Faşizme, Darbelere, Savaşa Karşı Demokrasi Ve Barış İstiyoruz!
Gündem, 01 Eylul 2016 20:03
1 Eylül Dünya barış günü tüm Türkiye de ve Dünya da birçok etkinliklerle kutlandı. İlimizde de Emek ve Demokrasi için güç birliği oluşturan tüm katılımcılarla birlikte emeksiz üst kavşağında bir basın açıklaması yapıldı.
Açıklama Malatya İHD Şube başkanı Gönül Öztürkoğlu tarafında yapılırken Öztürkoğlu “ 1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya’yı işgaliyle başlayan, İkinci Büyük Emperyalist Savaşı ardında milyonlarca ölü, milyonlarca yaralı, harabeye dönmüş kentler ile büyük bir acı ve gözyaşı bıraktı. İnsanlık tarihinin bu en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının başladığı gün, yani 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kabul edildi.
Ancak geçmişten bu yana emekçiler ve ezilen halklar savaşa karşı barışı savunurken, dünyayı yöneten güçler hala savaştan, kan dökmekten, barbarlıktan vazgeçmedi! Küresel emperyalist güçlerin isteği ve yönlendirmesiyle, uzun süredir Suriye ve Irak’ta savaş sürüyor. AKP iktidarı öteden beri yanlış olan Suriye politikasındaki ısrarını Cerablus’a yönelik saldırgan girişimini derinleştirerek sürdürüyor. Hala kadınlar, çocuklar, gençler ölüyor, sakat kalıyor, salgın hastalıklar, evsizler, sığınmacılar çoğalıyor. Çağdışı cihatçı IŞİD vb. örgütler en çok kadınların hayatını cehenneme çeviriyor, Ortadoğu halklarına dünyayı dar ediyor.Milyonlarca savaş mağduru insanlık dışı koşullarda hayatlarını sürdürmeye çalışıyor, binlercesi, göç yollarında can veriyor. AKP Hükümeti ve Avrupa devletleri mültecilik üzerinden insanlık değerlerini pazarlıyor, ayaklar altına alıyorlar.
1 Eylül Dünya Barış Günü “kutlu olsun” diyemiyoruz!
Ülkemiz yangın yeri… Çatışma, gözyaşı ve acı dört bir yanımızı sardı. 15 Temmuz’da kanlı darbe girişimi ile AKP’nin iktidar ortağı olan Cemaat ülkenin geleceğine el koymak istedi. Cemaatin kanlı planlarının boşa çıkarılması, darbe girişiminin bastırılmış olması Türkiye’nin içine sürüklendiği karanlığı ortadan kaldırmadı. OHAL uygulamalarını “milli mutabakat” ile maskelemeye çalışan AKP, darbe girişiminin oluşturduğu atmosferi faşizan, sömürücü ve savaş yanlısı dikta rejimini derinleştirmek için fırsata dönüştürdü.
Askeri darbe girişiminde ölen yüzlerce insanımız, demokrasiyi askıya alan sivil darbeler, OHAL ilanı, kitlesel gözaltılar ve tutuklamalar, işten çıkarmalar, iş güvencesinin ortadan kaldırılması, kadına yönelik ayrımcı politikalar ve şiddet, homofobiden beslenen şiddet ve cinayetler, Alevilere yönelik mezhepçi dayatmalar, laiklik karşıtı gerici politikalarda kaygı verici artış, çocuk istismarı, doğamızın talan edilmesi, iş cinayetleri ve daha nice insanlık onuruyla bağdaşmayan politika ve uygulamalar…
“Ya biz ya kaos” denilerek Haziran 2015’ten beri ülkemizin içine sokulduğu bu tabloda, bitmek bilmeyen çatışmalar, ölümler, bombalı katliamlar, sivillerin yakıldığı bodrumlar, yakılan/yıkılan/yok edilen kentler/ilçeler/kasabalar eksik olmuyor.Hemen her gün ülkenin dört bir yanında patlayan bombalarla onlarca insanımız hayatını kaybediyor, yüzlerce insanımız yaralanıyor.
Daha bir hafta önce Gaziantep’te insanların en mutlu gününe, düğüne yapılan alçakça saldırı sonucu çoğu çocuk en az 59 insanımız yaşamını yitirdi, onlarcası yaralandı.
Her yer yanıyor, yüreklerimiz de!
Çatışmalar artarak devam ediyor, gençlerimiz, çocuklarımız birer birer toprağa düşüyor.
Böylesi bir ortamda giriyoruz Dünya “Barış” Günü’ne…Bu savaş bizim savaşımız değil! Savaşa mecbur olan halklarımız ve emekçiler değil, iktidarını savaşa, gerilime ve kaosa bağlayan AKP’dir. AKP hükümetinin hem içerde hem dışarda emekçileri ve halkları kutuplaştırmak üzerine kurulu bir siyaset izlemesi savaş ve şiddet ortamını sürekli canlı tutmaktadır.
Bugün başımıza gelen birçok felaketin Suriye politikasının sonucu olduğunu bizzat Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş söylemektedir. Fakat ‘Fırat Kalkanı’ adı altında Cerablus’a operasyon düzenlemek ve buraya cihatçı çeteleri yerleştirmekle iktidar aynı yanlışta ısrar etmekte ve dahası Suriye’de barışçıl çözümü zorlaştırmaktadır. IŞİD ile işbirliğinin Antep’teki canlı bomba katliamında gördüğümüz gibi ülkeyi nasıl felaketlere sürüklediği ortadayken, IŞİD’den özünde farkı olmayan el Kaide uzantısı çetelerle işbirliğinde ısrar edilmesi ülkeyi yönetenlerin geçmişten ders almadığını göstermektedir.
Siyasi iktidarı, yanlış politikalarda ısrardan vazgeçmeye çağırıyoruz!
Bu ülkede halkların eşit koşullarda birlikte yaşayacağı bir geleceği kurmanın yolu savaştan değil; barış ve demokrasiden geçmektedir. Türkiye, Suriye’den derhal çekilmeli, içeride de silahlar susmalı ve eşit haklara dayalı demokratik çözüm yönünde adımlar atılmalıdır.
Barış, Halkların faşizme ve gericiliğe karşı ortak mücadelesiyle kazanılır. 1 Eylül bu gerçeğin simgesidir. Dünya Barış Günü’nde halklarımızı ve her milliyetten işçi-emekçileri, ülkemiz ve Bölge halkları için daha büyük acılara ve felaketlere yol açacak savaş ve müdahale politikasının son bulması için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
O yüzden barışa dair tüm çabalar, eylemler yaşamsaldır.
Bizler, bir canımız daha yitmesin, salgın hastalıklar, sakatlıklar toplu ölümler olmasın, insanlar evlerini terk etmesin, doğaya kıyılmasın diye bu çılgınlığı durdurmak istiyoruz.
Bizler, Kürt sorununda; ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikaların derhal terkedilmesini, barışçıl ve demokratik yollarla çözüm için gerekli adımların acilen atılmasını istiyoruz.Bunun için ülkenin dört bir yanında Emek Ve Demokrasi İçin Güç Birliği olarak; “FAŞİZME, DARBELERE VE SAVAŞA KARŞI DEMOKRASİ VE BARIŞ İSTİYORUZ!” şiarıyla barışı sahiplenip barışa ses veriyoruz. Kirli hesaplara kurban edilecek bir tek canımız bile yok. Barışın iyileştirici gücüne hepimizin ihtiyacı var. Yaşasın Barış.” dedi
EMEK VE DEMOKRASİ İÇİN GÜÇ BİRLİĞİ
Gündem, 01 Eylul 2016 20:03
Yorumlar (0)