Türkiye’de düşünce, ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi kapsamında meslektaşlarımıza yönelik sansür, tehdit-şiddet, gözaltı-yargılamalar ile özlük haklarında yaşanan kayıpları kayıt altına aldığımız; ilkini, 2015 yılının ilk aylarında yayınladığımız ve 8 yıldır kesintisiz kamuoyuna duyurduğumuz ‘Medya İzleme Raporu’muzun, 2022 yılının son ayına ait olanını da sizlerle paylaşıyoruz.
Yılın son raporu olması vesilesiyle bu açıklamamızın çerçevesini, basına yönelik geçen ay içinde yaşanan ihlallerdense yıla mercek tutan şekilde kurmayı uygun bulduk. Bu bağlamda; düşünce ve ifade özgürlüğünün en temel bileşeni olan basın özgürlüğü için mücadele eden meslektaşlarımızı ve eleştirel, sorgulayıcı gazetecilik yapan basın yayın organlarını 2022 yılında hedef alan baskıların boyutu, raporumuz kapsamındaki sayısal verilerle de ortaya konuldu.
2022 yılında gazeteciler ve basın kuruluşlarına ilişkin en az 174 dava görüldü / duruşma yapıldı. Bu davalarda en az 263 gazeteci yargılandı. Belirtmek gerekir ki; bazı gazeteciler birden çok davada hâkim karşısına çıktı. Gazetecilerin çoğu hakkında açılan davalar yıl içinde birkaç duruşma boyunca devam etti.
Bu davalarda en az 40 gazeteci hapis cezası veya para cezasına çarptırıldı.
Gazetecilere toplamda en az 92 yıl 11 ay 15 gün hapis cezası verildi.
Gazetecilere toplamda en az 317 bin 900 TL tazminat cezası verildi.
En az 24 gazeteci hakkındaki yargılamanın sonucunda beraat etti.
Bir yıl boyunca; en az 33 gazeteci tutuklandı, en az 72 gazeteci gözaltına alındı. Bazı gazeteciler, gözaltına alınmalarının ardından tutuklandı. Bazı gazeteciler, haklarında kesinleşen yargı kararı uyarınca cezaevine gönderildi.
61 gazeteci, işini yaparken, özellikle toplumsal olaylarda saldırıya uğradı, engellendi. Saldırıların pek çoğunun arkasından gazeteciler gözaltına alındı. Gazeteciler, daha çok sosyal medya üzerinden tehdit edildi, hedef gösterildi.
Bir yıla bu kadar rakam yetmedi… Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK), TV kanallarına verdiği ceza kararlarının karnesini; CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı çıkardı. Taşcı'nın hesabı, RTÜK'ün ceza verirken kanalın logosunu, yöneticisini, programın konuğunu dikkate aldığını gösterdi. Buna göre RTÜK;
Bir yılda 13 TV kanalına 58 kez ceza kesti.
Halk TV, Tele 1, KRT, Fox TV ve Flash Haber'e 54 kez ceza kesilirken; TGRT Haber, Beyaz TV, ATV, A Haber, Ülke TV, Kanal 7 ve Tv 24'e sadece 3 kez cezai yaptırım uygulandı.
5 TV kanalına verilen 54 cezanın toplam tutardı, 17 milyon 335 bin olurken; 8 TV kanalına verilen 4 cezanın toplamı 1 milyon 674 bin TL oldu.
Basın özgürlüğüne yönelik baskılar kapsamında gazeteciler, hemen hemen her toplumsal olayı takip sırasında emniyet kuvvetleri tarafındanengellenirken; özellikle MHP siyasi anlayışına mensup kişilerin, bazı gazetecileri hedef alarak darp etmesi geçen yıl sıklıkla yaşanan gelişmeler arasındaydı.
15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası ilan edilen ve 2 yıllık bir süre devam eden olağanüstü hal (OHAL) uygulamalarının, adeta fiili olarak uygulanmaya devam ettiğinin işareti olarak değerlendirdiğimiz gazetecilerin haber takiplerinin engellenmesine ‘meşru dayanak’ sağlamayı amaçlayan Emniyet Genel Müdürlüğünün hukuka aykırı içerikteki, toplumsal olaylarda ses ve görüntü alma yasağına ilişkin genelgesi de uzunca bir süre uygulamada kaldı.
Haber takibi sırasında gazetecilerin engellenmesi, darp ve gözaltı düzeyine ulaşırken, gazetecilere yönelik şiddetin diğer merkezi MHP’lilerdi. Haber ve köşe yazılarında MHP’ye ilişkin eleştirel bakış açısına sahip bazı gazeteciler, geçen yıl bu siyasi anlayışın mensuplarının, ciddi şekilde fiziki şiddetine maruz kaldı.
Geçen yılın en tartışmalı başlıklarından bir de iktidar mensuplarınca ‘dezenformasyonla mücadele’ adı altında kamuoyuna lanse edilen Basın Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik öngören yasa teklifiydi. Basın ve sosyal medyaya ilişkin birçok hüküm içeren teklifin, dikkat çeken maddesi ise Türk Ceza Kanununa, ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ başlığıyla eklenen maddeydi. İktidarların uygulamalarına eleştirel ve sorgulayıcı bir anlayışla yaklaşan gazetecileri doğrudan hedef alan düzenleme, toplumsal tepkilerin önüne geçmeyi, demokratik hakların başında gelen düşünce ve ifade özgürlüğünün hapsedilmesi, oto sansürün yasallaşmasını öngörmekteydi. Öyle de ol! Taksim’de gerçekleştirilen terör saldırısı sonrası, söz konusu düzenleme ve teklifteki diğer düzenlemelerin dayanak oluşturduğu çeşitli yasaklar konuldu; yerel medyada, yerel yöneticilerin faaliyetlerini eleştirel bakış açısıyla haberleştiren gazeteciler hakkında soruşturmalar yürütüldü.
Yaşanan gerçeklerin bilgisini paylaşma yolunda son sekiz yıldır düzenli olarak yayınladığımız ve bir nevi basın ve toplumsal gelişmelere ilişkin arşiv niteliğine de kavuşan raporlarımızla; bir yandan basın özgürlüğü karşıtlarını kamuoyuna ‘tanıtmaya’, diğer yandan basın özgürlüğü savunucularıyla bağımsız ve özgür basın çerçevesinde emekten yana demokratik hukuk devleti mücadelesine katkı vermeye devam edeceğiz.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu