ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

AKP'nin 2009-2010 ALEVİ AÇILIMI Sorunların kaynağı olanlar bu sorunları çözemezler, çözmeyecek ler dir.

 

07 Kasım 2021 13:03
AKP'nin 2009-2010 ALEVİ AÇILIMI  Sorunların kaynağı olanlar bu sorunları çözemezler, çözmeyecek ler dir.

 

 

 

Çalıştayın Nihai Raporu üzerine geçmiş değerlendirmemden:

 

Devlet, Sünni-İslam kimliği dışında farklı bir kimlik olarak Aleviliği tanımamakta ısrar ediyor. “Aleviliğin bir kimlik farklılaşması içinde ortaya çıkmasının sakıncalarına dikkat etmek gerekir” denilerek cumhuriyet döneminin homojenleştirici asimilasyon politikaları destekleniyor. Bir alt paragrafta bu siyasal söylem devam ettirilirken, biryandan da sorumluluğu cumhuriyetin kuruluş felsefesine yıkarak kendini bu sorumluluktan azat etmeye çalışıyor. “Alevi sorunu İnkılâp Kanunları ve ulus devlet yaklaşımının üzerine oturduğu siyasal ve kültürel zemin dikkate alınmadan çözümlenemez.

  1. Problemin giderilmesi için başta devletin homojenleştirici kimlik politikaları olmak üzere anayasal düzeyde teminat altına alınmış hususların gerçeklikle buluşturulması gerekir.” Yine bir alt paragrafta yukarıdaki anlayışı destekleyen klasik politikacı ve devlet adamı söylemlerini çağrıştıran şu sözler dikkat çeker; “Yasalarda gerçekleştirilecek düzenlemelerin devlet gerekliliklerine olduğu kadar toplumsal birlik ve beraberlik özlemine de destek sunması gerekir. Yeni ayrımcılık olanaklarına yol açacak düzenlemeler toplumsal uyum ve birlik arayışlarını uzun vadede sekteye uğratacaktır.” Alevileri hedef alan (tabi ki aynı zamanda başta Kürtler olmak üzere diğer farklı kimlikleri de hedef alan) yukarıdaki tüm bu söylemin özlü açılımı şudur: Sünni-İslam inancı dışında kendinize bir yol çizemezsiniz; böyle bir yol ayrışma yaratır, ülkenin ve milletin birlik ve beraberliğine terstir. Bu ayrışmayı güçlendirecek ve meşrulaştıracak yasal bir zemin oluşturmaya dönük talep ve isteklerden vazgeçin.

           2. “Aleviler İslam dairesi ve Müslümanlık ortak paydası içinde Diyanetin sunduğu hizmetlerden yararlanma hakkına her Sünni vatandaş kadar sahiptir” denilerek Alevileri ‘İslam ve Müslümanlık’ referansı içinde açıkça Sünni inancı benimsemeye davet etmektedir. Bunun diğer anlamı ise Aleviliğin resmen inkârıdır; Sünni İslam dışında farklı bir inanç okumasına izin vermeyen, farklı inançlara tahammül edemeyen bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın, AİHM tarafından din ve vicdan özgürlüğü bağlamında bir hak ihlali olduğu birçok davada ortaya konulmuş olduğunu belirtelim.

             3. Alevi sorununu görmek istemeyen ve devleti bu sorumluluktan kaçırmaya çalışan rapor, Aleviler arasındaki kimi farklılıklara atıfta bulunarak sorunun çözümsüzlüğünü Alevilere yıkmaya çalışıyor ; “Devlet kendinden beklenen sorumluluğu yerine getirmesi için Aleviler kendi aralarında en başta tanımlanma ve çerçevelendirme olmak üzere inançlarına yönelik konulara açıklık kazandırmaları ve bunu kamuoyuyla paylaşmaları gerekir.” Sözleriyle de Aleviliğin tanımı yokmuş gibi Aleviliğe yeni elbiseler biçilmeye ve giydirilmeye çalışılıyor.

               4. “Aleviliğin çerçevelendirilmesi ve tanımlanması Alevilerin uhdesinde olmalıdır.” Diyen rapor, Aleviliği birçok boyutuyla tanımlamaktan geri durmuyor ve Aleviliğin çerçevelendirilmesi ve tanımlanması konusunda, “Aleviliğin İslam üst kimliği altında ‘Hak-Muhammed-Ali’ kavramları etrafında oluşan bir inanç ve erkan yolu olduğu konusunda tam bir uzlaşma sağlandı” denilerek Aleviliğe İslami bir elbise giydiriliyor. Kuşkusuz Aleviliği İslam anlayışına yamamak isteyen Cem Vakfı ve Dünya Ehlibeyt Vakfı benzeri bir kesim var; devletin kabul ettiği ve makbul olarak gördüğü “Aleviler” de, raporun “tam bir uzlaşma sağlandı” dediği kesim de bunlardır. 

                5. Devlet tarafından oluşturulan rapor,  “ ‘Alevilik İslam’ın içinde mi yoksa dışında mı olduğu’ konusunda ancak bir ‘fitne’ ya da ‘fesat’ kabilinden okunabilecek bir tartışma giderek gerçekliğin ihmal edilmez bir kıstası olarak öne çıkmaya başlamıştır. Bu provokatif söylem sonuçta Aleviler arasında şaşırtıcı biçimde bir kırılma noktası yaratmıştır.” denilerek kendi tanımlaması içinde çizdiği bir çerçeve dışında farklı bir eğilime tahammülsüzlüğünü de ortaya koymaktadır.

             6. Rapor, devleti sorunun muhatabı olarak görmüyor; kendini hakem rolünde gören devlet, olaya Aleviler ve Sünniler arasındaki bir sorun olarak bakıyor. Cem evlerine statü verilmesi, Madımak Otelinin müze yapılması gibi Alevilerin öne sürdüğü talepler karşısında “Sünni cemaatin hassasiyetleri de dikkate alınmalı” denilerek top taca atılıyor. İlahiyatçıların Alevi açılımı denilen çalışmaya katılımlarının sağlanılmasının bir anlamı da budur.

           Kısacası Alevi sorunu Sünni cemaatlerin ve diyanetin ipoteği altına alınmaya çalışılarak, hem sorun çözümsüzlüğe sürüklenir ve hem de devlet kendi üzerindeki yükü Alevi ve Sünni cemaatlere yüklemiş olur.

            AKP hükümetinin Alevi açılımı- diğer açılımlar gibi- sorunu çözmüyor; tersine var olan sorunu daha da ağırlaştırıyor. Çünkü AKP’nin sorunu çözme doğrultusunda bir irade ortaya koymadığı gibi demokratik bir anlayışa da sahip değildir.

            Geçmiş cumhuriyet yönetimlerinin tüm olumsuz yanlarıyla uzlaşan, onları sahiplenen AKP, bu olumsuzluklara kendi siyasi gerici yaklaşımından gelen anlayışını da katmasıyla var olan sorunu daha da ağırlaştırıyor.

            Bir başka deyişle, devletin demokratik olmayan yapısı, AKP’nin de anti demokratik gerici siyasi çizgisiyle birleşince sorunların çözümü değil, sorunun daha da derinleşmesini getiriyor.

             Çalış tay raporuna ilişkin söylenecek çok şey var. Yukarıdaki kısa değerlendirmemiz AKP hükümetinin ve devletin gerçek anlamda niyetini yansıtmaya yeter sanırız. Burada, o sürece katılan dönemin kimi Alevi temsilcilerinin yorumlarına da kısaca yer verirsek, Alevilerin olaya nasıl baktıklarını daha net bir biçimde ortaya koymuş oluruz.

 

Ali BALKIZ (Eski ABF genel başkanı); “ Ak parti ve Cem Vakfı, Aleviliğe, Alevi-İslam tanımı üzerinden yeni bir elbise giydirmeye çalışacaklardır. ‘Alevilik çerçevelendirme sorunları, kimlik ve beyan sorunları’ gibi gündem maddesi başka hangi anlama gelir? AK parti hükümeti haddini aşmakta ve Aleviliği tanımlamaya kalkmaktadır.”

Fevzi GÜMÜŞ (Eski PSAKD genel başkanı); “AKP hükümeti, Aleviliği DİB yetkililerine, ilahiyatçılara sorarak bir Alevilik kurgulamaya çalıştı. Alevi sorunu Alevilerle çözülür. AKP hükümetinin son bir yıldır ortaya koyduğu politikalar samimiyetten uzak kültür ve inancımızı tartışmaya açan saygısız bir siyasettir. Böylesi bir hükümetten ‘Alevi sorununu çözmek’ gibi bir beklentimiz yoktur.”

Ercan GEÇMEZ (HBVAKV genel başkanı); “AKP’nin gömleğini bilmemize rağmen kesinlikle önyargı ile yaklaşmadık. Bazı çekincelerimiz vardı, ama cumhuriyet tarihinde bir ilk dedik, işlerini de kolaylaştırdık aslında; ama daha çalıştayın başında bu işin tamamen bir aldatmaca, siyasi şov, özellikle AB ve ABD’ye şirin gözükme eylemi olduğunun farkına vardık.

           Sorun Aleviler ve Alevilikmişçesine hiç sıkılmadan Alevilik tariflerine başladı, Alevi dedelere maaş teklif etti, zorunlu din derslerine ilişkin AİHM kararlarını görmezden geldiler.” Çalıştay raporuna ilişkin olarak da E. Geçmez şunları dile getirir:“ Sonucun çözüm üretmeye değil, bütün çözümlerin önünü kesmeye, olanakları boğmaya ve mevcut problemi statükonun dayandığı, barındırdığı ve yeniden ürettiği hâkimiyet ilişkilerini payidar kılmak adına sorunu yeniden inşa etmeye dönük olduğunu gösterdiği anlamına geliyor.”

            AKP hükümeti, AİHM tarafından yargılandığı din ve inanç özgürlüğü davalarında mahkum olmuştur. Bu davalardaki hükümetin savunması açıkça Alevi sorunlarına karşı tümüyle kulağını tıkadığını, Alevi sorunu diye bir sorunu tanımadığını bizlere göstermektedir.

            Dolayısıyla bu açılım dizileri gündem doldurmaktan, toplumu oyalamaktan başka bir anlam taşımıyor. Aleviler, devlete, siyasi iktidarlara yaslanarak sorunlarını çözemeyeceklerini bir kez daha açıklıkla görmüş oldular.

 

 Sorunların kaynağı olanlar bu sorunları çözemezler, çözmeyeceklerdir.

 

             Aleviler, kendi sorunlarını ancak kendi iradeleriyle aşmak durumundadırlar; bu çözüm iradelerini ortaya koyarken güvenebilecekleri kesim ise tüm farklı kimlikleriyle demokrasi güçleri ve emek cephesidir.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.