26 Ağustos 1922 sabahı Kocatepe’den başlayan Büyük Taarruz; işgalcileri vatan topraklarından söküp atmış ve 30 Ağustos’ta Başkomutanlık Meydan Muharebesiyle de Türk’ün varlığına kast edenlere acı bir ders verilmiştir.

Malazgirt Zaferi'yle Anadolu topraklarına gelen ve vatan yapan aziz millet varlığı, 30 Ağustos Zaferi'yle de hiçbir yere gitmeyeceğini, zulme hiçbir şekilde boyun eğmeyeceğini, vatan haline gelen Anadolu’nun, 851 yıl sonra, yine bir 26 Ağustos’ta başlayan kutlu taarruzla hiçbir güç tarafından ele geçirilemeyeceği gösterilmiştir.

             Sakarya’dan Kocatepe’ye uzanan imrenilecek mücadele Dumlupınar’da şaha kalkmış ve Başkomutanlık Meydan Muharebesiyle Türk milletinin kudretini ortaya koymuştur.

Türk milletinin gücünü sınamaya çalışanlara tarihi bir ders verilmiştir.

              Kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle, doğusuyla batısıyla milletimizin topyekûn bir mücadele sonunda kazandığı bu zaferin 100. yıldönümünü yaşamanın heyecanını ve haklı gururunu yaşıyoruz. 30 Ağustos Zaferi ile işgalci güçlere unutulmayacak bir ders vermiş olan milletimiz hiçbir şekilde bağımsızlık ve hürriyetinden ödün vermeyeceğini, sonsuza kadar var olacağını tüm dünyaya kabul ettirmiştir. 

Sakarya’dan, Dumlupınar’a Türk’ün gücüne tanık olanlar, döküldükleri denizden çıkmanın fırsatını asla bulamayacaklardır.

           Bilinmelidir ki dün savaş meydanlarında Türk’ün bileğini bükemeyen gafillerin, bugün çevremizde planlanan küresel ve bölgesel ayak oyunlarıyla mesafe almaya çabalamaları beyhude olduğu kadar sonuçsuz kalmaya da mahkûm olacaktır.

               Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutluyorum. Başta Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucu Başbuğu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ülkü ve silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı, rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyor, bu zaferi bize armağan eden ebediyete irtihal etmiş kahramanlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.

.