Kadın işsizlik oranları günbegün artıyor, kayıt dışı çalışma yaygınlaşıyor. Emeklilik hayalleriyle yıllarca kötü çalışma koşulları, düşük ücretler, mobbing, hakaret, hak gasbı gibi her türlü sömürü ve ayrımcılığa katlanarak çalışan kadınlar ise emekli olsa da çalışmaya devam ediyor.
“Eğer istersek enflasyonu düşürebilirdik” diyerek halkı, bilerek ve isteyerek sefalete sürüklediklerini ayan beyan dile getiren Bakan Nebati’ye, “Enflasyon yok fiili hayat pahalılığı var” diyerek hem enflasyonu reddeden hem de spekülatörlere topu atan Cumhurbaşkanı’na sefalet içinde yaşam savaşı veren emeklilerin tepkisi büyük. Emekli olabilmek için büyük savaş vermiş Ayşe* ve Sadife Utku anlatıyor…
PASLANAN SERTİFİKALAR
1988 yılında liseden mezun olduktan sonra işe başlamış Ayşe. Şimdi 58 yaşında. Henüz bir ay önce 3 bin 600 günden emekli olmuş: “1988 yılında Coca Cola fabrikasında işe başladım santral görevlisi olarak, sigorta girişim orada yapıldı.
Orada 3 ay çalıştım, sonra Fe-Farma enjektör fabrikasında paketleme elemanı olarak işe başladım. Kalite kontrole sonra bölüm sorumluluğuna yükseldim. Evlilik sebebiyle İstanbul’a taşındım ve bir süre çalışmadım.
Eşimin işleri kötü gidince yeniden çalışmaya başladım. Ankara’ya taşındık, olmadı. 2007 yılında İzmir’e geldik. Eşim işsiz, ben işsiz…
Sonra eşim şu an çalıştığı kahvede işe girdi. Ben de 38 yaşında bilgisayar kursuna, sonra güvenlik görevlisi olmak için kursa yazıldım. Çocuğum küçük olduğundan yanımda götürüyordum kursa.
Özel güvenlik sertifikasını aldım, yaka kartına 350 lira vermem lazımdı. Annem gönderdi parayı, aldım yaka kartını ama nereye başvursam olmadı. Sertifikalar kenarda duruyor. Kemalpaşa’da havlu radyatör fabrikasında iş buldum, çıktım tekstil atölyesinde çalıştım.”
30 YIL ÇALIŞMANIN KARŞILIĞI 3600 GÜN
Karaciğer rahatsızlığı nedeniyle ağır bir tedavi görmüş olan Ayşe, bu nedenle bir yıl çalışamamış ancak sonra ara verdiği çalışmayı sürdürmüş. Girdiği işlerde kimi işyeri sigortasını yatırmış kimi yatırmamış. Girdi çıktı yapmışlar.
“Bunca yıl çalıştım ama 3 bin 600 günü dolduramıyorum. Yıl 2017, üç yıl daha var emekli olmam için. Eşim alıyor 480 lira, ev kirası olmuş 400 lira o zaman. Kaldırımda oturuyorum akşama çocuklara ne pişireceğim diye düşünüyorum.
Yürüyemiyorum bile ama gittim bir restoranda çalışmaya başladım. Sabah 11 iş başı, akşam 23 çıkış. 12 saat çalışıyorum usta yardımcısı olarak. Ama her işi yaptırıyorlar. İki kolumuz iki elimiz var. Zeyna olsa yapamaz.
Sanki trilyon veriyorlar, bütün enerjini sömürüyor. Evimiz, çocuklarımız var, eşimiz var, dışarıda da bir hayatımız var. Böyle çalışmak olur mu? Asgari ücrete günde 12 saat çalıştım. Sigortam dolsun diye katlandım.
Resmi tatilde çalıştım, haftalık iznimi kullanmadım. Patron küfürlerine, hakaretlerine katlandım. Her işi yaptım emekli olmak için. Ama bu sefer önüme yaş geldi, 58 yaşını bekledim 1 yıl. Borç çıktı, onu tamamladım. Emekli oldum nihayet. 3600 günden kıdem tazminatımı hak ettim. ‘Tazminatımı istiyorum’ dedim son çalıştığım işyerine; o zaman kıdem tazminatının fona devri söz konusuydu, tazminatımdan olmak istemediğim için almak istiyorum.
Nereye gidersen git diye paldır küldür beni kovdular tazminatı vermemek için şimdi mahkemeliğiz.” 7 aydır ise BMC teknik servisinde asgari ücrete çalışıyor… Ama ilk defa bu ay almış emekli maaşını.
"MARKETLER MÜZE OLMUŞ, NEYSE Kİ GİRİŞTE PARA ALMIYORLAR"
Emekli aylığı 2 bin 500 lira… “2 bin 250 lira ev kiram, 2 bin 500 lira emekli aylığı aldığım zaman bana ne kalıyor? 250. Kalan benim bir faturama yetmiyor. Daha değil gıdam, temizliğim, yol param, eczane param...
Bunun neresi yaşam, nerede bunun lüksü? Şimdi ben yine çalışmaya mahkûmum. Aldığım yine asgari ücret. Emekli maaşı artı asgari ücret yine geçinemiyorum. Neden?” diye soruyor öfkeyle… “Dolar yükseliyor, kur korumalı mevduat hesabıyla mevduat sahiplerine, zenginlere hazineden para aktarılıyor ama emekliye bir şey yok” diyen Ayşe “Biz insan değil miyiz insanca yaşama hakkımız yok mu?” diye tepki gösteriyor.
Ayşe, “Eskiden 80 liraya bir aylık alışverişini yapıyordun şimdi taneyle alıyoruz. Marketler müze olmuş, giriyorsun dolaşıp çıkıyorsun. Neyse ki girişte para almıyorlar ama yakında onu da alırlar. Evin kiraysa, çocuk okutuyorsan bittin.
Ben yıllarımı verdim emekli olayım da oturayım az dinleneyim diye ama ne mümkün. Etin rengini unutuyoruz sayelerinde. İnsanlar vitaminsizlikten hastalıkları diz boyu. Karaciğer hastasıyım. Mide kanseri riski taşıyorum, şu an sağlık hizmeti bitmiş randevu alamıyorum. Bunun neresi iyi?” diye soruyor.
Emekli olduğunda yapacaklarına dair çeşitli hayalleri olan Ayşe, yaşamı boyunca hiç durmadan işten işe çalıştıktan sonra evinde oturup dinlenebilmek, tatillerde memleketine gidebilmek istiyor ama nerede... “Biz çalışmaya mahkûmuz bu düzende.”
ÇOCUĞA NASİHAT: "EVDE HAREKET ET Kİ ÜŞÜME"
Halkın sefalet AKP ve yandaşlarının zevk içinde yaşadığından dem vuran Ayşe, “Ekonomik kriz yok diyorlar, benim sırtımdan geçiniyor, garibanın ekmeğini yiyorlar. Biz bir bardak çayı 6-7 liraya içiyoruz, düşünüyoruz ‘içsek mi içmesek mi?’ diye.
Ona vereceğimiz parayı yol parası yaparız ya da ekmek parası yaparız diyoruz. 3 yıldır kışın doğal gaz yakmıyoruz. Banyo yapıyoruz başımızda bere, elimize eldiven evin içinde. Hadi biz işe gidiyoruz ama çocuk evde.
Diyorum ki oğluma hareket et, evde koş ki üşüme. Biz bu haldeyiz onlar zevki sefa içinde” diyerek, saraya harcanan elektrik, doğal gazın binlerce insanın ihtiyacına tekabül ettiğine dikkat çekiyor.
ÇOCUK İŞÇİLİKTEN EMEKLİLİĞE, AMA YETMEYİNCE EK İŞLERE
Sadife Utku ise 53 yaşında, babasını kaybedince evin geçimi için 11 yaşında çalışmaya başlamış. Yıl 1981. Mevsimlik işçi olarak tütün ve incirde çocuk işçi. 6 ay birinde 5 ay birinde yılın 11 ayı mevsimlik işçi olarak 1997 yılına kadar bir fiil çalışıyor Sadife: “Tütün mağazasında yaprak tütünde çalıştım.
Agustro Türk diye bir tütün fabrikası vardı orada çalıştım. Muhasebedeydim, katip derler ya öyle. Tariş İncir İşletmesinde de götürü usulü çalıştım. On kiloluk kasalara incir sıralıyorduk. İncire şekil vermek gibi…
Ne kadar yaparsan o kadar ödüyor. Evlendikten sonra 15 ay bulaşıkhanede çalıştım; meze firmasında sigortamı doldurmak için. Zaman zaman kendimiz ödedik şartlarımız iyiydi evlendikten sonra, 2009 yılında 38 yaşımda 5 bin iş gününden emekli oldum” diye yaşamı boyunca nasıl çalıştığını anlatıyor.
"EMEKLİLİK YETMİYOR, PERDE YIKIYORUZ"
İlk emekli olduğunda aylığının, asgari ücretin üzerinde olduğunu söyleyen Sadife, “Şimdi asgari ücretin altında kaldık. Nasıl geçinelim? Ev kendimizin, babadan kalma para, biraz birikim, eşimin tazminatı ile birleştirdik aldık… O da olmasa yanmıştık. Emekli olduğumuz halde dışarıdan iş yapıyoruz. Evde perde yıkıyorum. Eşim getiriyor, ben yıkıyorum. Aldığım emekli aylığı 3 bin 650 lira, eşim de o kadar alıyor. Nereye yettireceğiz? Mecbur çalışıyorum.
Zebra stor perde yıkıyoruz, genişliğine darlığına göre değişiyor. Gün geliyor iki oda bir salon perde geliyor ortalama 250-300 kazanıyoruz. Su parası, deterjanı her şeyi bize ait. Bazen makine yıkama perde geliyor, ütüsü falan elektrik masrafı da çıkıyor. Çok bir şey kalmıyor.
Masrafını düşünce 2 bin lira falan kazanıyoruz aylık. İki emekli maaşı, ek iş yapıyoruz, ev kira değil ama kafa kafaya geliyor her şey. Ekstra bir şey yapma şansımız yok. Sırf emekli maaşıyla kalmış olsak asla geçinemeyiz. Mecburuz çalışmaya… Aldığımız 7 bin lira, ev tadilatı için kredi çektik onu ödüyoruz” diye ifade ediyor mecburiyetini.
Emekli olduktan sonra bir süre çalışmıyor Sadife, “Uzun bir süre çalışmadım, geçinebiliyorduk. 2015’ten beri geçim derdinden yeniden başladım çalışmaya. Çünkü oğlum üniversiteye hazırlanıyordu.
Mecbur kaldım” diyor. Kendisi gibi erken yaşta emekliliği hak edenleri hatırlatıyor Sadife ve tepkisini şöyle dile getiriyor: “Ben EYT’ye takılmadım ama şimdi binlerce insan takıldı. Herkes sanıyor ki 18 yaşından sonra 10 sene çalıştı emekli oldu.
Düşünmüyor ki 11 yaşında çalışmaya başlamış bu insan. 28-30 yıl çalışmış. Yıpranmış, hastalanmış, çocukluğunu yaşayamamış. Emekliliği hak etmiş, bir değer yaratmış. Ama yok! ‘Emekli olamazsın’ diyorlar. Bu hak mı?”
KENDİN İÇİN NE YAPTIN?
Ayşe, yıllardır kendi için bir şey yapmadığını söylüyor: “Çok bunaldım, saçımı röfle yaptırmak istiyorum gittim kuaförleri gezdim 500 lira dediler. Ben onu yaptırsam kirayı ödeyemem. Yaptıramadım ama psikolojim de çok bozuk.
Ablamla konuştum, sen yaptır ben gönderirim dedi. O gönderdi de öyle yaptırdım. Dışarıda çay dahi içmiyorum. Kimseye de gösteremiyorum halimi. Geçen gün Bornova’ya indim işim vardı. Evdeki hesap çarşıya uymaz misali bir gittim cepte para kalmadı.
Dönüş param yok. Dolmuşa binemiyorum. Düşündüm minibüsçüye desem yol param yok diyecek ki giydiği kıyafete bak. Bilmez ki içinde ki yırtık mı sağlam mı? Bir baktım komşum geldi, dedim parayı evde unutmuşum bana dolmuş parası verir misin ben sana sonra vereyim. Anladı tabii. Gel ben veririm dedi.”
NE ÇOCUKLUĞUMUZU YAŞADIK NE YAŞLILIĞIMIZI
Bugüne kadar insanca yaşam adına hiçbir şey yapamadığını dile getiren Sadife ise, “Sağlık için yaptığım seyahatleri saymazsak 25 senelik evliyim şöyle ayaklarımı uzatıp dinlendiğim, otellerde kaldığım bir tatil yapmadım.
Kayınvalidem bir bungalovda yaşıyor Foça’da günü birlik oraya gidersek gidiyoruz da deniz görüyoruz şu İzmir’de. 11 yaşımdan beri çalışıyorum, emekli oldum hâlâ çalışıyorum. Bu hayat mı? Tek maaşla yaşamış olsaydım asla geçinemezdim. Çift maaş var yine geçinemiyoruz. Çocukluğumu yaşayamadım.
‘Sadife Sadife hadi gel’ diye bağırırlardı çocukken arkadaşlarım. Bazen giderdim ama o kadar yorgunum ki oyun oynayacak hal kalmazdı. 11-12 yaşındayım. 07.00’de iş başı yapıyorum akşam 19.00 paydos ediyordum, sekizde evdeyim.
Hal mi kalır bir çocukta oyun oynamaya? Ne çocukluğumuzu yaşadık ne yaşlılığımızı yaşıyoruz…” diyor.
Sadife iğneden ipliğe her şeye gelen zamları hatırlatarak “Avroyu, doları fırlattılar, önce tavan yaptı sonra düştü neden fiyatlar düşmedi?” diye soruyor ve ekonomi güzellemesi yapan AKP’nin inandırıcılığını yitirdiğini düşündüğünü ifade ediyor. “Halkına zulüm eden bunu da itiraf eden bir iktidar var ortada, kadınlar bu zulme karşı çok öfkeli, AKP inandırıcılığını yitirdi” diyor.
Seçim güvenliğinden endişeli olsalar da bir an önce seçim olmalı diye bakıyor kadınlar. Ancak “Bir yıl daha dayanacak güç kalmadı” diyerek beklemenin çare olmadığını da dile getiriyorlar.
EMEKLİ AYLIKLARINA EK ZAM!
Ayşe, emekli maaşlarına ek zam gelmesi gerektiğini, “Emekli maaşlarına ek zam istiyoruz en az 6 bin lira olmalı en düşük emekli maaşı. Asgari ücret yükseltilmeli. Ben insan değil miyim insanca yaşamak istiyoruz. Giymek, yemek, gezmek istiyorum. Açıkçası bir yıl daha bunlara dayanacak gücümüz kalmadı. Bir an önce erken seçim olmalı” sözleriyle ifade ediyor.
Açlık ve işsizlik rakamlarını konuştuğumuz Sadife, “Herkes açlık sınırında yaşıyor farklı düzeylerde de olsa. Emekli maaşlarına ek zam istiyoruz. 2 bin 500 liranın en az 6-7 bin lira olması gerek. Ev kiraları olmuş; sobalı bir ev 2 bin 500 lira… Elektriği, suyu, doğal gazı var. Çocuklarımız yok mu? Onların ihtiyacı var” diyerek tüm ücretlere ek zam yapılması gerektiğini söylüyor.