Demokrasi Konferansı bileşeni olan Alevilerin ana sınıfına kadar indirgenmek istenen zorunlu din dersi dayatmasına karşı başlattığı imza kampanyası devam ediyor.
Kampanyaya ilişkin konuşan PSAKD Genel Başkanı Gani Kaplan, “Eşit yurttaşlık bu ülkede tamamen tahsis edilse çocuklarımız bu denli mağdur olmazdı. Demokrasi Konferansı’nın bileşenlerinin yayınlamış olduğu bu bildiri tam da bu dönemde yerine oturan bir açıklamadır” dedi.
Demokrasi Konferansı bileşeni olan Aleviler öncülüğünde demokrasi güçleri, ana sınıfına kadar indirilmek istenen zorunlu din dersine karşı “Eşit yurttaşlık temelinde özgür bir toplum için laik ve bilimsel bir eğitim istiyoruz” başlığıyla 28 Aralık 2021’de bir imza kampanyası başlattı.
Başta Türkiye’de olmak üzere Avrupa’da ve Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Alevi çatı örgütleri ve şubeleri, Alevi yurttaşlar, aydınlar, sanatçılar, şairler, gazeteciler, demokratik kitle örgütlerinin, bazı siyasi partilerin büyük destek verdiği kampanya devam ediyor.
Kampanya 3 Mart 2022’ye kadar devam edecek. Kampanyaya dair konuşan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Gani Kaplan, MEB Şurası’nda zorunlu din derslerinin ana sınıflarına kadar indirgenmesi kararı alınmasının arkasında Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu belirtti.
Kaplan, alınan kararın siyasi iktidarın 4+4+4 eğitim sistemi ve İmam Hatipler konusunda başarısız olduğunun göstergesi olduğunu aktardı. Pir Sultan örgütlülüğü olarak başlatılan kampanyayı desteklediklerini de kaydeden Kaplan, önümüzdeki süreçte kampanyaya dair bir eylem planı oluşturacakları bilgisini de verdi.
“4 + 4 + 4 SİSTEMİNDE BAŞARILI OLAMADIKLARI İÇİN BU KARARI ALDILAR”
Demokrasi Konferansı adıyla kurulan grupta kendisinin de yer aldığını dile getirerek sözlerine başlayan Kaplan; “Bu grubun alt bileşenleri Aleviler, Alevi örgütleri ve Alevi kanaat önderleri, başkanlarından oluşuyor.
Yine bu grup, MEB Şurası’nın almış olduğu karar doğrultusunda bir metin kaleme aldı. Ve bu metni de kamuoyuna deklare ettiler. Biz de bu metne imzamızı attık. Milli Eğitim’in daha önce almış olduğu bir karar vardı. Eğitim sistemini tamamen değiştirdiler ve 4 + 4 + 4 sistemini getirdiler. Görüldü ki bu sistemde başarılı olamamışlar. O yüzden de ana sınıfına kadar din dersi meselesini indirgediler.
Türkiye’deki okulların hemen hemen yüzde 50’si İmam Hatip olmuşken, din eğitimi veriliyorken böyle bir karar almaları yine de bu sistemin başarısız olduğunu gösterir.
“BU KONUYLA İLGİLİ ÖNÜMÜZDEKİ YILA DAİR EYLEM PLANI OLUŞTURACAĞIZ”
Bizim cephemizden, Aleviler cephesinden ele alırsak, biz Pir Sultan örgütlülüğü kurulduğundan bu tarafa zorunlu din derslerine hayır diyoruz. Bununla ilgili de çok çeşitli eylemler yaptık, oturma eylemleri yaptık, sokaklara çıktık, laik, bilimsel, anadilde eğitim istiyoruz diye mitingler yaptık.
Dolayısıyla bu kampanyayı biz destekliyoruz. Pir Sultan örgütlülüğü olarak bu kampanya çerçevesinde desteklediğimiz gibi önümüzdeki süreçte de bununla ilgili danışma kurullarımızla bir program oluşturacağız.
Önümüzdeki yıla dair bir eylem planı oluşturacağız ve bunu da duyuracağız” ifadelerini kullandı.
“BU KARARIN ARKASINDA HER ALANDA BASKISINI HİSSETTİĞİMİZ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI VAR”
Ülkemizde özgür bir geleceğin tahsis edilmesinin çocukların iyi bir eğitim almasından geçtiğini söyleyen Kaplan; “Çocukların bir kalıba sokulması, bir kalıbın doğrultusunda eğitim alması hiçbir ülkede kabul edilemez. Milli Eğitim Şurasında alınan bu karar Milli Eğitim Bakanlığı’nın tek başına aldığı bir karar değildir.
Bu ülkede her alanda baskısını hissettiğimiz Diyanet İşleri Başkanlığı var. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın önerisiydi bu ve bu öneri doğrultusunda Milli Eğitim Şurası bu kararı aldı. Bu ülkede hiçbir bakanlık eğitime dair, çocukların geleceğine dair bağımsız bir karar alamaz.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu ülkede var olduğu sürece bizim bu alandaki mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Bu ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmadığı sürece de özgür, laik ve bilimsel bir eğitimden bahsedilemez.
Halklar ve inançlar arasındaki çatışmanın ana sebebi de Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Bu başkanlık mutlaka kaldırılmalıdır” şeklinde konuştu.
“LAİK, BİLİMSEL EĞİTİMİ, SEKÜLER YAŞAMI SAVUNAN HER KESİM ZORUNLU DİN DERSİNE KARŞI ÇIKMALIDIR”
Laik ve bilimsel eğitim verilmediği sürece bu ülkede geleceğin parlak görünmediğini dile getiren Kaplan, ülkenin bu duruma gelmesinin, halklar ve inançlar arasındaki bu kadar ayrımın ötekileştirmenin olmasının ana kaynağının şimdiye kadar uygulanan eğitim politikaları olduğunu kaydetti.
Çocukların zorla din eğitimi almasına, zorla din öğretilmesine karşı çıkarken şu anda bütün derslerin satır aralarına dini öğretilerin konduğunu da ifade eden Kaplan; “Bu sadece Alevileri ilgilendiren bir mesele değildir. Ülkede laik, bilimsel eğitimi savunan, seküler yaşamı savunan her kesimin buna mutlaka karşı çıkması gerekir.
Pir Sultan örgütlülüğü olarak biz de yıllarca buna karşı mücadele verdik. Bundan önce Fethullah Gülen Cemaati örgütlenmesi vardı. Din eğitimini ülkemizde şekillendiren örgütlenmeydi. Şu anda terör örgütü olarak adlandırılıyor.
Önceden onlar yönlendiriyordu bu durumu. Diyanet İşleri Başkanlığı içerisinde de hâkimdiler. 1990-1991 yılında biz bu örgütün sakat bir örgütlenme olduğunu dile getirmiştik.
99 yılında Fethullah Gülen’in kitaplarını dönemin başbakanının makamına bırakmıştık ve Fethullah Gülen ile yapılan işbirliğinin yanlış olduğunu söyledik.
Eğitim alanını baz alırsak sadece, Fethullah Gülen’in hala eğitim alanından çekildiğini düşünmüyoruz. Onlar çekilse bile başka bir cemaat örgütü yerini alıyor” dedi.
“EŞİT YURTTAŞLIK OLSAYDI BUGÜN ÇOCUKLARIMIZ MÜLAKATLARDA MAĞDURİYET YAŞAMAZDI”
Son süreçte gündeme gelen mülakatlarda ki adaletsizliği de değinen Kaplan son olarak şunları aktardı: “Alevi çocukları son zamanlarda KPSS’den 80-90 alıyor ama işe giremiyor. Alanlarında birinci olan çocuklarımız mülakatlar da eleniyor.
Burada Alevi örgütlerinin sahada verdiği mücadele ile ne kadar haklı olduklarını görüyoruz. Biz eşit yurttaşlık istiyoruz. Eşit yurttaşlık bu ülkede tamamen tahsis edilse çocuklarımız bu denli mağdur olmazdı.
Demokrasi Konferansı’nın bileşenlerinin yayınlamış olduğu bu bildiri tam da bu dönemde yerine oturan bir açıklamadır. Örgütlülük olarak sonuna kadar bunu destekliyoruz. Bundan sonra ne yapacaksak tüm Alevi örgütleri ve bileşenleri ile yapacağız.”