ADD genel merkezi yazılı bir açıklama yaparak 24 Haziran da hayatını kaybeden İsmail ağa cemaati liderinin cenaze törenine katılan Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere bazı bakanları da eleştirerek “ O cenaze töreninde; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesinde belirtilen devletimizin temel niteliklerinden Laiklik ilkesinin, hazır bulunan ve “Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına” namusu ve şerefi üzerine ant içmiş olan Cumhurbaşkanı, bazı parti genel başkanları, bakanlar, iktidar ve muhalefet milletvekilleri ile Diyanet İşleri Başkanı ve diğer devlet memurları tarafından alenen yok sayıldığını büyük üzüntü ile gördük.
O cenaze töreninde; Anayasamızın 174’ncü maddesi ile korunan 30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı devrim yasası ile yasaklanmış Nakşibendî tarikatının Halidi Bağdadi kolundan İsmailağa Cemaati adlı gerici bir yapılanmanın ölen şeyhi yerine yenisinin atanmasına sessiz kalarak zımnen onaylayan devlet görevlilerinin, milyonlarca yurttaşımızın gözleri önünde Anayasamızı ihlâl ettiklerine tanık olduk.
O cenaze töreninde; “Ne zaman hasta olmuşsam, bilin ki hanımlarınızdan biri çarşafını çıkarmıştır” beyanı ile Anayasaya ve yasalara meydan okuyan, “KADIN sokağa çıkacak bir ŞEY değildir. KADIN erkeğe görünecek bir ŞEY değildir.”, “Kızlar katiyen orta, lise, üniversiteye gitmez, avanaklık etmeyin, 124 bin peygambere danışsanız, 104 kitabı arasanız bunun fetvası yoktur.
Melek gibi kızlarınızı nasıl o gibi yerlere teslim edersiniz?” ve benzeri çağ ve akıl dışı söylemleri ile tanınan bir Laik Cumhuriyet, Bilimsel Eğitim, Türk, Atatürk ve Kadın düşmanı bizzat Devlet Erkânı tarafından takdir edilmiş, bir anlamda milletimize rol model olarak sunulmuştur.
O cenaze töreninde; bazı çevrelerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bir Teokratik Devlete dönüştürme niyetleri bir kez daha milletin gözüne sokulmuştur.
O cenaze töreninde; şeyhlerinin ayaklarını öpen, tabağındaki yemek artıklarını, ısırıp verdiği meyveyi yemeyi kutsal sayan, sümüklü mendilinden, kokmuş çorabından medet uman, “Şeyhini düşünmek, Allah’ı düşünmekten daha sevaptır” sapkınlığı ile malûl kimi zavallıların, devlete başkaldırdıklarında korunup kollandıkları görülmüştür, ne acı!
O cenaze töreninde; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı dahil Türk Yargısının, Laik Cumhuriyeti ve devletimizi koruma görevini yerine getir(e)mediği görülmüştür, çok acı!
Daha acısı da, o cenaze töreninde; Türk Milleti’ne meydan okunmuş, Kadınlarımız aşağılanmış, Laik Demokratik Hukuk Devleti yerine Din Devleti, Evrensel Hukuk yerine Şer’i Hukuk çağrısı yapılmışken, Siyaset Kurumundan Basına, Sendikalardan Meslek kuruluşlarına, anlı şanlı iş adamları örgütlerinden üniversiteler ve özellikle Hukuk Fakültelerine, Genel Kurmaydan MİT’e, Emniyetten Jandarmaya Cumhuriyet kurumlarından tek bir sesin yükselmemiş olmasıdır.
Atatürkçü Düşünce Derneği; Atatürk’ün “Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki; Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz.
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.” sözleri, Anayasamızın her kurum ve kişiyi bağlayan hükümleri ve her yurttaşın uymak zorunda olduğu yasalarımız doğrultusunda, Gençliğe Hitabe’den aldığı görevle bu ve benzeri Laik Cumhuriyet ve Hukuk Devleti karşıtı söylem ve eylemlere karşı bütün gücüyle mücadele edeceğini ve o cenaze töreni ile ilgili olarak yasal yollara başvuracağını kamuoyuna saygı ile duyurur.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
GENEL MERKEZİ