Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinde ciddi artış yaşanıyor. Artışın nedenlerini ve ihlallerin nasıl önlenebileceğini İHD' den Nuray Çevirmen ve CİSST' ten Berivan Korkut sıraladı.
Cezaevlerindeki hak ihlallerine dair yapılan başvuru sayılarında ciddi artış var. İnsan Hakları Derneğinden Nuray Çevirmen mahpusların ayakta sayım, ağız içi arama, çıplak arama dayatması gibi uygulamalara maruz kaldığını; bu aramalara ya da uygulamalara karşı çıkıldığında ise kötü muameleye maruz kaldıklarının altını çiziyor.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneğinden Berivan Korkut ise ekliyor: “Mahpuslar şiddet uygulayan memurların sıklıkla ‘beni istediğin yere şikayet et bana bir şey olmaz’ dediğini aktarıyor.”
‘HAPSETME REJİMİ’
Türkiye’de 384 ceza infaz kurumunda 322 bin 187 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğü (CTE) her istatistik açıkladığında bu sayı artıyor. Paralel biçimde cezaevi sayısı da… Artan rakamlar ne yazı ki bununla sınırlı değil.
Hem İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen hem de Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Savunuculuk Koordinatörü Berivan Korkut son dönemde hapishanelerden yapılan hak ihlali başvurularında artış olduğuna dikkat çekiyor.
Nuray Çevirmen kendilerine gelen başvurulara dair şöyle bir özet yapıyor: “Ayakta sayım, ağız içi arama, çıplak arama dayatması, bu aramalara ya da uygulamalara karşı çıkıldığında kötü muamele… Mahpuslar haklarını aradıklarında disiplin cezaları verilerek tek kişilik hücrelere konuluyor.
Fiziksel olarak darp edilen mahpusların rapor alma süreçleri ya geciktiriliyor ya da hiç rapor alamıyor. Şikâyet süreçleri adil olarak sonuçlandırılmıyor. Cezasızlık politikası hâkim vaziyette.”
Berivan Korkut ekliyor: “Bize mahpuslardan son dönemde ağır bir tecrit altında tutulduklarına dair gelen başvurularda artış var. Tecridin yanı sıra son dönem yaşanan ekonomik zorluklar ve bunların yarattığı sonuçlar üzerine de çok fazla başvuru alıyoruz.
Örneğin ailelerin para göndermemesi, görüşe gelememeleri, mahpusların temel temizlik malzemelerine erişememeleri elektrik faturaların yüksek gelmesi ve bunun sonucunda elektriklerin kesilmesi, kantin fiyatlarının artması en çok aldığımız başvurular arasında.”
Nuray Çevirmen’e göre sıraladığımız bütün bu rakamlar “bir hapsetme rejiminin olduğunu gözler önüne seriyor.”
Berivan Korkut ise bu dönemin karakteri olan bir bilgiyi paylaşıyor: “Mahpuslar şiddet uygulayan memurların sıklıkla ‘beni istediğin yere şikâyet et bana bir şey olmaz’ dediğini aktarıyor.”
2022’NİN BAŞINDAN BU YANA EN AZ 40 MAHPUS YAŞAMINI YİTİRDİ
Avrupa Konseyinin yıllık hapishane istatistiklerine göre Türkiye hapishanelerinde 2019 yılında 42, 2020 yılında 42 ve 2021 yılında 57 mahpus intihar etti.
İHD’ nin tespitine göre ise 2022 yılı başından bu yana 40 mahpus yaşamını yitirdi. Bunların büyük kısmı intihar iddiaları ve şüpheli ölümler.
Nuray Çevirmen, şüpheli ölümler için de intihar denildiğini ancak açıklığa kavuşmadığının altını çiziyor.
Berivan Korkut ekliyor: “Bunun yanında kaç ölümün şüpheli ölüm olarak nitelendirildiği, soruşturmaların ne kadar ayrıntılı yürütüldüğü sorularının cevabını vermemiz maalesef mümkün değil. Bizim yaptığımız ve diğer sivil toplum örgütlerinin CİMER’ e yaptığı bilgi edinme başvurularına cevap verilmemektedir.”
Peki ne oluyor da mahpuslar intihara sürükleniyor? Korkut ve Çevirmen açık, şeffaf ve adil bir süreç yürütülmediğine dikkat çekiyor.
Reklam
Çevirmen dışarıdayken böyle bir eğilimi olmayan mahpusları hapishanede buna sürükleyen sebepleri ortaya koymak gerektiğinin altını çiziyor: “Şiddet, tecrit, yaşadıklarını aktaramama, çözüm üretememe ve adalete inancın yok olması gibi nedenler mahpusların bir kısmını intihara sürüklüyor ancak tekrar etmek gerekir ki büyük kısmı şüpheli ölüm.”
Berivan Korkut’un bunlara eklemesi var: "Bunun yanında son yıllarda mahpusların sosyal aktivitelerden faydalanamaması, ekonomik zorluk yaşamaları, aileleriyle görüş yapamamaları, sosyal birçok ihtiyaçları karşılayamamalarının psikolojileri üzerinde olumsuz etki yaptığını mahpus mektuplarından yola çıkarak söylememiz mümkün."
CEZAEVLERİ DENETİME AÇILMALI
İhlaleler ve ölüm haberleri artarken ne yapılmalı? Berivan Korkut ve Nuray Çevirmen yapılması gerekenlere dair ortak noktalar sıralıyor: “Öncelikle salgın önlemleri adı altında tamamen durdurulmuş olan sosyal aktiviteler bir an önce başlatılmalı. Tüm cezaevlerinin sivil toplum kurumlarının ve meslek kurumlarının, hukuk örgütlerinin denetimine açılmasının sağlanması gerekiyor. Hapishanede yaşatılan hak ihlallerinin ve ölümlerin aydınlatılması için etkin bir soruşturma sürecinin yürütülmesi ve hukuk örgütleri ile hak temelli çalışan kurumların müdahilliğini kabul edilmesi gerekir.”
Nuray Çevirmen, meslek odalarına, kitle örgütlerine, barolara ve siyasi partilere de bu konuda çalışma yürütme çağrısı yapıyor.
Çıplak arama, darp, tecrit, disiplin cezaları:
Cezaevlerinde ‘istediğin yere şikâyet et’ dönemi
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinde ciddi artış yaşanıyor. Artışın nedenlerini ve ihlallerin nasıl önlenebileceğini İHD' den Nuray Çevirmen ve CİSST' ten Berivan Korkut sıraladı.
Cezaevlerindeki hak ihlallerine dair yapılan başvuru sayılarında ciddi artış var. İnsan Hakları Derneğinden Nuray Çevirmen mahpusların ayakta sayım, ağız içi arama, çıplak arama dayatması gibi uygulamalara maruz kaldığını; bu aramalara ya da uygulamalara karşı çıkıldığında ise kötü muameleye maruz kaldıklarının altını çiziyor.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneğinden Berivan Korkut ise ekliyor: “Mahpuslar şiddet uygulayan memurların sıklıkla ‘beni istediğin yere şikayet et bana bir şey olmaz’ dediğini aktarıyor.”
‘HAPSETME REJİMİ’
Türkiye’de 384 ceza infaz kurumunda 322 bin 187 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğü (CTE) her istatistik açıkladığında bu sayı artıyor. Paralel biçimde cezaevi sayısı da… Artan rakamlar ne yazı ki bununla sınırlı değil.
Hem İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen hem de Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Savunuculuk Koordinatörü Berivan Korkut son dönemde hapishanelerden yapılan hak ihlali başvurularında artış olduğuna dikkat çekiyor.
Nuray Çevirmen kendilerine gelen başvurulara dair şöyle bir özet yapıyor: “Ayakta sayım, ağız içi arama, çıplak arama dayatması, bu aramalara ya da uygulamalara karşı çıkıldığında kötü muamele… Mahpuslar haklarını aradıklarında disiplin cezaları verilerek tek kişilik hücrelere konuluyor.
Fiziksel olarak darp edilen mahpusların rapor alma süreçleri ya geciktiriliyor ya da hiç rapor alamıyor. Şikâyet süreçleri adil olarak sonuçlandırılmıyor. Cezasızlık politikası hâkim vaziyette.”
Berivan Korkut ekliyor: “Bize mahpuslardan son dönemde ağır bir tecrit altında tutulduklarına dair gelen başvurularda artış var. Tecridin yanı sıra son dönem yaşanan ekonomik zorluklar ve bunların yarattığı sonuçlar üzerine de çok fazla başvuru alıyoruz.
Örneğin ailelerin para göndermemesi, görüşe gelememeleri, mahpusların temel temizlik malzemelerine erişememeleri elektrik faturaların yüksek gelmesi ve bunun sonucunda elektriklerin kesilmesi, kantin fiyatlarının artması en çok aldığımız başvurular arasında.”
Nuray Çevirmen’e göre sıraladığımız bütün bu rakamlar “bir hapsetme rejiminin olduğunu gözler önüne seriyor.”
Berivan Korkut ise bu dönemin karakteri olan bir bilgiyi paylaşıyor: “Mahpuslar şiddet uygulayan memurların sıklıkla ‘beni istediğin yere şikâyet et bana bir şey olmaz’ dediğini aktarıyor.”
2022’NİN BAŞINDAN BU YANA EN AZ 40 MAHPUS YAŞAMINI YİTİRDİ
Avrupa Konseyinin yıllık hapishane istatistiklerine göre Türkiye hapishanelerinde 2019 yılında 42, 2020 yılında 42 ve 2021 yılında 57 mahpus intihar etti.
İHD’ nin tespitine göre ise 2022 yılı başından bu yana 40 mahpus yaşamını yitirdi. Bunların büyük kısmı intihar iddiaları ve şüpheli ölümler.
Nuray Çevirmen, şüpheli ölümler için de intihar denildiğini ancak açıklığa kavuşmadığının altını çiziyor.
Berivan Korkut ekliyor: “Bunun yanında kaç ölümün şüpheli ölüm olarak nitelendirildiği, soruşturmaların ne kadar ayrıntılı yürütüldüğü sorularının cevabını vermemiz maalesef mümkün değil. Bizim yaptığımız ve diğer sivil toplum örgütlerinin CİMER’ e yaptığı bilgi edinme başvurularına cevap verilmemektedir.”
Peki ne oluyor da mahpuslar intihara sürükleniyor? Korkut ve Çevirmen açık, şeffaf ve adil bir süreç yürütülmediğine dikkat çekiyor.
Reklam
Çevirmen dışarıdayken böyle bir eğilimi olmayan mahpusları hapishanede buna sürükleyen sebepleri ortaya koymak gerektiğinin altını çiziyor: “Şiddet, tecrit, yaşadıklarını aktaramama, çözüm üretememe ve adalete inancın yok olması gibi nedenler mahpusların bir kısmını intihara sürüklüyor ancak tekrar etmek gerekir ki büyük kısmı şüpheli ölüm.”
Berivan Korkut’un bunlara eklemesi var: "Bunun yanında son yıllarda mahpusların sosyal aktivitelerden faydalanamaması, ekonomik zorluk yaşamaları, aileleriyle görüş yapamamaları, sosyal birçok ihtiyaçları karşılayamamalarının psikolojileri üzerinde olumsuz etki yaptığını mahpus mektuplarından yola çıkarak söylememiz mümkün."
CEZAEVLERİ DENETİME AÇILMALI
İhlaleler ve ölüm haberleri artarken ne yapılmalı? Berivan Korkut ve Nuray Çevirmen yapılması gerekenlere dair ortak noktalar sıralıyor: “Öncelikle salgın önlemleri adı altında tamamen durdurulmuş olan sosyal aktiviteler bir an önce başlatılmalı. Tüm cezaevlerinin sivil toplum kurumlarının ve meslek kurumlarının, hukuk örgütlerinin denetimine açılmasının sağlanması gerekiyor. Hapishanede yaşatılan hak ihlallerinin ve ölümlerin aydınlatılması için etkin bir soruşturma sürecinin yürütülmesi ve hukuk örgütleri ile hak temelli çalışan kurumların müdahilliğini kabul edilmesi gerekir.”
Nuray Çevirmen, meslek odalarına, kitle örgütlerine, barolara ve siyasi partilere de bu konuda çalışma yürütme çağrısı yapıyor.