YAŞASIN 8 MART ! YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI! JIN JİYAN AZADİ!
Yaşam, 06 Mart 2016 16:02
Ölümden değil barıştan yanayız. Barış ve hakikat hakkımızı savunuyoruz.
8 Mart emekçi kadınlar günü nedeni ile Malatya kadın platformunun düzenlemiş olduğu basın toplantısı Turan emeksiz kavşağı ( 1 Mayıs meydanında ) yapıldı.
Malatya kadın platformu Emeksiz üst kavşağında toplanarak aşağıya yürümek ve basın açıklamasını Kız enstitüsü önünde yapmak için yürüyüşe geçtikleri esnada polis kitlenin önüne set kurarak yürüyüşe izin vermedi. Karşılıklı tartışmalardan sonra kadın platformu temsilcileri basın açıklamalarını bulundukları yerde yaparak dağıldılar.
Erkek-devlet şiddetinin en açık, en ağır hallerini yaşıyoruz
Malatya kadın platformu adına basın bildirisini okuyan Latife ulutaş “ Demokrasinin, adaletin, barışın, askıya alındığı, şiddetin ve savaşın her geçen gün tırmandırıldığı bir dönemde geçiyoruz. Bedenlerimize, kimliğimize, emeğimize, yaşam alanlarımıza karşı açılmış bir savaşın içinde bu yıl 8 Mart’ı karşılıyoruz. Erkek egemenliği ile sarmalanmış hayatlarımızı barış, eşitlik ve özgürlük için savundukça erkek-devlet şiddetinin en açık, en ağır hallerini yaşıyoruz. Hayatlarımızı teslim almaya çalışanlara karşı kadınlar var oldukça direniş de, umut da var olacak diyoruz. Bedenlerimiz, korku ve nefretle yürütülen bir savaşın açık hedefi halinde. Kadın cinayetleri katliam boyutuna varmışken, her gün taciz, tecavüz ve erkek şiddeti ile karşı karşıyayız.
2015 yılında verilere yansıdığı kadarıyla 300’ü aşkın kadın boşanmak istediği için, çalışmak istediği için, bir erkeği reddettiği için kendi hayatına kendisi karar vermek istediği için öldürüldü.. Son 8 ayda Diyarbakır, Suruç, Ankara, İstanbul’da bombalar hayatlarımıza düşerken Cizre, Nusaybin, Sur, Silvan, Silopi’de onlarca kadını devlet şiddeti ile kaybettik.
AKP iktidarı, eşitlik, özgürlük, gelecek mücadelesini boğmak, örgütlenmelerini engellemek için önce kadınları hedef alıyor. Ekin VAN’ın ölü bedeni ibret olsun diye sokaklarda sergilendi. Dilek Doğan’ın, Yeliz Erbay’ın, Şirin Öter’ın şafak operasyonlarında üzerine kurşun yağdırıldı. Ve yine özgür geleceği kurma mücadelesi veren Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar Silopi’de kurşunların hedefi oldu. Savaşın kazananı yoktur, kaybedeni bu ülkenin halklarıdır. Savaşın yarattığı yıkım Ortadoğu’da binlerce insanın canını tehdit etmeye devam ediyor
“Devlete karşı gelirsen hak edersin” diyor.
Ülkenin batısında tecavüze uğrayan kadın için “Gece 3’te dışarıda ne işi varmış” diyen zihniyet, Kürt illerinde katledildikten sonra çıplak bedeni teşhir edilen kadınlar için “devlete karşı gelirsen hak edersin” diyor. Yani bizim için çizilen sınırların dışına çıktığımız her an, başımıza gelecek her türlü şiddeti “hak ediyoruz” erkek-devletin gözünde.
Kadınlar itaati değil direnmeyi seçiyor. O yüzden bugün erkek-devlet şiddetine karşı öz savunmasını üreten, hayatını savunan kadınlar var. Yaşam alanlarını terk etmemekte direnen, hayat biçimlerinin elinden alınmasına izin vermeyen her türlü tehdide rağmen, kendine dayatılan muhafazakâr yaşama boyun eğmeyen, emeğine sahip çıkmak için onca baskıya rağmen greve çıkan, örgütlenen kadınlar var. Biz kadınlar, neyi hak ettiğimizi çok iyi biliyoruz. Bizler gerçek adaleti, gerçek barışı, eşitliği, özgürlüğü hak ediyoruz! Bunun için de sonuna kadar mücadelemizde ısrar edeceğiz!
Ülkenin bir tarafı kan gölüne dönmüş, Diyanet silahların susturulması, savaşın durdurulması çağrısı yapmak yerine yine kadınlara savaş açıyor.“Kadın-erkek eşit değildir” diyerek muhafazakâr, baskıcı politikalarla kadınların hayatını biçimlendirmeye çalışan iktidar, erkek şiddetini toplum içinde yeniden ve yeniden üretiyor. Kadın bedeni üzerinden söz söylemeyi kendine görev edinen Diyanet İşleri Başkanlığı, vermiş olduğu skandal fetvalarla kız çocuklarını hedef alan, Alevilerle evlenilmez diyerek mezhepçi, ırkçı açıklamalarda bulunan kadın düşmanı diyanet’in fetvalarına sessiz kalmıyoruz ve gerçek eşitlik için isyan ediyoruz.
Bizler biliyoruz ki yoksulluk arttıkça evdeki, işteki yük kadınların sırtına yükleniyor,
2008 yılından bu yana parça parça hayatımıza kiralık işçiliği, kölelik koşullarını, yarı zamanlı ve güvencesiz çalışmayı, emekliliği hayal haline getiren koşulları tam da bu sene, savaşın tozu dumanı arasında torba yasaya doldurarak yasalaştırmaya çalışıyor.. Bir taraftan emeğimiz gasp ediliyor, diğer taraftan her gün yeni zamlarla yoksulluk artıyor. Bizler biliyoruz ki yoksulluk arttıkça evdeki, işteki yük kadınların sırtına yükleniyor, emeğimiz daha da görünmez oluyor.
Hayatın her alanında hayatımıza, yaşam alanlarımıza yönelik saldırıların karşısında kimimiz Arin, Sibel, Sakine, kimimiz Özgecan, Cansel Buse, kimimiz Nevin, Çilem, kimimiz kara denizde Havva ana, Cizre’de Taybet ana, kimimiz yıllardır evlatlarını arayan cumartesi anneleri , kimimiz barış mücadelesi veren barış anneleri ,kimimiz barış isterken bombalarla katledilen Sezen, Gözde, Ayşegül,Seyhan,kimimiz Cerrattepe’de direnen kadınlar olduk.
Erkek şiddetine, cinsel saldırılara, kadın cinayetlerine karşı, muhafazakarlaşmaya karşı, emeğimizin sömürüsüne karşı, devletin baskısına karşı, yaşam alanlarımıza yönelik saldırılara karşı biz kadınların mücadelesi, dünyanın dört bir yanında büyük direnişlere dönüştü. Bu topraklarda ve tüm dünyada 8 Mart’ı direnişle karşılıyoruz!
Dünyanın yarısını oluşturan biz kadınlar evde, sokakta, okulda, işte ve hayatın her alanında toplumsal yaşamda bizleri yok saymaya çalışan sisteme karşı kadınlar ve LGBTİ’ler olarak direnmeye devam edeceğiz. Yaşam, Eşitlik, barış ve özgürlük için isyan, direniş ve dayanışma ile hayatı hep birlikte örgütleyeceğiz. Şimdiye kadar hakkımız olanları, özgürlüğümüzü ve eşit olmayı nasıl kazandıysak, yine mücadele ederek kazanacağız.
Bu gün eşitlik, özgürlük, adalet, barış taleplerimiz için alanlardayız
8 Mart ücretli izin günü olması için,
Güvenceli iş, güvenli gelecek için,
Kıdem tazminatının güvenceye alınması için,
Barış dolu bir yaşam hakkımız için,
İşyerlerinde ve semtlerde kreşlerin açılması için,
Kadına yönelik her türlü şiddete dur demek için,
Eşitlik ve güven içinde yaşamak için,
Kısmi zamanlı kölelik yasasına hayır demek için,
İstihdam bürolarında kiralık işçi olmamak için,
Ülkeyi yönetenlerin bize dayattığı savaşa ‘DUR’ demek için,
Sokağa çıkma, yasaklarının kaldırılması; operasyon ve çatışmaların son bulması için,
Buradan bir kez daha tekrar ediyoruz, kadınlar barışın sesidir. Biz susarsak savaş konuşmaya başlar. Tüm dünyayı sizin zulmünüzden korumak için kadınlar barışı örüyor. Önümüzde durmayın, susun ve kenarı çekilin. Bizler biran önce bu şiddetin ve savaşın son bulmasını, barış ve müzakere masasına biran önce dönülmesini istiyoruz.”dedi
Yaşam, 06 Mart 2016 16:02
Yorumlar (0)