Malatya'nın Akçadağ ilçesi Ören köyünün SONGÜL'ü nü uğurladık bugün. O Songül ki; dört yaşında yetim kalmış, beşkardeşi ile birlikte o eli öpülesi annesinin bir teline bile helal gelmesin diye onca yoksulluk ve yoksunluk içinde üzerine titreyerek besleyip, büyütüp, eğiterek Harbiye'ye gönderdiği Malatya toprağında yetişmiş bir aydınlanma gülü. Bir kahramandı.
M. Kemal'in Askeriydi.
Bu niteliklerinden dolayı Jandarma içinde yuvalanmış hain fetö'cülerin akıl almaz, vicdanlara sığmaz saldırı ve iftiralarına maruz kaldı. Jandarmadan ayırdılar, onca yalnızlığına rağmen yılmadı, dimdik durdu hukuk mücadelesini zaferle sonuçlandırarak tekrar çok sevdiği görevine döndü ve yarbay oldu.
Şırnak'a atandı.
Mesleğine olan sevgisi ve görev aşkıyla katıldı tümenine. O bir kardelendi. Anadolu toprağında açmadan solan kır çiçeklerine yol açmak ve kadının ezilmesine, şiddete maruz kalmasına son vermek için kadına şiddete hayır projesini jandarma içinde geliştirip yönetim sorumluluğunu alarak bu konuda da unutulmaz mücadeleler vermiş başarılar kazanmıştır.
İşte Malatya bugün böyle değerli bir evladını, kahramanını, yiğit bir kadınını uğurluyordu. Malatya'da (Türkiye'de olduğu gibi.) yüreklere ateş düşmüştü.
Hele de o mübarek ananın yüreğine kor öyle düşmüş ki; evladım, yavrum ben öleydim diye yüksek bir ses, bir ağıt olarak yürekten çıkıyor ve tüm Malatya'ya yayılıyordu. Kuşlar ve yapraklarda ağlıyordu.
Güle güle J.Yb. Songül Yakut, uğurlar olsun. Sen güneş gibi yeniden doğuyorsun bu gidişinle Anadolu'da ki ezilen kadının aydınlık geleceğine.
Malatya ve Türk Ulusu seni unutmayacak. Işıklar içinde yat. Yıldızlar yoldaşın olsun. "Yüreği cennet kokan kadın". Malatya'nın Songül'ü, Yakut'u işte böyle gitti...