CHP eski milletvekili Av. Atilla Kart, "Türkiye giderek derinleşen bir devlet ve yönetim krizi yaşıyor. Bu krizi hukuk devletini, demokrasiyi ve eşit yurttaşlık hukukunu inşa ederek aşabiliriz" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisinden (CHP) Konya milletvekili olarak 22. 23. ve 24. dönemde parlamentoda bulunan Avukat Atilla Kart, İnsan Hakları Eylem Planı, ülkenin sosyoekonomik durumu ve muhalefet partilerinin tutumu hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
“TÜRKİYE’DE İÇ HUKUK YOLLARI İŞLEVİNİ KAYBETMİŞTİR”
Kısa süre önce kamuoyuna duyurusu yapılan İnsan Hakları Eylem Planı konusunda görüşlerini aktaran Atilla Kart, AKP’nin iktidarda olduğu süre boyunca demokrasi ve insan hakları konusunda hiçbir zaman samimi olmadığını belirtti.
Kart, Ekim 2011-Aralık 2013 arası dönemde üye olarak katıldığı Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarının AKP tarafından “bir strateji masası” olarak kullanıldığını ve muhalefetin (CHP, BDP ve MHP’nin) 99 madde üzerinde anlaştığı söz konusu sürecin iktidar partisi tarafından baltalandığını hatırlattı.
Kart, bu stratejinin bir kez daha hayata geçirilmek istendiğini söylediği bugünkü Türkiye gerçeğinde adil yargılanmayı tartışmanın bile lüks bir tartışma olacağını söyledi. Bu tartışmaların yapılabilmesi için öncelikle adalete erişim mekanizmalarının çalışması gerektiğine dikkat çeken Kart, hali hazırda ülkede iç hukuk yollarının işlevini kaybetmiş olduğunu belirtti.
“KAMU YÖNETİMİNDE KRİMİNAL BİR YÖNETİM ANLAYIŞI OLUŞTU”
Atilla Kart ayrıca, AKP’nin “hukuk devleti yapılanması konusunda bir fasit daire içerisinde” toplumu en başından beri oyaladığını ve günden güne “kamu yönetiminde kriminal bir yönetim anlayışını mütemadi hale” getirdiğini söyledi.
AKP’nin öteden beri hukukun üstünlüğü arayışında olmadığını vurgulayan Kart, gelinen noktada artık Türkiye’nin öngörülebilir kuralların varlığı anlamında “bir kanun devleti” bile olmadığını kaydetti. Kart, “Kanuni düzenlemelerin evrensel hukuka uygun olup olmamasından bağımsız bir şekilde, sadece öngörülebilir kuralların uygulanması anlamında, hâlihazırda şekli bir düzenleme anlamında dahi bir kanun devleti değiliz” dedi.
Kanun düzeninin ne şekilde yok edildiğini anlamak için kamu ihale mevzuatının 191 kez değiştirilmesi örneğine bakmanın bile yeterli olduğunu söyleyen Kart, “Pandemi sürecinde AKP kongrelerinde yaşanan tablo da kanun devleti bile değiliz derken ne demek istediğimi açıklıyor.
Devletin kolluk gücü sokakta vatandaşın maskesine müdahale ediyor ancak devletin valisi ‘lebalep’ kongrelere iştirak ediyor” ifadelerini kullandı.
“MİLLET İTTİFAKI, DEMOKRASİ DAYANIŞMASI İTTİFAKINA DÖNÜŞTÜRÜLMELİDİR”
Türkiye’de bugün ‘meşru direnme’ şartlarının bulunduğunu belirten Atilla Kart, meşru direnme hakkının çok bıçak sırtı bir hak olduğunu ancak doğru yönetilebilmesi halinde demokrasinin ve hukuk devletinin bu şekilde inşa edilebileceğini de sözlerine ekledi.
Millet İttifakının korkmadan çekinmeden, bir demokrasi dayanışması ittifakına dönüştürülmesi gerektiğini ve eksik kalan ayağın HDP olduğunu söyleyen Kart, bu bağlamda CHP’ye tarihi bir sorumluluk düştüğünü belirtti.
Muhalefet partilerinin ancak böyle bir demokrasi ittifakı dayanışması oluşturabilmesi kaydıyla iktidar değişikliğini kaçınılmaz gördüğünü söyleyen Kart, AKP’nin yeni anayasa arayışının da bu sürecin olası sonucuyla ilişkili olduğunu belirtti.
“ERDOĞAN TUFEYLİ BİR ZÜMRE YARATTI”
Atilla Kart, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “tufeyli (asalak) bir zümre” yarattığını ve iktidar değişikliği halinde yargılanacağını bildiği söz konusu bu zümrenin kişisel ve siyasi çıkarlarını tahkim edecek bir anayasa arayışında olduğunu söyledi.
Kart “Bu anayasa yapımı sürecinde Cumhuriyet’in 100. Yılına girerken temiz bir sayfa açalım diyerek geçmişe dönük olarak genel af düzenlemesinin gündeme geldiğini göreceğiz” dedi.
“HDP seçmeninin iradesine saygısızlık” olduğunu söylediği kayyum düzenlemeleri gibi haksız oy teminlerine de dikkat çeken Kart, Türkiye Cumhuriyeti’nde serbest seçim şartlarının çok büyük ölçüde yok olduğunu vurguladı.
Muhalefet partilerinin, kendi siyasi programlarındaki rezervlerini koruyarak demokrasi ittifakının içini çekinmeden doldurabileceğini ve devamında serbest seçim koşullarının yaratılması için çalışmaları gerektiğini söyledi.
Atilla Kart, Türkiye’nin AKP’nin iktidarda olduğu 18 yılın sonunda üretmeyen ucuz bir işgücü pazarı haline geldiğini belirtti ve şöyle dedi: “Recep Tayyip Erdoğan 2003 yılında ‘amacımız Türkiye’yi bölgenin süpermarketi haline getirmektir’ demişti.
Bu ifade hükümet programında yer alıyordu. Bugün Erdoğan -muazzam bir öngörüyle- bu amacına ulaşmıştır, üretim gücü yok olan ülke, bölgenin süpermarketi konumuna gelmiştir.”
“YURTTAŞLAR AİDİYETLERİNİ KAYBETTİ”
Ülkenin mevcut sosyoekonomik durumuna ilişkin olarak ayrıca “Kürt vatandaşlarımız demokrasi dışına itilmiş olmaktan dolayı haklı olarak aidiyet duygularını kaybediyorlar. Üniversite gençliği akademik özgürlüklerin olmayışı nedeniyle bir başka boyutta aidiyet duygusunu kaybediyor.
Derinleşen yoksulluk ve açlık nedeniyle aidiyetini kaybeden bir başka kesim var” diyen Kart bu vahim tabloyu ortadan kaldırmanın gereğine işaret etti ve yurttaşların aidiyet duygularının inşa edilmesinin yol ve yönteminin demokrasinin inşa edilmesi olduğunu söyledi.
Atilla Kart son olarak şöyle dedi: “Türkiye giderek derinleşen bir devlet ve yönetim krizi yaşıyor. Bu krizi hukuk devletini, demokrasiyi ve eşit yurttaşlık hukukunu inşa ederek aşabiliriz.”