CHP Kadın kolları başkan ve yöneticileri yazılı bir açıklama yaparak İstanbul sözleşmesinin çıkarılmasına dair kararın iptali için danışta ya başvuru yaptılar
Konu ile ilgili açıklama yapan CHP Malatya kadın kolları başkanı Nezahat aydın “ Bir süredir anlamsız bir şekilde çarpıtılarak kamuoyuna kötülenen, hedef gösterilen “İstanbul Sözleşmesi”nin tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”dir. Bizler, sözleşmenin Türkiye Cumhuriyeti tarafından fesih girişimini bir gece yarısı öğrendik. Erdoğan'ın imzasıyla alınan karar 20 Mart tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı; gerekçesiz ve açıklamasız tek cümlelik bir karar.
Erdoğan iktidarı döneminde 18 yılda en az 7500 kadın sırf kadın oldukları için katledildi. Tam da bu yüzden İstanbul Sözleşmesi kadınların can simididir. Ata’mızın sayesinde dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinden daha önce eşit haklara sahip olan biz kadınlar, haklarımızın gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz.
Sözleşmeyle ilgili gerçek dışı beyanlarla yürütülen bir karalama kampanyası var. Biz şimdi sizlere gerçek sanılan bazı yalanları ve doğruları anlatalım:
• Diyorlar ki sözleşme eşcinselliği teşvik ediyor Şunu net olarak belirtelim ki; Sözleşme mağdurun haklarını herhangi bir ayrım gözetmeksizin güvence altına almaktadır.
• Diyorlar ki toplumun büyük çoğunluğu sözleşmeden rahatsız, iptal edilmesini istiyor. İşin esası; bu iddianın aksine, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik yüksek düzeyde toplumsal bir destek vardır. Temmuz 2020’de yapılan bir araştırmaya göre; katılımcıların yüzde 64’ü sözleşmeden yanadır.*
• Diyorlar ki Sözleşme’ye dünyada her yerden tepkiler var. Oysaki bu sözleşme şiddete karşı sıfır tolerans tanıyan en kapsamı sözleşme olması nedeniyle sadece Avrupa’da değil, dünya genelinde “altın standart” olarak gösterilmektedir. Şu ana kadar 45 ülke ve Avrupa Birliği sözleşmeyi imzalanmıştır. İmzacı ülke sayısının artmasına dönük çalışmalar sürmektedir.
• Diyorlar ki Sözleşme yüzünden kadının beyanıyla, başka hiçbir delil olmaksızın erkek hapse atılmaktadır. Oysaki Sözleşmede kadının beyanıyla verilen tek karar ‘tedbir’ kararıdır, beyanla verilen hapis kararı yoktur.
• Diyorlar ki Sözleşme boşanmaları arttırıyor. Sözleşmede evlenme ya da boşanmaları teşvik edici hiçbir madde yok. Boşanmaların başlıca nedeni aile içindeki şiddettir.
• Diyorlar ki Sözleşme yüzünden şiddet artmıştır. Oysa ki Sözleşme şiddeti arttırmamış, görünür kılmıştır.
• Diyorlar ki Sözleşme geleneklerimize, kültürümüze aykırı, bize uymuyor. Oysaki bu topraklarda kadına yönelik şiddet bir gelenek olamaz, olmamalıdır.
• Diyorlar ki Sözleşme yüzünden kadınlar kafasına göre koruma talebi alıyor, bunun bir sınırı olmalı. Oysa ki 2019 yılında koruma başvurusu yapan 41,383 kadının bu talebi reddedildi. Koruma talebi verilmediği için binlerce kadın şiddete uğradı, öldürüldü.
• Diyorlar ki Sözleşme erkekleri mağdur ediyor. Oysaki Sözleşmede şiddet uygulamayan erkeklerle ilgili bir yaptırım yoktur. Evden uzaklaştırılanlar; şiddet uygulayan, tehdit eden ve suçlu bireylerdir.
Sözleşmenin imza tarihi olan 2011 yılında da, sözleşmeye bütün siyasi partiler destek oldu, Meclis’te tek bir red oyu bile olmadan, büyük bir uzlaşı ile onaylandı; peki ne oldu? Bir gece, kimse ile müzakere edilmeksizin, kadınların, kadın derneklerinin görüşü sorulmaksızın, apar topar ilan edilen mesnetsiz bir kararla, artık İstanbul Sözleşmesi’nin tarafı olmadığımız söylendi.
Anayasa’mız, temel haklara dair uluslararası sözleşmelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılacak bir Kanun ile onaylanmasını kabul etmiş, bu görevi asli olarak Meclis’e vermiştir.
Bu; önceden de böyleydi, şimdi de böyle. Kanun ile katıldığımız bir Sözleşme’den idari bir kararla çıkabilir miyiz? Elbet te ki hayır.
CHP Kadın Kolları olarak, Danıştay’a açtığımız dava ile, hukuk devletinin işlerliğinin kanıtlanmasını bekliyor, savunulacak tek bir kelimesi bile bulunmayan bu kararın ivedilikle iptal edilmesini talep ediyoruz.
Şu çok net bilinmelidir ki; İstanbul Sözleşmesi yürürlüktedir. Meclis’teki tüm partilerin oybirliğiyle kanunlaşan İstanbul Sözleşmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yani milletin iradesini yok sayılarak fesih edilemez.
Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu uluslararası bir sözleşmeden boş ol denilerek çıkılamaz; bu uygulama Anayasa'ya aykırıdır. Adını kendi şehrinden alan ve amacı kadınları şiddetten korumak olan bir insan hakkı sözleşmesinden, iç hukuka ve uluslararası hukuka aykırı olarak çekilmenin ne dünyada ne de Avrupa Konseyi’ne üye ülkeler arasında başkaca bir örneği yoktur. Olamaz!
İstanbul Sözleşmesi temel alınarak hazırlanan 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” yürürlüktedir. İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanmasının uygun bulunmasına dair 6251 sayılı Kanun yürürlüktedir.
Tüm yargı kurumlarından isteğimiz, İstanbul Sözleşmesi’nin iç hukuktaki geçerliliğinin bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da kabul edilmesi ve kadına yönelik şiddetin engellenmesinde çok etkin olan bu önemli Sözleşme’ye doğrudan atıfta bulunulmaya, sağladığı korumayı geliştirmeye yönelik karar ve uygulamalara devam edilmesidir.
Nihayetinde, tek bir kadının hayatı dahi, manasız siyasetinizden daha üstün, daha önemlidir. Partimiz, ilk seçimde iktidar olduğunda, Sözleşme’nin gereklerini tamı tamına yerine getirecektir.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, 42 milyon kadının yaşam hakkının elinden alınmasına izin vermeyeceğiz.
Zaten genel merkezimizde hayata geçirdiğimiz “Yaşam Hak” projesi tam da bu amaca hizmet etmektedir. Ayrıca Parti Programımızda kadına yönelik şiddetin durdurulması için bütün tedbirlerin gecikmeksizin alınması öngörmektedir. Yine CHP’nin son Kurultay’ında kabul ettiği “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” de kadın erkek fırsat eşitliğini vurgulamakta, kadın haklarını insan hakları meselesi olarak tanımlamakta ve kadınla erkeği eşit görmeyen anlayışı reddetmektedir.
CHP Kadın Kolları’nın kuruluş amaçlarından birisi; “Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, yaşamın her alanında uygulanmasını sağlamak, kadına karşı her türlü şiddeti önlemek için mücadele etmek, toplumsal yaşamın her alanında kadınların özgür ve eşit bireyler olarak yer almalarına katkıda bulunarak kadın hareketine öncülük etmek…” şeklindedir.
Yani kadının insan haklarını savunmak ve sahip çıkmak CHP’nin ve CHP Kadın Kollarının görevidir.
Bizler, kadınlar 1’den büyüktür” diye haykırıyoruz. Bizlerin inatla ve dayanışma bilinci ile sürdürdüğü mücadelemiz sayesinde, bu Sözleşme’ye taraf olunacak, taraf kalınacak ve ülkemizin her bir karışı kadınlar ve çocuklar için güvenli hale gelsin diye gerekleri yerine getirilecektir. Tekrar söylüyoruz: İstanbul Sözleşmesi yaşatır!
Nezahat AYDIN