosyal tesisleri ve arazilerinin bir kısmının ihale ile kiralandığı ile ilgili Yeni Malatya Gazetesi’nden Güler Hazar’ın malatyahaber.com’da da yayınlanan haberi şöyle;
Meğer Sultansuyu Haraç- Mezat Pazarlanıyormuş!..
Uzun süredir, tarihi ve kültürel miras niteliğindeki binalarının yıkımı ile gündemde olan Sultansuyu Harası’ndaki yıkımın asıl amacının gelecekteki bir özelleştirme projesine zemin hazırlamak olduğu yolundaki iddialar tartışılmaya devam edilirken; geçtiğimiz yılın Ekim ayında yapılan bir ihale ile Sultansuyu Harası’nda özelleştirmenin ilk adımı olarak nitelendirilebilecek sürecin başlatıldığı ortaya çıktı.
Sultansuyu Harası’nı ‘parsel parsel’ elden çıkarma hedefinin ilk aşaması olarak değerlendirilen projenin, 24 Ocak 2020 Elazığ- Malatya depreminden yaklaşık 10 ay sonra, haradaki 80 yıllık yapılara aniden ‘depremde ağır hasarlı’ raporu sipariş edilmesiyle eş zamanlı başlatılmış olması dikkat çekti.
Malatya’nın kültürel hafızalarından biri olan haradaki yapıların, gerçek dışı ‘ağır hasarlı’ raporu ile yıktırılmaya çalışılması kamuoyunda ağır eleştiri ve tepkilere neden olurken, İşletmenin sosyal tesislerinin ve arazisinin bir bölümünün, sadece kurum sitesindeki bir ilanla sessiz – sedasız biçimde kiraya verilmesi, özelleştirme girişiminin, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devredilen en önemli devlet kurumlarından biri olan Sultansuyu Harası’nın, haraç-mezat özel şirketlere satışı için bir ön çalışma olduğu iddia ediliyor.
Söz konusu ihale ile, Murat Durmaz’ın İşletme Müdürlüğü döneminde (2013-2016), halka ücretsiz hizmet sunmak amacıyla kurulan ve başta; otistik ve down sendromlu çocukların tedavisini sağlayan Sultansuyu Harası Hippoterapi Merkezi ve Arap Atı Tanıtım Merkezi olmak üzere, Sultansuyu Harası’ndaki sosyal tesislerin büyük bölümünün, 55 bin m2 arazi ile birlikte özel bir şirkete 5 yıllık bir anlaşmayla kiralandığı öğrenildi.
Milyonlarca lira harcanarak kurulan merkezler, tesisler ve 55 dönüm arazi ..
Yetiştirdiği dünyaca ünlü safkan Arap yarış atları ile her yıl devlete milyonlarca TL gelir kazandıran Sultansuyu Tarım İşletmesi’nin; özelleştirmesi, varlıkları ve arazilerinin parça parça özel şirketlere satılmasının ilk adımı olarak nitelendirilen ihalenin; yerel siyasetçilere yakın olduğu ileri sürülen YAREN İnşaatçılık Otomotiv ve Medikal Sanayi A.Ş. adlı şirkete verildiği öğrenildi.
Halka ücretsiz hizmet vermesi için milyonlarca lira harcanarak inşa edilen tesisleryıllık 300 bin TL’ye kiralandı
Sultansuyu Harası’nda kurulu, Hippoterapi Merkezi, Arap Atı Tanıtım Merkezi, Hippoterapi Merkezi’ne ait gayrimenkuller, çocuk oyun parkı, açık-kapalı manejler, sulama sistemi, kafeterya gibi taşınmazla (soyunma odaları, mutfak, kafeterya), harici WC binası, tesisat ve tertibatlar gibi taşınmazlar, kısacası Sultansuyu Harası’ndaki at tavlalarının dışındaki tesis ve varlıkların önemli bir bölümü 15 Ekim 2020 tarihinde ihaleye çıkarıldı.Sultansuyu Tarım İşletmesi Müdürü Mustafa Kasap, İşletme Ticaret Şef Yardımcısı Oğuzhan Önver imzasıyla yayınlanan ihale ilanına göre, ihale, 15 Ekim 2020 Perşembe günü saat 14.00’de Sultansuyu Tarım İşletmesi Müdürlüğünde Alım-Satım ve İhale Komisyonu tarafından gerçekleştirildi.
İhale süreci sonunda; yıllık muhammen kira bedelinin 240 bin TL olarak belirlendiği ihaleyi, yıllık 300 bin TL teklif veren, sahibi olarak Cem Bakırcı’nın gözüktüğü YAREN İnşaatçılık Otomotiv ve Medikal Sanayi A.Ş. adlı şirkete verdiği öğrenildi.
Hippoterapi Merkezi 2014 yılında Bakan Mehdi Eker tarafından hizmete açılmıştı
Sadece Malatya değil, Türkiye genelindeki fiziksel, zihinsel veya duygusal bozukluğu olan çocuklar için atla tedavi merkezi olarak kurulan Sultansuyu Hippoterapi Merkezi, 2014 yılının Aralık ayında dönemin Tarım ve Orman Bakanı M. Mehdi Eker’in video-konferans yöntemiyle bağlandığı bir törenle hizmete açılmıştı.
İhale ile özel şirkete devredilen Sultansuyu Tesisleri için devlet milyonlarca lira para harcamıştı
İhale ile YAREN İnşaatçılık Otomotiv ve Medikal Sanayi A.Ş.’ne devredilen Sultansuyu Hippoterapi Merkezi ve işletmenin diğer sosyal tesisleri, Malatya halkına ücretsiz hizmet vermek üzere kurulmuş; bu tesisler için devlet tarafından milyonlarca lira para harcanmıştı.
Sultansuyu Tarım İşletmesi Müdürlüğü’ne Mustafa Kasap’ın atanması, daha sonra tüm kariyerini marketçilik alanında yapan CarrefourSa Marketleri eski yöneticisi Ayşe Ayşin Işıkgece’nin Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne getirilmesi ile, Sultansuyu Harası’nın tarihi ve kültürel miras kapsamındaki binalarının yıkımına karar verilmişti.
Yıkım projesi, yetiştirdiği safkan Arap yarış atları, süt inekçiliği, sığır sperm bankacılığı ve 27 bin dönümlük arazisindeki tarımsal faaliyetler ile Malatya’ya milyonlarca lira gelir sağlayan Sultansuyu Harası’nın özelleştirilmesine zemin hazırlama amacı taşıdığı, Ekim ayında yapılan ihalenin de bu amaca yönelik ilk girişim olduğu belirtiliyor.
Emine Erdoğan da hippoterapi merkezini ziyaret etmiş, kamu hizmeti olarak geliştirilmesini istemişti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da 2017 yılında Sultansuyu Hippoterapi Merkezi’ni ziyaret ederek, merkezin otistik ve down sendromlu çocuklara vereceği hizmetin daha da iyileştirilmesi için destek vereceğini açıklamıştı.
Hippoterapi; fiziksel, zihinsel veya duygusal bozukluğu olan hasta gruplarında atın ritmik, tekrarlayıcı, çok boyutlu hareketlerinden ve vücut ısısından faydalanılarak yapılan tedavi anlamına geliyor.
Haber ; Güler HAZAR, malatyahaber.com- Yeni Malatya Gazetesi
*** *** ***
Bizlerde Eylül Ayı’nda yapılan ihaleden haberdar olmadığımız için 27 Ekim 2020 Tarihinde Sultansuyu Harası ile ilgili öngörümüzü
Sultansuyu Harası’nın kalemi kırıldı! Başlığıyla
Şirket Han, Belediye hizmet binası, Sümer ve Tekel Fabrika ve Lojmanları, Kernek Şelalesi, Camisi ve Meydanı, İnönü Stadı ve daha birçok bina ve sosyal tesisler.
İnsan emeğiyle, alın teriyle yapılmış (İnönü Stadı hariç)insanı kucaklayan ve ayırımsız herkesin ortak kullanım alanlarından bir kaçı.
Kalemleri kırıldı. İdama mahkûm edildiler.
Şimdi sıra Sultansuyu (TİGEM)harasında.
Göründüğü kadarıyla Sultansuyu Harasının da kalemini kırdılar.
Hem de öyle haklı (!) gerekçeler öne sürüyorlar ki,
Aynı Belediye veya Tekel Binaları gibi.
Taraf olmamak mümkün değil (Bizim gibi akıldan yoksunlar hariç)
Belediye Binasını yıkmak isteyenlerin savunması; “Binayı yıkmazsak, birilerine hastane olarak peşkeş çekilecek” şeklindeydi. O zamanlar ben de dahil hiç kimse; “ Bu binadan hastane olmaz, hastane yapılması için binanın yıkılması gerek. Esas peşkeş çekenler yıkmak isteyenlerdir” diye soramadık.
Tekel Binası yıkılırken de üretim yapan fabrikanın yok oluşu yerine çalışanların, aldığı paraların çokluğunu ve ideolojilerini tartışmıştık.
Şimdi de Sultansuyu’nu tartışmaya başladık.
Hem de ne tartışma. "Keşke bu tartışmalar, Belediye binamız, fabrikalarımız yıkılırken niye olmadı diye" de hayıflanacak türden tartışmalar.
Amma, tartışmaların ana ekseni, “Sultansuyu Harasının akıbeti yerine, binalar depreme dayanıklı mı- dayanıksız mı?” olunca hayıflanmaktan vazgeçiyorum.
Hiç kimse, Sultansuyu’nun geleceğini tartışmıyor. Ara sıra cılız sesler çıksa da yetkililer tarafından ” Hara bizim CANIMIZ-CİĞERİMİZ, Biz burayı yok etmeyiz” gibi hamasi nutuklar atılıyor. Sümer ve Tekel Fabrikaları gibi..
Sümer Fabrikasında, Tekel Fabrikasında da öyle olmamış mıydı? “Şehir içinde fabrika olmaz. Fabrikayı başka yere taşıyacağız” dememişler miydi?
Bizler, 30-35 arası yapıların depreme dayanıklı mı-dayanıksız mı tartışmalarına devam edelim,
Planlar-projeler; müteahhitlerin deyimiyle yaklaşık 40 dönümlük "CİĞER GİBİ YER" üzerine yapıldı bile.
Kim ne derse desin Sultansuyu’nun kalemi kırıldı diye düşünüyorum. “ ifadeleriyle anlatmaya çalışmıştık.