Tüm Üretici Köylüler Sendikası Malatya Şubesi başkanı Ali Gürel merkez posta hane önünde basın açıklaması yaparak iktidarın tarım ve ekonomik politikalarını sert bir dille eleştirdi.
Malatya da ki bazı üreticiler demokratik kitle örgütleri Eğitim – sen ADD, VE CHP, SOL parti, EMEP, HDP gibi siyasi partilerinde destek verdiği basın açıklamasına vatandaşta ilgi göstererek destek verdi.
Saat 13 başlayan basın açıklamasını Tüm üretici köylüler sendikası Malatya şube başkanı Ali Gürer yaptı.
Ali Gürer yaptığı açıklama da “ Ülkemiz yakın döneme kadar tarım ürünlerinde kendi kendine yeten ve aynı zamanda dış ülkelere ihracat yapan bir ülke iken, son 10 yılda kendine yetemeyen ve tarım ürünlerini ithal eden bir duruma geldi.
Bu duruma üretici köylü değil hükümetlerin uyguladığı tarım politikaları neden olmuştur. Bu politikaları uygulamaya neden olanlar da Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve kapitalist devletlerin bizim gibi gelişmekte olan ülkelere dayattıkları tarım politikalarıdır.
Özelleştirmelerin öne çıkarıldığı, tarım girdilerinin yüksek tutulduğu bu tarım politikaları sonucu, üretici ekim yapamadı, ektiği kısmına eksik gübre atarak ekim yaptı. Dolardaki yüksek kur sebebiyle tarım girdilerinde dışa bağımlı olmamızdan kaynaklı olarak mazot, gübre, elektrik ve ilaç fiyatları her gün artarak devam etti. Bu nedenle gübresiz ekim yapıldı ve tarlaların bir kısmı boş bırakıldı.
Ayrıca Dünyada kuru kayısının %85’ni üreten bir il olarak kayısı bahçelerimizde sonbaharda kullanımı zorunlu olan ilaç ve gübre atılmadı, ilkbahar mevsimine bırakıldı. Bu böyle giderse ilkbaharda da atamayacağız ve kayısı bahçelerini kurumaya terk edeceğiz.
Mazotun 6 TL’den 12 TL’ye çıktığı, gübrenin tonunun 1 800 TL’den 17 000 TL’ye çıktığı, tarımsal ilaçların tonunun 250 TL’den 800 TL olduğu bir süreçte, burada Tarım Bakanına sesleniyoruz; bu durumda tarım sürdürülebilir, üretim yapılabilir mi? Çiftçi zarar ettiği işten imtina ediyor, tarlasını ekemiyor, yaşamını borç-harçla sürdürmeye çalışıyor.
İndirim yok, yeni yeni zamlar var!
Üretimin yapılması, üreticinin kazanması, tüketicinin uygun fiyattan ürün bulması için tarımın desteklenmesi gerekiyor. Bu da mazot, gübre, ilaç tohum ve benzeri girdilerde ÖTV ve KDV’nin kaldırılması, fiyatların uygun duruma çekilmesi ve tarımın desteklenmesi ile olur.
Bunun olabilmesi için hükümetin şimdi uyguladığı tarım politikalarında vazgeçmesi gerekiyor. Ancak görünen o ki iktidarın bu politikalardan vazgeçtiği görülmüyor. Dövize yapılan müdahale sonucu kurda bir düşüş sağlandı ancak gübre, mazot, tarımsal ilaç ve elektrikte kayda değer bir düşüş görülmedi.
Tam tersine yeni yıl ile birlikte elektrik, mazot ve benzine zam müjdesi ile uyandık. Mazota zam demek nakliyeden dolayı iğneden ipliğe tutun da tüm tüketim ürünlerine zam gelmesi demektir. Bu yaşanan durumun kuraklıkla birleşmesi sonucu tarım ürünlerinde 2022 yılında daha az üretim olacağından dolayı gerek üretici, gerekse tüketici zor günler yaşayacaktır.
Aynı zamanda beslenmek için ya ürün bulamayacağız, ya da pahalıya satın alacağız. Kısacası kıtlık yaşayacağız demektir.
Tarımda uygulanan yanlış politikalar sonucunda ülkede tütün ve pancar gibi ürünlere kota getirildi. İlimizde ağırlıklı olarak üretimi yapılan kayısı da üç-beş tüccarın insafına bırakıldı. Bu yıl kayısı üretiminde rekoltenin düşük olması sebebiyle tavan fiyat geç açıklandı. Bu sebeple ihtiyacı olan üretici köylü ürününü erkende ortalama olarak 30-40 TL arasında elinde çıkarmak zorunda kaldı. Daha sonra iki ay gibi kısa bir sürede fiyatlar iki katına fırladı. Bu arada zarar eden yine üretici köylü oldu. Kazananlar aracılar ve tefeciler olmuştur.
Tütün ve şekere kota getirilmesinin amacı ise kapitalist tekellerden, şekerde Kargil, tütünde Flip Moris, BAT ve JTİ gibi şirketlerin çıkarlarını korumaktır. İlimizde kota getirilen tütün ekildiği halde pazarlanması ve satışı yasaklanmıştır. Tütün üreten üretici köylü ürettiği tütünü satmaya ve bir ilden diğer bir ile göndermeye çalışırken ağır para cezalarına çarptırılarak mağdur edilmektedir. Bu nedenle tütün üreticisi köylülerin ürettikleri tütünlerin serbest olarak satışı ve pazarlaması dolaylı yollarla yasaklanmaya çalışılıyor. Tütün üreticisinin mağduriyetinin giderilmesi için üretici lehine yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Ülkemizde yaşanan bu tarım sorunlarının yanı sıra üretici köylünün yaşam alanları olan dağlar, ovalar ve meralar taş ve maden ocakları açma bahanesi ile rantçı şirketler eliyle talan edilmektedir.
Bu talanda ilimiz de nasibini almakta. Maden ve taş ocakları tarafında, HES ve benzeri nedenlerle Arguvan Şotik yaylası, Yeşilyurt Seyit uşağı, Haç ova, Cafana mahalleleri, Doğanşehir Dede yazı, Hudut, çığlık Mahalleleri, Hekimhan ve Pütürge ilçelerinin birçok mahalleri de talana açılmıştır. Bununla birlikte Malatya’nın da içinde olduğu Erzincan, Dersim, Elazığ, Kahramanmaraş illerini maden havzası olarak ilan edileceği ve ÇED raporlarına ihtiyaç duymadan talana açılmak istenmektedir.
Biz üretici köylü sendikası olarak sorunlarımızı çözmenin yolu örgütlü olarak hareket etmekte olduğunu düşünüyoruz. Mevcut hükümeti uyarmak, halkımızı duyarlı hale getirmek ve sorunlarımıza çözüm bulmak için üretici köylüleri sendikamız çatısı altında toplanmaya ve üye olmaya davet ediyoruz.
Tüm Köy Sen olarak diyoruz ki;
_Mazot, gübre, tohum ve tarımsal ilaçlarda ÖTV ve KDV’nin kaldırılmalıdır.
_Tarım Kredi Kooperatif mağdurlarının borç faizleri silinmeli, anaparası da taksitlendirilmelidir.
_ Üretici köylünün yaşam alanlarının talan edilmesinden vazgeçilmelidir.
_Tarımsal destekleri günün ihtiyaçlarına göre yükseltilmelidir.
_Tütün üreticisine ve satıcısına yapılan haksız uygulamalardan vazgeçilmelidir.
_Geçinemiyoruz, getirilen zamlar geri alınmalıdır.” dedi
Tüm Üretici Köylüler Sendikası Malatya Şubesi