EMEP Malatya Battalgazi ve Yeşilyurt ilçe örgütleri açıklama
EMEP Malatya Battalgazi ve Yeşilyurt ilçe örgütleri ortak bir yazılı açıklama yaparak kadınların yaşam hakkı tek adamın kararına bırakılamaz İstanbul sözleşmesinde vaz geçmiyoruz dediler.
Konu ile ilgili yapılan yazılı açıklama Açıklamayı okuyan: Battalgazi İlçe Başkanı Melek Atasoy
Melek Atasoy “ Tek Adam yönetimi kendisi dışında herkesi yetkisizleştirmeye çalışmaktadır. Zira pandemi öncesi baş gösteren ve pandemiyle birlikte derinleşen ekonomik krizi baskıcı, otoriter uygulamalarla yönetmeyi hedeflemektedir.
Merkez Bankası başkanının görevden alınması ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshi kararı tesadüf değildir. İktidar, pandemi döneminde peşkeş çektiği teşviklerle, sildiği vergi borçlarıyla, emekçileri açlığa terk eden kısmi çalışma ödeneğiyle, ücretsiz izin, Kod-29 gibi uygulamaları ile hizmet ettiği tekelci sermaye kliklerinin çıkarlarını koruyabilmek için daha otoriter bir rejimin adımlarını hızlandırmaktadır.
İstanbul Sözleşmesi, 2011 yılında mecliste milyonlarca kadının seçtiği milletvekillerinin oybirliğiyle kabul edilmiştir. Kadınların eşitliğe dayalı şiddetsiz bir toplum arzusunu yansıtan sözleşmenin bir gece Tek Adamın kararıyla feshedilmiş olması her şeyden önce meclisin iradesinin yok sayılmasıdır.
Türkiye, ilk imzacısı olmakla övündüğü İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı ilan edilen Cumhurbaşkanı Kararı ile geri çekildi. Özellikle pandemi döneminde yoksulluk ve şiddet cenderesine hapsedilmiş milyonlarca kadına “Sizi şiddetten koruyucu hiçbir tedbir alınmayacak, devlet kadına yönelik şiddeti önlemek için hiçbir adım atmayacak” denmektedir.
Şüphesiz ki bu krizi sermaye lehine çözmenin yollarından biri de milyonlarca emekçi ailenin geçim ve bakım yükünü kadınların sırtına yıkmaktır. Pandemi döneminde artan kadın cinayetlerine ve ev içi şiddete rağmen koruyucu ve önleyici tedbirler rafa kaldırılmış, kadınlar şiddet döngüsüne terk edilmiştir
SÖZLEŞMENİN FESHİ KADINLARIN İRADESİNE ve HAKLARINA MEYDAN OKUMADIR!
İstanbul Sözleşmesi’nin amacı; kadınlara yönelik her türlü şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için en ince ayrıntısına kadar titizlikle hazırlanmış ilk uluslararası sözleşmedir.
Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesini temel alan sözleşmeyi ilk onaylayan ülke Türkiye’dir. Sözleşmeye göre, şiddetin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, zararın tazmin edilmesi yükümlülüğü devlete aittir.
İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddeti cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olarak değerlendiren, devletleri ulusal düzeyde yasa ve uygulamalarla eşitsizliği ve ayrımcılığı ortadan kaldırmakla yükümlü kılan ve kadınların uzun mücadeleleri sonucu yürürlüğe girmiş en önemli uluslararası sözleşmelerden biridir.
Buna karşılık, iktidarın paydaşları ve destekçileri şiddetin önlenmesinde en önemli uluslararası belgelerden biri olan İstanbul Sözleşmesi’ne saldırmaya devam etmiştir. Bu kararın arkasındaki cemaat ve tarikatlar, Aile Meclisi ve yandaş basın bir yandan el ovuşturup, diğer yandan “Devamını istiyoruz” diyerek talepler manzumesi sıralıyor.
AKP’nin açıkladığı eylem planları ile bu cemaat ve tarikatların iktidarın önüne koyduğu “program” örtüşüyor. Söz konusu bu karar hukuki değil, siyasidir. Bu karar kadın cinayetlerinin politik olduğunun kanıtıdır. İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik bu saldırı, 6284 sayılı Şiddetin Önlenmesi Yasası, Çocukların İstismara Karşı Korunması için Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Türk Medeni Kanunu gibi kadınları koruyan bu yasalara da sıranın geleceğinin habercisi niteliğindedir.
Sözleşmenin feshi daha önce de birçok kez gündeme getirilmiş, kadınların meydanlara taşan iradesiyle geri adım atılmıştır.
Temmuz ayından bu yana İstanbul Sözleşmesi’ne karşı yürütülen saldırılar, 20 Mart’ın ilk saatlerinde bir gece yarısı Cumhurbaşkanı imzasıyla verilen bir kararla sonuçlandı; Türkiye sözleşmeden çekildiğini ilan etti.
Bu çekilme kararı Avrupa Konseyine alelacele gönderildi. Bir gece yarısı alınan fesih kararı kadınların canının iktidarın bekası uğruna feda edilebileceğinin ilamıdır. Kadınların haklarıyla birlikte yaşama iradesine açıktan bir meydan okumadır. Sözleşmeyi fesheden Tek Adam Tek Parti yönetimi, kadın cinayetleri ve şiddetin arttığı böylesi bir dönemde kadınların karşısında bir taraf olduğunun da ilanıdır.
İstanbul Sözleşmesinin feshi ile; Kadınların evde, işte, sokakta korkmadan yaşama ve çalışma hakkı olmasın istiyorlar. Kadınların eşit koşullarda çalışma, eşit ücret alma, ekonomik özgürlük haklarını gasp etmek istiyorlar.
Kadınlar öldürülme korkusuyla yaşasın, şiddete boyun eğsin istiyorlar. Hiç şüphe yok ki kadınlar bu meydan okumayı karşılıksız bırakmayacaktır. Fesih kararından dakikalar sonra ortak kadın platformundan yapılan sokak çağrıları bunun açık bir göstergesidir. Çekilme kararından beri kadınlar haklarından vazgeçmeyeceklerini mücadeleleriyle göstermektedirler.
Bu fesih kararı sadece kadınların değil, tüm emekçi halkımızın iradesine yapılmış bir saldırıdır. Bu topyekûn saldırıya ancak topyekûn bir mücadeleyle karşılık verilebilir. Emek Partisi olarak; Tüm emekçi halkımızı demokrasi için mücadeleye ve İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya çağırıyoruz! Mücadelemiz İstanbul Sözleşmesi için, mücadelemiz haklarımız ve hayatlarımız için.
İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!
Emek Partisi Batalgazi ve Yeşilyurt ilçe örgütü
Açıklamayı okuyan : Battalgazi İlçe Başkanı Melek Atasoy