10 Ekim Katliamı’nın 9. ayı: “Sorumluların aklandığı bu iddianame kabul edilemez”
Gündem, 10 Temmuz 2016 22:59
10 Ekim Ankara Katliamı’nın dokuzuncu ayında 10 Ekim Barış ve Demokrasi Derneği’nin çağrısıyla Ankara Tren Garı’nda buluşuldu
10 Ekim Ankara Katliamı’nda hayatını kaybedenler katliamın dokuzuncu ayında Ankara Tren Garı’nda anıldı. 10.04’te emek ve demokrasi mücadelesinde hayatını kaybedenler için yapılan saygı duruşuyla başlayan anma Av. Sevinç Hocaoğulları’nın 10 Ekim iddianamesi ile ilgili bilgi vermesiyle devam etti.
“Sorumluların aklandığı bu iddianame kabul edilemez”
Av. Sevinç Hocaoğulları “Bu iddianame katliamı gerçekleştirenleri aklamak için hazırlanmış bir iddianamedir” dedi ve şöyle devam etti:
36 kişi hakkında dava açıldı. Bu 36 kişinin yalnızca 14’ü insan öldürmekten yargılanırken geri kalanlar silahlı terör örgütüne iye olmaktan yargılanıyor. Kasten insan öldürmekten sorumlu olan 14 kişinin 7’sini yakalayamadılar bile. Yani biz katliamı kim gerçekleştirdi bilmeyelim istiyorlar. Bugün 36 kişinin yargılandığı 22 kişinin firari olduğu bir iddianame adalete hizmet etmiyor. Biz dokuz ay boyunca dedik ki “Bu katliamda sorumluluğu bulunan herkes yargılanmalı”. Ancak ne oldu? Bir kamu görevlisi dahi bu soruşturmaya dahil edilmedi. Biz buradan bir daha soruyoruz: Bu iddianame sorumluların aklanmasına mı hizmet ediyor?
Burada hepimizin aklına gelen soruları bir kez daha soruyoruz: Bu katliamda yargılanan ve zaten teknik takipte olan 7 kişi nasıl oldu da ellerini kollarını sallaya sallaya Ankara’ya geldiler. Nasıl oldu da arama kararı, yolda kontrol kararı olmasına rağmen tam da onların giriş yapacağı saatte araç kontrolü durduruldu? Tren Garı çevresinde arama kararı olmasına rağmen nasıl oldu da gar çevresinde tesadüfen dahi bir tane polis bulunmadı? Nasıl oldu da polis canlı bomba olabilir kendinizi koruyun diye uyarıldı da toplanacak olan yüz bin kişinin bundan haberi olmadı? Biz bu soruları sormaya devam edeceğiz. Çünkü biz bir söz verdik. Bu katliamın aklanmasına izin vermeyeceğiz. Bizler barış ve adalet mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. Bu iddianame kabul edilebilir bir iddianame değildir. Önümüzdeki hafta mahkemeye iddianameyi iade etmesi için dilekçemizi vereceğiz ve Anayasa Mahkemesi’ne kamu görevlilerin yargılanması için bir suç duyurusunda bulunacağız.
“Bunca zaman polis görevini yapıyor dedim…”
Hocaoğulları’nın iddianameye ilişkin bilgi vermesinin ardından Şair Mehmet Özer yitirilenler anısına bir şiir okudu. Mehmet Özer’den sonra ise sözü Güney Doğan’ın annesi Derman Doğan söz aldı. Derman Doğan “Ben katil yetiştirmedim, bu ülkeye hayırlı bir evlat yetiştirdim. Ama onlar, katiller benim evladımı elimden aldı. Anneler ağlamasın, kardeşler ağlamasın diye Güney’im Ankara geldi. Herkese soruyorum ‘Akşam eve gittiğinizde çocuğuna dokunmadığın zaman rahat uyuyor musunuz?’ O katiller benim oğlumun üzerine gazı sıktı. Bunca zaman dedim ki ‘Polis de görevini yapıyor’ ama bir gün o polislerin benim oğlumun üzerine gaz sıkacağı aklıma gelmedi. Başkent Ankara’da bombanın ne işi var?” dedi.
Suruç Katliamı’ndan hayatını kaybeden Ezgi Sadet’in ablası ve SGDF Eş Başkanı Özgen Sadet, “10 Ekim günü 20 Temmuz’da açılan yaralarımız tekrar kanatıldı. Biz bu katliamların sorumlularını ne unutacağız ne de affedeceğiz” diye konuştu. Konuşmaların ardında katliamın yaşandığı yere karanfiller ve siyah balonlar bırakıldı.
Sendika.Org/ Ankara
Gündem, 10 Temmuz 2016 22:59
Yorumlar (0)