Çocuk Hakları Sözleşmesi, 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda toplam 197 ülke tarafından imzalanan tarihin en geniş katılımlı insan hakları belgesidir. Sözleşmenin imzalandığı 20 Kasım günü de farkındalık yaratmak amacıyla ''Dünya Çocuk Hakları Günü'' olarak ilan edilmiştir.
Sözleşme ülkemiz tarafından da 2 Eylül 1990 tarihinde imzalanmış ve 27 Ocak 1995 tarihinde de Resmi Gazete' de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Sözleşme ülkelere, hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm çocukların ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve siyasi tüm haklarını koruma ve destekleme ile bu doğrultuda çocuklar adına yapılan tüm işlemlerde öncelikle çocuğun üstün yararını hedefleme yükümlülüklerini getirmektedir.
Bugün sözleşmenin imzalanmasının 33. yılı iken gerek Dünyada gerek ülkemizde çocuk hakları ihlallerinin katlanarak arttığını görmekteyiz. İşkence ve kötü muameleyle karşı karşıya olan, savaşlar ve silahlı çatışmalarda ölen, savaş ve çatışma bölgelerinde yaşayan, mülteci olan, çalıştırılan, sokakta yaşayan, dilendirilen, fiziksel ve duygusal şiddete maruz kalan, tecavüze, tacize, uğrayan, fuhuşa zorlanan, ayrımcılığa maruz kalan, yoksulluk ve açlık içinde sağlıksız çevrelerde yaşamak zorunda bırakılan vb. Hak ihlallerine maruz kalan çocuklar bugün tüm dünyada varlığını sürdürmektedir.
Ülkemiz özelindeki durum da bundan farklı değildir. Bugün ülkemizde de çocuk hak mağduriyetleri artarak devam etmektedir. Erken yaşta evlendirilen, çalıştırılan, dilendirilen, sokakta yaşamak zorunda olan, ceza evinde olan, tacize, tecavüze, aile içinde istismara uğrayan ve susturulan, yoksulluk ve açlık içinde sağlıksız çevrelerde yaşamak zorunda bırakılan, ayrımcılığa maruz kalan birçok çocuk yaşam mücadelesi vermektedir.
Özellikle yaşadığımız pandemi döneminde uzaktan eğitim sistemine geçilmesi ile çocukların eğitim noktasında dahi yaşadıkları fırsat eşitsizliği gözler önüne serilmiştir. Yine bugün hayat pahalılığının her geçen gün artması da en çok çocukları mağdur etmekte, çocuklar en temel gıda olan et, süt, yumurta, peynir gibi besinlere dahi ulaşamamaktadır.
Öyle ki Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi tarafından 2021 tarihinde yapılan araştırmalar sonucunda hazırlanan Türkiye’de Okul Çağı Çocuklarında Büyümenin İzlenmesi (TOÇBİ) Araştırma Raporu, Doğu ve Güneydoğu’da çocukların kronik açlık sonucu gelişme geriliği yaşadığını ortaya koymuştur.
Tüm bu durumlar, gerek Çocuk Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri gerekse de Çocuk Koruma Kanunu’nun çocukların yaşadıkları hak ihlallerinin önüne geçmekte yeterli olmadığını ortaya koymaktadır.
Bu noktada çocuklar ve çocuk haklarına yönelik çalışmalar günlük ihtiyaca ya da politikalara göre değil, çocuğun üstün yararını gözeten partiler üstü bütüncül politikalara göre sosyal hizmetler, güvenlik, yargı, eğitim, sağlık ve diğer alanlardaki yetkili merciler tarafından önleyici ve koruyucu, çocuk odaklı ve hak temelli bir yaklaşımla, kurumlar arasında koordinasyon sağlanarak yapılmalı ve denetlenmelidir.
Bizler de Malatya Barosu olarak çocuklara yapılan her türlü yatırımın geleceğe yapılan yatırım olduğunu bir kez daha hatırlatarak çocukların ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve siyasi tüm haklarını koruma ve destekleme yükümlülüğü doğrultusunda başta devlet olmak üzere ilgili tüm kişi ve kurumları yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.
Bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için yapılacak planlama ve çalışmalarda üzerimize düşen yükümlülükleri yerine getirmeye hazır olduğumuzu kamuoyuna saygılarımızla beyan ederiz. Malatya Barosu olarak bugüne değin olduğu gibi bundan sonra da çocukların uğradıkları cinsel, duygusal, fiziksel ve ekonomik her türlü istismar ve hak ihlalleri ve bunların meşrulaştırılmasına dönük tüm düzenlemelerle mücadele etmeye ve bu konularda açılmış ve açılacak davaların takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Ayrıca; 20 Kasım Çocuk Hakları günü kapsamında ilimizde bulunan 6 okulda 21-22 ve 23 Kasım tarihlerinde Malatya Barosu avukatları tarafından Çocuk Hakları Günü konulu eğitim verilecektir. MALATYA BAROSU ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU