İnsan Hakları Derneği, Özgürlük için Hukukçular Derneği ve Çağdaş Hukukçular Derneği ortak açıklamayla "Şebnem Korur Fincancının iktidar tarafından hedef gösterilmesi kesinlikle kabul edilemez" dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) yayımladıkları ortak açıklamayla Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancının iktidar tarafından hedef gösterilmesine tepkilerini dile getirdi.
Fincancı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin IKBY' deki operasyonlarında kimyasal silah kullandığı iddialarına dair, "Araştırılmalı ve hakikat ortaya çıkarılmalı" açıklaması yapmasının ardından önce iktidar medyası ve sözcüleri, ardından da AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından hedef alındı.
Erdoğan, hakkında soruşturma açılan Fincancı için "Türk Tabipleri Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Hem bu kişiyle, hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak. Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdik. Gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin değişmesini sağlayacağız" dedi.
Bahçeli de "TTB'nin başkan ve yöneticileri hakkında en ağır cezai işlemlerin tatbik ve temin edilerek bu birliğin kapısına kilit vurulmasını, doktorlarımızın bu kuruma mecburi üyelik şartlarının kaldırılarak özgürleşmelerini tarihi önemde addediyorum.
TTB Başkanı ile diğerlerinin Türk vatandaşlığından çıkarılması, vatansız ve ülkesiz olmaya mahkum edilmesi akla en yakın yollardan birisidir" sözlerini sarf etti.
HAK SAVUNUCULARI: KESİNLİKLE KABUL EDİLEMEZ
İHD, ÖHD ve ÇHD' nin ortak açıklamasında, "Bu konuda bilimsel görüş açıklayan adli tıp uzmanı ve insan hakları savunucusu Şebnem Korur Fincancı hakkında suç duyurusunda bulunulması ve siyasi iktidar sözcüleri tarafından hedef gösterilmesi kesinlikle kabul edilemez" denildi.
Açıklamada kimyasal silah kullanımıyla ilgili iddiaların dikkate alınması gerektiği vurgulanarak, “Bu tip durumlarda yargı organları ile idari ve siyasi denetim mekanizmalarının üzerinde düşen görevi yapmaları gerekmektedir.
Gerçek ancak böyle ortaya çıkabilir. Mağdur ailelerinin kurumlarımıza yaptıkları başvuru üzerine ilgili mevzuat çerçevesinde gerekli idari ve yargısal başvuru yollarına gidilecektir” de denildi.
Konu hakkındaki uluslararası sözleşmelerin, protokollerin ve yargı hükümlerinin anımsatıldığı açıklamada "Uluslararası yükümlülük üstlenen bir ülke olan Türkiye, kendi iç denetim mekanizmalarını da harekete geçirmelidir. Bu iddialar ancak bu şekilde hareket edilerek sonuçlandırılabilir görüşündeyiz" ifadeleri kullanıldı