Gazetecilerin basın kartları sorunu devam ediyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto anlattı.
haber ;Gözde TÜZER İstanbul
“Türkiye’de çalışan gazetecilere basın kartları verilmiyor” Türkiye’de yıllardır duyduğumuz bu sorun hala devam ediyor. Çalışan gazetecilerin yaptıkları basın kartı başvuruları ya “Başkanlığa gönderildi” diyerek bekletiliyor, ya “fotoğrafınız uygun değil” denilerek reddediliyor ya da hiçbir şey söylenmeden iptal ediliyor. Ancak her haberde gerekli olan basın kartları pek çok gazeteciye verilmiyor.
Basın İlan Kurumunun 14 Eylül 2022 tarihli istatistik raporlarına göre; gazetelerde basın kartı sahibi sayısı 2898. Toplam fikir işçisi sayısı ise 6687. Bu rakamlar elbette basılı gazeteler için geçerli. Ancak 2021 yılı verilerine göre 15 bine yakın gazetecide basın kartı var. Fakat Türkiye’deki gazeteci sayısının 25 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.
2022 yılının ilk Basın Kartı Komisyonu toplantısı ise 10 Ağustos’ta İletişim Başkanlığında gerçekleşti. İletişim Başkanlığının verdiği bilgilere göre; toplantıda 1187 dosya görüşüldü, komisyonda 890 basın mensubu ilk kez basın kartı almaya hak kazandı. 297 basın mensubunun ise sürekli basın kartları onaylandı. Ancak bu gazeteciler arasında maalesef Evrensel gazetesinde çalışan gazeteciler yer almıyordu.
2018 YILINDAN BERİ SORUNLAR SÜRÜYOR
Basın Kartı Yönetmeliği bundan tam 4 yıl önce 2018 yılında değiştirilmiş, rengi turkuaz yapılmış ve sarı basın kartları iptal edilmiş, gazetecilere de turkuaz renk kartların verilmesi için başvuru yapmaları gerektiği söylenmişti. Sorun tam olarak bundan sonra başladı.
Hükümetin “hoşuna gitmeyen” haberler yapan, gerçekleri yazan, soru soran, sorgulayan pek çok gazeteciye kartları verilmedi. 2020 yılında ise Danıştay yönetmeliğin pek çok maddesinin yürütmesini durdurdu ve 2021’de tekrar değişiklikler yapıldı.
İletişim Başkanlığı ise değişikliklere karşı itiraz etti. 19 Mayıs 2022 tarihine gelindiğinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, İletişim Başkanlığının itirazını kabul etti ve yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasına hükmetti. Yani yönetmeliğe “devam” kararı verildi. Tüm bunlar yaşanırken, gazeteciler yine kartlarını alamadı, haber takip ederken sorunlar sürdü.
BİRKAÇ ÖRNEK…
Bu noktada bir kaç örnek verelim: Sürekli basın kartı sahibi 48 yıllık Gazeteci Tuğrul Eryılmaz’ın sürekli basın kartı geçtiğimiz hafta iptal edildi.
Basın kartlarının yenilenmemesine dair Gazeteci Aydın Engin dava açmıştı. Engin’in ölümün ardından davayı kazandığının bilgisi gelmişti.
Evrensel gazetesi Ankara Muhabiri Birkan Bulut’un başvurusu 2017 yılından beri bekletiliyordu. Mahkeme “gazeteci olarak çalışan davacının basın kartının sağladığı imkânlardan faydalanamayacak olması nedeniyle telafisi güç zararların meydana gelebileceği” sonucuna vardı ve basın kartı başvurusunun işleme almama işleminin yürütmesini durdurdu.
2020 yılının başlarında Evrensel çalışanları hala değiştirilmeyen ve yenisi verilmeyen kartlarını kullanamamaya başladı. Gazeteciler basın kartı sorgulama bölümüne girdiklerinde “iptal edildi” ifadesini gördü
. Tepkiler büyüktü. 3 gün sonra ise gazetecilerin basın kartlarının yeniden verildiği söylendi. Ancak turkuaz renkli basın kartları hala Evrensel çalışanlarına verilmedi.
Basın meslek örgütleri ise yıllardır gazetecilerin “gazeteci” olup olmadığına İletişim Başkanlığının değil, meslek örgütlerinin karar vermesi gerektiğini söylüyor ve “basın kartları meslek örgütleri tarafından verilmeli” diyor. Kartlarla ilgili son durumu Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto anlattı.
‘TUZ KOKTU’
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş geçtiğimiz hafta 48 yıldır gazetecilik yapan Tuğrul Eryılmaz’ın sürekli basın kartının iptal edildiğini hatırlatarak “Gerekçe ‘milli güvenlik’ oldu. İletişim Başkanlığının kararı ile artık tuz da kokmuştur” dedi.
Durmuş basın kartlarıyla ilgili durumu şöyle anlattı: “Önceleri basın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından dağıtılan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesiyle oluşturulan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, zaten tartışmalı bir konu olan basın kartları daha da tartışmalı hale getirdi. Bu da yetmezmiş gibi gazetecilerin yıpranma hakkını basın kartı taşıma şartına bağladılar.
2018’den beri yüzlerce gazetecinin basın kartı yenilenmedi. Gerekçe dahi sunmadılar, incelemede denildi. 2020 yılında bir sabah yenilenme bekleyen kartların iptal edildiği bilgisi düştü gündeme.
Gelen tepkiler üzerine bir gün sonra sisteme ‘kullanımda’ diye tanımladılar kartları. Ancak yine de yenisini vermediler. Dava açanlar oldu basın kartları almak için. Onlardan birisi de meslek büyüğümüz Aydın Engin’di.
Ölümün ardından davayı kazandığının bilgisi geldi. Bugün kimlerin basın kartı taşıyıp taşıyamayacağı karar verenler, daha dünyaya gelmeden gazetecilik yapmaya başlayan meslektaşlarımızın kartlarını iptal etme hakkını kendilerinde görenler, bu mesleğe en büyük kötülüğü yapanlardır”
‘BU KEYFİLİK BENİMSENMEMELİ VE TEPKİ GÖSTERİLMELİ’
İletişim Başkanlığı’nın basın kartı taşıma ve iptal şartlarını kendisinin yazıp kendisinin uyguladığını aktaran Durmuş, Danıştay 10. Dairesinin kararını hatırlatarak şöyle devam etti: “Tuğrul Eryılmaz’ın gazetecilik kimliği tartışma yapılmayacak kadar nettir.
Sırf bu karar dahi İletişim Başkanlığının böyle bir yetkisinin olmadığının en açık örneğidir. Fahrettin Altun, Eryılmaz’ın kartını iptal ederek gazetecilere gözdağı vermeye çalışsa da nafile! Eryılmaz gibi binlerce gazetecinin bu mesleği icra etmek için o kimliğe ihtiyacı yoktur. Ancak bu keyfilik benimsenmemeli ve tepki gösterilmelidir. Kimin gazeteci olduğuna karar verecek olan İletişim Başkanlığı değildir. Meslek örgütleridir, okurlardır”
‘GURURLA TAŞIR, GAZETECİLİĞİNİ KANITLARDI’
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto mesleklerini evrensel gazetecilik kurallarına uygun bir biçimde yerine getiren basın çalışanları için sarı basın kartlarının büyük önemi olduğunu belirterek “Gururla taşır, yeri geldiğinde her kurumda gazeteci olduğunu bu kartla kanıtlarlardı. Çünkü 3559 Sayılı Basın Yasası’nın 212 Sayılı Yasa’yla değişmesinden sonra bu kartı elde etmek pek de kolay değildi” dedi.
Olcayto basın kartlarıyla ilgili süreci de şöyle anlattı: “2015 yılında Basın Kartları Yönetmeliği değiştirildi. Ardından Cumhurbaşkanlığı’na bağlı İletişim Başkanlığı kuruldu. Basın meslek kuruluşlarına, tanınırlıklarına ve kıdemlerine bakılarak seçilen Basın Kartları Komisyonu ortadan kaldırıldı. Yerine İletişim Başkanlığı’na bağlı, kararlarında bağımsız ve özgür olmayan bir komisyon kuruldu.
Sarı Basın Kartı yerine de mağazaların tüketici kartlarına benzeyen turkuaz renginde bir basın kartı bastırıldı. Kısa bir deyişle artık bu basın kartının basın camiasında da çeşitli kurumlar nezdinde de bir kıymeti har biyesi kalmadı.”
‘GAZETECİLERİ İKİYE AYIRIYOR’
İletişim Başkanlığı’nın gazetecileri ikiye ayırdığını söyleyen Olcayto “Basın kartı alabilecek uslu ve iktidara biat eden gazeteciler, basın kartı alamayacak eleştirel gazetecilik yapanlar... Ayrım böyle olunca halkın haber alma, gerçekleri öğrenme, bilgilenme hakkı için uğraş veren gazeteciler muhalif addediliyor ve basın kartı verilmeyerek cezalandırılıyorlar” ifadelerini kullandı.
Basın kartları iptal edilen gazeteciler için gerekçe bulmanın İletişim Başkanlığı için çok kolay olduğunu aktaran Olcayto şöyle devam etti: “Teröre sahip çıkmak yaftası yetiyor da artıyor bile.
Haklı haksız ayırmadan gazetecinin siyasi bir suçtan yargılanması da öyle. Bu durumla karşılaşan gazetecinin mahkemeye başvurmaktan başka şansı yok.
Ancak yüzde yüz haklı olsanız bile davayı kazanmanız için uzun bir süreç gerekiyor. Aydın Engin kardeşimizde olduğu gibi. Kimi gazeteci davayı kazansa bile kazandığında ömrünü tüketmiş bulunuyor. Bu yakınlarda mesleğin yüz akı gazetecilerinden Tuğrul Eryılmaz’ın basın kartı da türlü gerekçelerle verilmiyor.
Elbet bir gerekçe bulmuşlardır ama İletişim Başkanlığı kart verse de vermese de Tuğrul Eryılmaz’ın hem Türkiye’de hem uluslar arası medyada gazeteciliği çoktan tescil edilmiştir. Basın tarihine ne denli çırpınsanız da sizler değil yazılarıyla Aydın Enginler, Tuğrul Eryılmazlar kalacak.”
‘BASIN KARTI KOMİSYONU YENİDEN KURULMALI’
Olcayto Türkiye’nin en yaygın meslek kuruluşlarından birinin yöneticisi olarak bir çözüm önerisinde de bulundu: “Basın kartlarını devlet vermemelidir.
Türkiye’de devlet ağzıyla yatıp kalkan, devlet ağzıyla konuşan insanlar gazeteci değildir ve gazeteci olamazlar. Eğer vicdanınız el veriyorsa meslek örgütleriyle görüşerek Basın Kartları Komisyonu’nu liyakati dikkate alarak adil bir biçimde yeniden kurarsınız. Basın Kartları Komisyonu’nda sendikaların yer almasını sağlarsınız. Ve eskiden olduğu gibi Basın Kartları Komisyonu’nun kararlarını gecikmeden toplumla paylaşırsınız.
Belki bu yöntem çok hakça değil ama bu şimdiki sürdürülen saçmalıklardan daha iyi diye düşünüyorum.”