Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sağlık emekçileri isyan ediyor: "Çok yoğun, 15-20 saat çalıştığımız oluyor. Bazen oluyor su içemiyoruz, yemek yiyemiyoruz. Tuvalete gitmek bile problem."
Malatya Battalgazi Devlet Hastanesinin açılmasıyla birlikte Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan sağlık personelinin sorunları da katlanarak artıyor. Hastane personelinin yeni hastaneye aktarılmasıyla iş yüklerinin artığını ve hastanede yemeklerin kötü olması nedeniyle yemek yiyemediklerini ifade eden hemşireler, sorunlarını Evrensele anlattılar.
Açılan yeni hastanenin personelinin ve sağlık çalışanlarının Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesinin kadrosundan alındığını, bu yüzden birçok kişinin işini yapmak zorunda kaldıklarını ifade eden Ahmet “Yeterli sayıda çalışan yok. Açılan yeni hastane için elemanları çoğunlukla buradan aldılar. Bu hastanenin elemanlarını diğer tarafa paylaştırdılar. Bina yapıyorlar ama içinde yeterli çalışan yok.
Hemşire başına düşen hasta sayısı istatistikleri yanlış hesaplanıyor ve düşük gösteriliyor. Yani yeterli hemşire, hasta bakıcı yok. Hatta bazı servislerde hasta bakımı hiç yok. Bu yüzden bizim iş yükümüz de sürekli artıyor.
15-16 yataklı servislerde tek nöbet tutuyoruz. PAndemiden bu yana sürekli olağanüstü bir durum varmış gibi çalışıyoruz. 15-20 saat aralıksız çalıştığımı biliyorum. Mesailerde sekiz saat tuvalet molası bile vermeden çalışmak rutin hale geldi. Yaptığım işi artık hiç sevmiyorum, iş dışında bir hayatımız kalmadı. Yorgunluktan o kadar tükeniyoruz ki sonraki günü ancak dinlenmeye ayırabiliyoruz” dedi.
"BİR İNSAN KORKARAK NASIL İŞİNİ YAPABİLİR?"
Hastanenin güvenlik problemine dikkat çeken hemşire Ahmet “Hastanede birçok giriş ve çıkış olduğu için kontrolü de zor oluyor. Ziyaret saati kavramı yok. Odalarda tedavi yaparken sizi izleyen bir sürü göz oluyor. Tek başına nöbet tutmak problem zaten.
Çünkü tehdit aldığımızda ispatlama şansımız olmuyor. Karşınızdaki kişi rahatça yalan söyleyip, kendini kurtarıyor. Sözlü saldırıları saymıyorum bile” dedi.
Hemşire Ayşe de güvenlik sorununun sağlık emekçilerine yansımalarını şöyle ifade etti: “Hastanenin servisinin açık olarak 28 tane girişi var ve ziyaret saatlerinin bir sınırı yok. Gecenin 12’sinden 2’ye 3’e kadar uyarmamıza rağmen hasta odalarında bir sürü insan oluyor.
Kontrol ediyoruz, o an bir şey olmuyor ama 5 dakika sonra gittiğinde bir sürü insan oluyor. Ve ben tedavi etmeye gittiğimde, tedavi ederken hem rahatsız hem de tedirgin oluyorum. Normalde hasta odalarında 1 kişiye izin veriliyor.
Ama bizimki hasta odalarında refakatçi dışında kimsenin olmaması gereken bir servis, bütün cerrahi servisler ve dâhili servislerin çoğu böyledir. Ama yine de çok fazla hasta ziyareti oluyor. Korkuyoruz, 28 tane girişi olduğu için her şeyden önce can korkusu yaşıyoruz…”
"BİR PASPAS ATMADIĞIMIZ KALDI!"
Temizlik personelinin bile yetersiz olduğunu söyleyen Ayşe, birçok işi yaptığını belirtiyor: “Çalışan sayımız yeterli değil her şeyden önce. Nöbetlerde özellikle. Gündüz olmasa bile hem hemşire, hem doktor, hem personel, hem sekreter. Bazen oluyor ki bir paspas atmadığımız kalıyor, yakında o da olur diye düşünüyorum.
Birkaç kişinin işini yapmak zorunda bırakılıyoruz. Çok yoğun. Bazen oluyor ki su içemiyoruz, yemek yiyemiyoruz. Vaktimiz yok. Tuvalete gitmek bile bir problem. Çalışan sayısının arttırılmasını istiyoruz. Kişi başına düşen hasta sayısının azaltılması gerekiyor. Güvenliğin arttırılması gerekiyor. Dinlenebilmek isteriz. Mesela nöbetlere giderken stresli gidiyoruz. En az 2 kişi olsak stresli gitmeyiz. Stresli ve tedirgin gidiyoruz. Şiddete uğrayacak mıyım, birisi bana hakaret edecek mi diye tedirgin şekilde gidiyoruz. Korkarak bir insan işini nasıl yapabilir?”
"YEMEKLER MİDE PROBLEMİ YAŞATIYOR"
Cerrahi Hemşiresi Ahmet, hastanede yemek yemediğini, evden getirdiğini aktardı: “Hastanede uzun zamandır yemek yemiyorum, çünkü yemekler güzel değil, hastalara verilen yemeklerle ilgili de sıkıntı yaşıyoruz. Hastaya istenilen içerikte diyet yemeği verilmiyor. Örneğin protein diyeti alacak hastaya kahvaltıda yumurta verilmiyor.” Hemşire Ayşe de hastanede mecbur kalmadığı sürece yemek yemediğini belirtti: “Hastanede mecbur kalınca yemek yiyorum, bazen evden yemek ayarlayamıyoruz.
Fakat yediğim zaman birkaç gün mide problemi yaşıyorum. Bütün yemeklerden hep aynı tat geliyor sanki. Kullandıkları yağdan olduğunu düşünüyorum. Yağların tekrar tekrar kullanıldığını düşünüyorum.
Bir de personel yemeklerini vaktimiz olmadığı için personel yemekhanesine inemiyoruz. Hastanenin yukarısında yemek almak zorunda kalıyoruz. O da çoğu zaman tuzsuz, yağı da problemli. Hastanede yemeyip, dışarıdan bir yemek söylesem neredeyse 100 TL’ye mal oluyor.
Bu da ekonomik olarak bir külfet.”