25 Kasım kadına şiddet günü dolayısıyla Malatya PSAKD şubesi kadın meclisi her türlü şiddeti nefretle şiddetle kınayan yazılı bir açıklama yaptı.
PSAKD Malatya şubesi kadın meclisi yaptığı açıklama da “Her gün dünyada ve ülkemizde kadınların evlerde, işyerlerinde ve sokaklarda fiziksel şiddetin yanı sıra, cinsel, psikolojik, ekonomik, sosyal ve sözel şiddete maruz kaldığına tanık oluyoruz.
Biliyoruz ki tanık olduğumuz vakalarla görünür olan bu şiddet çok daha derinden yürüyen bir hiyerarşik konumlamadan, ‘’kadını’’ erkeğe göre tanımlayan, farklı kimliklere var olabilme şansı tanımayan kör bir akıldan kaynaklanıyor.
İstihdamını artırmayı hedeflediğini telaffuz ederken, her gün yeni ölümlere neden olan güvencesizliği dayatıyor ama eşitlik, adalet, kadın haklarına; nitelikli ve güvenceli istihdam taleplerine kulak tıkıyor.
Bu akıl, kadınların koruma başvurularını prosedürlere hapsediyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda kararlıyız diyor ama bu konuda adım atmadığı gibi tecavüz mağdurlarına rızalık soruyor.
ERKEK DEVLET ŞİDDETİNE KARŞI HAKLARIMIZI SAVUNUYORUZ.
Biz kadınlar, baş eğmemeyi Zeynep Anadan, direnişi Bacıyan-ı Rum'dan öğrendik.
Bizim köklerimiz insanlık tarihine şefkatin, sevginin, barışın ve direnişin sembolü olarak yazılıdır.
Bozuk düzenin çarkını kırmak için örgütlenen biz Alevi kadınlar, şeriata karşı Laiklikten, sömürüye karşı özgürlükten asla vazgeçmeyeceğiz.
Alevilik kadının iradesi üzerine kurulmuştur. Özellikle son yirmi yıldan bu yana yoğunlaşarak devam eden tekci ve cinsiyetçi zihniyet, özellikle çocuk ve kadınlara ülkeyi cehennem etmiştir. Artık ülkemizde gün geçmiyor ki bir taciz-tecavüz haberi, bir ölüm haberi daha almayalım.
Son 10 yılda artan şiddet, taciz ve tecavüz vakaları, suçluların herhangi bir cezaya tabi tutulmaması ve sırf mahkemedeki ‘’iyi hal’’den dolayı uygulanan ceza indirimleri, iktidarın suçluyu teşvik edici yaptırımlar uygulaması ülkemizin hukuk gerçeklerinden.
Kadına atılan tokat, uygulanan darp, hâkimin karşısına geçen suçlunun boynundaki kravat ile beraber iyi hal oluveriyor, gelsin ceza indirimi! Tecavüz söz konusuysa şayet kadının ne giydiği, kahkahasının desibeli, bakire olup olmaması cezayı belirliyor. Görüyoruz ki cezalar suçluyu aklamaya, kadınları toplum hayatında geri plana itmeye, soyutlamaya yönelik. Kadınların hayatını eve sığdırma telaşında olan bir adalet anlayışı var karşımızda.
Biz bunlara; Ensar Vakfı’nda 45 çocuk tecavüze uğradığında ‘’bir kereden bir şey olmaz’’ diyen bakanlardan, bir kadın beli kırılana kadar dövüldüğünde ‘’kız mıdır kadın mıdır bilmem’’ diyen başbakanlardan, bir kadın gece tecavüze uğradığında ‘’o saatte orada işi neymiş’’ diyen tecavüz savunucularından aşinayız, bunları tanıyoruz.. Hiçbir önlem alınmadığını aksine suçluların ‘’iyi hal’’, ‘’tahrik’’ gibi indirimlerle ‘’ödüllendirildiğini’’ biliyoruz.
Zaman aşımına uğrayarak kapanan dosyalar, fail-i meçhuller, cesedi dahi bulunamamış kadınlar… Kısacası cezasız kalan sayısız suçlu, cezayı alsa bile kısa zaman içerisinde aramıza dönen yüzlerce sapkın karakterli insan; uygulanmayan adalet… Aile onayıyla, mahkeme izniyle gerçekleştirilen evlilikler; çocuk yaştaki gelinler.
Tecavüz edenle evlendirilen çocuklar kadar iki ailenin arasındaki müzakereler sonucunda yapılan iş anlaşması misali evlilikler de aynı zihniyetin ürünüdür. İstatistiklere bakıldığında bu evliliklerin büyük bir çoğunluğunun kadınların ölümüyle son bulduğu gerçeğini nasıl görmezden gelebiliriz?
Kaybettiğimiz her kadının hesabını soracağız!
Süreç içerisinde seçilmiş yönetim kadroları çözüm üretememiş, üstelik bir de büyüyen krize sebebiyet vermişlerdir Çözümün ne ‘’muhalefet’’ partilerinde ne de iktidarın vereceği cezalarda olmadığını biliyoruz. Tüm bunlara baktığımız zaman diyoruz ki: Tek çözüm, kadın dayanışması ve kadın mücadelesi.
Biz kadınlar, emeğini ve kavgasını erkeklerin gölgesinde bırakmayacak kadar cesur, kararlı ve inançlıyız. Bizler mücadele bayrağını hayatımızın her alanında yükselteceğimizi biliyor ve bunun için mücadele etmekten vazgeçmiyoruz.
Biz kadınlar; görünmeyen emeğin sınıfı, yarınların yaratıcısıyız. Evde, sokakta, iş yerinde, okulda kısacası hayatın her alanında, yaşama emek ve değer katarken insan olmamızın gereği kimliğimizi, kişiliğimizi, bedenimizi ve onurumuzu da kendi bilincimizle yükseltecek güce ve cesarete sahibiz.
Bunun içindir ki bizleri kimsenin koruyup kollamasına, sahiplenip himaye altına almasına ihtiyacımız yoktur. Bizler, tarih boyunca; zulme de acıya da aman demeyenleriz. Katledilen kız kardeşlerimizin sesini mücadelemize şiar edinip yası değil isyanı örenleriz.
Her gün dünyada ve ülkemizde kadınların evlerde, işyerlerinde ve sokaklarda fiziksel şiddetin yanı sıra, cinsel, psikolojik, ekonomik, sosyal ve sözel şiddete maruz kaldığına tanık oluyoruz.
Biliyoruz ki tanık olduğumuz vakalarla görünür olan bu şiddet çok daha derinden yürüyen bir hiyerarşik konumlamadan, ‘’kadını’’ erkeğe göre tanımlayan, farklı kimliklere var olabilme şansı tanımayan kör bir akıldan kaynaklanıyor.
Bu akıl, bütçenin kocaman bir kısmını savaşa ayırıyor ama kadın için bütçe planlamayı reddediyor.
Bu akıl, kadın istihdamını artırmayı hedeflediğini telaffuz ederken, her gün yeni ölümlere neden olan güvencesizliği dayatıyor ama eşitlik, adalet, kadın haklarına; nitelikli ve güvenceli istihdam taleplerine kulak tıkıyor.
Bu akıl, kadınların koruma başvurularını prosedürlere hapsediyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda kararlıyız diyor ama bu konuda adım atmadığı gibi tecavüz mağdurlarına rıza soruyor.
BİZ BU AKLI KABUL ETMİYORUZ, SUSMUYORUZ, İSYAN EDİYORUZ…
• Erkekler tarafından her gün öldürülen kadınlar için,
• Erkek şiddetine ve ayrımcılığa karşı direnişi yükseltmek için,
• Nefret Cinayetlerine karşı dayanışmayı büyütmek için
• Kadın istihdamında esnek, güvencesiz, kayıt dışı çalışma ve taşeron çalışmaya son vermek için; Erkek egemen anlayışı kısacası bu düzenin tüm baskıcı dayatmalarını reddediyor ve dayatmalara sadece 25 Kasım'larda değil her gün isyan ediyoruz. Bizlerin fikri ve iradesi yok sayılıp "bizim için" bizlere rağmen yapılmak istenen her şeyi reddediyor, isyanın sesini her alana taşıyoruz.
Bilincimiz, inancımız ve irademizle İstanbul sözleşmesinden vazgeçmediğimizi bugün bir kez daha haykırıyoruz. Biz kadınlar, Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!!!
PSAKD MALATYA ŞUBE
KADIN MECLİSİ