ALEVİLİKTE 'ÇARESİZLİK' YOKTUR'!!!
Kültür, 16 Ağustos 2017 15:38
DERSİM’DEN KAZ DAĞINA… YANGIN YERİNE DÖNMÜŞKEN…!?
Alevi Hareketi, Alevi Bektaşi Federasyonu, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Avrupa Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA), Dernek ve Vakıflarımız, Cem evlerimiz, İnanç Kurulumuz, Ocak zadelerimiz, “Yeni Bir Alevilik Tanımı” için “Deklarasyon” Yayınlayan “Alevi Aydınlarımız” “Alevi milletvekillerimiz”…Ben, sen, o… Biz, siz, onlar… Neredesiniz? Neredeyiz? Neredeler?… Ne yapıyoruz? Neden bu kadar duyarsızız?!.. Ses çıkarmamız için, eylem ve etkinlik yapmamız için daha ne olması gerekiyor?!..
“ALEVİ COĞRAFYASI YEZİD SOYLU İKTİDARCA YOK EDİLİYOR, HER YER KERBELA”
Dersim’ den Kaz Dağı’na Cerattepe’ den Saroz Körfezi’ne… Alevi coğrafyası yakılıp, yıkılıp, talan ediliyor! Canımızdan aziz bilip canımızın özü bildiğimiz, adına destanlar yazıp, yeminler ettiğimiz, niyaza edip, dilek dilediğimiz Alevi Coğrafyası Yezit Soylu iktidar tarafından sistematik olarak yok ediliyor! Karadeniz Yaylaları “Yeşil Yol” adı altında rantiyecilere, Petrol Şeyhlerine peşkeş ediliyor. Kürdistan coğrafyası desen onun yakılıp, yıkılması ne yazık ki kanıksanmış durumda! Her yer yangın yerine dönmüş, “Her yer Kerbela, her gün Aşure!”
“EMEKÇİLERİN ONURUYLA OYNANIRKEN NE YAPTIK?”
15 Temmuz 2017 “Darbe Girişimi”nin AKP, FETO arasında bir iktidar oyununu olduğunu iyi biliyorduk! Darbe girişimi sonrası “Maviye ile Yezit çatışıyor! Olan Hüseyin’e olacak!” demiştik. Ancak onca emekçi işinden ihraç edilip, ekmeğe muhtaç edilerek, emekçilerin onuruyla oynanırken ne yaptık? Meydanlarda yüz binleri toplama gücü olan Alevi Kurumları olarak “Nuriye ve Semih’i destekliyoruz” deyip, kendi binalarımızda “Sembolik açlık grevleri” yapmaktan öteye gidemedik!.. İki onurlu bilim emekçisi Nuriye ve Semih, yerlerde sürüklendi, gözaltına alındı ve tutuklandı..! Yine yapmamız gerekeni yapmadık, yapamadık…!
“İNANCIMIZ, YOLUMUZ, ERKÂNIMIZ İÇİN NE YAPTIK, NE YAPIYORUZ, NE YAPACAĞIZ?”
Hadi Kürt Belediye Başkanları, milletvekilleri ve HDP Eş Genel Başkanlarının tutuklanması, Kürt Kentlerinin yakılıp, yıkılması, Diyarbakır’da kiliselerin kuşatılması, Süryani Musahiplerimizin kutsal mekanlarına ve analarının sütü kadar helal mekanlarına, arazilerine el konulması ORADA KALSIN…!!! “Bu mevzu asli işimiz değil!” diyelim! Peki, asli ve vazgeçilmez değerlerimiz, inancımız, yolumuz, erkânımız için ne yaptık? Ne yapıyoruz? Ne yapacağız?!…
“GAZETELER, TV KANALLARI, RADYOLAR, DERNEKLER KAPATILDI NE YAPABİLDİK?”
Askeri darbe zihniyetine ve hükümetin sivil darbeci zihniyetine karşı, demokrasi, eşitlik, adalet mücadelesi veren gazeteciler tutuklandı! Şimdi bu tutuklu gazeteci canlarımız için, HDP’li vekiller için, Semih ve Nuriye için, demokrasi, eşitlik adalet mücadelesi verirken tutuklanan can dostlarımız için “FETÖ” bahane edilerek “TEK TİP ELBİSE” gibi insanlık dışı bir hazırlık yapılıyor! Üniversitelerde bilim insanı kalmadı! Ne kadar demokrat, aydın, eşitlik ve adalet isteyen bilim insanı varsa görevden ihraç edildi! Üniversiteler Osmanlı Medreselerinden daha geri duruma geldi! Gazeteler, televizyon kanalı, radyo ve nice derneklerimiz kapatıldı. Alevi televizyon kanalları bir bir kapatıldı! Kimi cılız açıklama ve tepkilerden başka ne yapabildik?..
“HANİ, ‘HAYIR DAHA BİTMEDİ’ DİYECEKTİK!”
Bin bir hileyle dayatılıp kabul ettirilmeye çalışılan “16 Nisan Referandum” sonuçlarını ne çabuk da unutuverdik?!.. “Hayır” meclisleri oluşturacaktık! “Siyasal düşünce farkı gözetmeksizin” bir, iri ve diri olarak “Hayır daha bitmedi!” diyecektik!?
“UĞUR KURT, BERKİN, ETHEM, ALİ İSMAİL CANLARIMIZ İÇİN GEREKENİ YAPABİLDİK Mİ?
Demevimizin avlusunda “Polis kurşunuyla” katledilen Uğur Kurt canımız ve ailesi, Gezi Direnişi’nde hedef gözeterek ve kasten polis eliyle katledilen Berkin Elvan, Ethem Sarı sülük…Davaları her yönüyle bildiğimiz ve katliamda, katliamcıdan yana taraf olan mahkemelerde yürürken birkaç destek eylemi dışında ne yapabildik?!.. Ali İsmail Korkmaz canımız bütün dünyanın gözleri önünde devlet ve devlet destekli caniler eliyle linç edildi! Ali İsmail davası adeta bir katili (AK) lay ıp paklama rezaletine döndürülmüşken; onca avukatımız, sivil toplum gücümüz, kurumlarımız olarak gerekeni yapabildik mi? En son Berkin canın ana canı Gülsüm Elvan Anamızın yerlerde sürüklenerek gözaltına alınması faşizmin nasıl azgınlaştığını hepimizin gözüne sokarken yine görevimizi yapamadık…!!!
“CHP, ÇANAKKALE’DEN SONRA DERSİM’E GİTMELİ”
CHP Genel Başkanı Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan, İstanbul’a “Adalet Yürüyüşü”ne destek verdik, katıldık, yürüdük… Çok da iyi ettik! Lakin 2 milyon insanın büyük bir coşku ve kararlılıkla katıldığı Maltepe Mitingi sonrasında “Sn. Kılıçdaroğlu, hani yürüyüşümüz devam edecek, bu daha başlangıç!” demiştiniz. Bundan sonrasında ne yapacaksınız? diye sorup demokratik siyaset üzerinde denetim ve eleştiri hakkı ve görevi olan sivil toplum örgütü rolümüzü oynamadık! CHP’nin Çanakkale’de 26 – 30 Ağustos 2017 tarihinde “Adalet Kurultayı” adı altında bir “Sivil toplum buluşması” hazırlığı içinde olduğunu biliyoruz. Böylesi anlamlı bir etkinlik için Çanakkale’nin seçilmiş olması da anlamlıdır. Peki bunun devamı NEDEN DERSİM’ de olmasın?!.. Türkiye’nin bütün demokrasi, adalet, özgürlük, eşit yurttaşlık, yeni ve demokratik bir anayasa, toplumsal ve eşitlikçi bir barış… İsteyen ve bu uğurda demokratik mücadele yürüten parti, dernek, kadın ve gençlik örgütleri, aydın, yazar ve gazetecileri, sanatçılarının, devlet/hükümet eliyle bilinçli ve sistematik olarak yangın yerine çevirdiği Dersim’ de buluşmasının zamanı şimdi değilse, ne zaman olacak?..
“ALEVİ KURUMLARI NEDEN HEP DESTEKÇİ OLUYOR DA ÖNCÜ OLAMIYOR?”
Alevi kurumlarımızın HDP’ nin başlattığı “Vicdan ve Adalet Nöbeti” eylemine “destek verdiğini” gidip eylem yerini ziyaret ettiğini biliyoruz. Doğru ve gerekli olanı yapmışlardır. Ancak görüldüğü gibi burada da “DESTEK VERME” gibi bir pasifliğimiz söz konusu. Nedense hep “DESTEK” veriyoruz?!.. Bin bir emek ve çabayla kurup, yaşattığımız dernek, federasyon, vakıf, cem evi gibi kurumlarımız varken, Alevi İnancı gibi destansı bir direniş, adalet ve özgürlük geleneğinden geliyorken, meydanları dolduracak devasa bir kitle ve halk gücümüz varken hep “DESTEKÇİ” oluyoruz, ÖNCÜ OLAMIYORUZ…???!!!
“DİNCİ KURULUŞLAR YENİ DEVLET KURMA ÇABASINDAYKEN, BİZ NEDEN ÖRGÜTSÜSÜZ?”
Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, imam hatip okulları, devlet içindeki gizli, açık dinci gerici, asimilasyoncu kurum ve kuruluşlar el ele vermiş canhıraş bir şekilde “YENİ DEVLET KURMA” çabası yürütürken biz niye bu kadar dağınık ve örgütsüz bir haldeyiz? Edinilmiş bir ezberle “ZORUNLU DİN DERSİ KALDIRILSIN” diyen kimi Alevi Kurum başkanı ve yöneticisi can dostlarımız, karşı karşıya olduğumuz durumun ZORLA DAYATILAN ve VAZGEÇİLMEYECEK bir ırkçı, gerici, asimilasyoncu yapıyı değişmemek üzere kalıcılaştırmak olduğunu kavrayamıyor muyuz?!.. Evet, bu ırkçı, faşist dayatmaya karşı mücadele edeceğiz, açıklama da yapacağız! Ancak şunu bilmemiz gerekir ki artık kendi kurumlarımızı, evimizi, sokağımızı, cem evimizi birer eğitim kurumu haline getirip, kendi eğitimimizi ırkçı, asimilasyoncu zihniyetin merhametine bırakmayıp, kendimiz yapmamız gereken bir dönemdeyiz. Mademki bu egemen ırkçı, gerici zihniyet bizi yok sayıyor, hiçbir hakkımızı tanımıyor o vakit kendi eğitimimizi kendimiz yapacağız! Geçmişten beri devlet okulları ne parasız ne fırsat eşitliği tanıyor ne de çocuklarımızın toplumsal kişilik gelişimine hizmet ediyor!
“BU EĞİTİM PROGRAMI TÜM SONUÇLARI VE UYGULAMALARIYLA İPTAL EDİLSİN’ DEMELİYİZ”
Alevi kurumları Diyanet, MEB, imam hatip üçgeninde yapılan ırkçı, asimilasyoncu, gerici eğitim programı için “Zorunlu Din Dersi Kaldırılsın” yerine “BU EĞİTİM PROGRAMI TÜM SONUÇLARI ve UYGULAMALARIYLA İPTAL EDİLSİN!” demelidir.
“ALEVİ KURUMLARI ‘DEMOKRATİK EĞİTİM KONFERANSI’ YAPMALI”
Alevi Kurumları olarak hemen Alevi Bektaşi Federasyonu öncülüğünde (Avrupa Aleviler Birliği Konfederasyonu (AABK) ve Avrupa Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA) da bu toplantılara mutlaka davet edilmelidir.) bir araya gelip, sivil, demokratik, laik ve uygulanabilir bir eğitim programı için bir “DEMOKRATİK EĞİTİM KONFERANSI” yapmalıyız. Eğitim-Sen’e, eğitim ve bilim insanlarına, görevden ihraç edilen eğitim emekçilerine ve konuda uzman olan bilim insanlarına bir davet çıkarıp, cem evlerimizde, dernek ve sivil toplum örgütlerimizde uygulanabilir bir eğitim programı yapmamız gerekiyor!
“‘IŞİD MİLİTANI YAKALANDI’ HABERLERİ ADI KONULMAMIŞ TEHDİT”
Hemen her gün yandaş televizyonların ana haberlerinde değil ama ALT YAZILARINDA “Cem evine saldırı planı yapan IŞİD militanı yakalandı!” haberleri geçiyor! Ardından vali beyler, emniyet müdürleri ve “ALEVİLERİ ÇOK SEVEN(!)” güvenlik görevlileri devreye giriyor. Alevi Kurum yöneticilerini “Emniyete davet” ediyorlar. Konu hakkında detaylı görüş alış verişi yapılıp “LÜZÜM EDEN GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDIKTAN” sonra Alevi Kurum Yöneticileri “GÖNÜL RAHATLIĞI” içinde görevlerinin başına dönüyorlar(!!!) Bilinmelidir ki bu kirli senaryo adı konmamış bir tür tehdittir. “Güvenlik Görevlileri” ve dahi “Mülki İdare Amirleri” Alevi Kurumlarına “AYAĞINIZI DENK ALIN. SİZİ İZLİYORUZ! SAKIN EYLEM ETKİNLİK FALAN YAPMAYIN HAAAAA…!!!” demiş oluyorlar.
“ABF’NİN EN BÜYÜK BİLEŞENİNİN GENEL BAŞKANI AK SEVDAYA DÜŞMÜŞ”
Hoş zaten Alevi Bektaşi Federasyonu’nun en büyük bileşeninin Genel Başkanı, şubelerinin itiraz etmesine ve karşı çıkmasına rağmen AK SEVDAYA düşmüş. Alevi Hareketini Devlet/Hükümetle buluşturup AK’ laş tır ma peşindedir. Hükümetteki “AK Dostlarıyla” kapı arkasında, önünde, gece, gündüz demeden; telefonla, mesajla işlerini çözüyor (!) Devlet erkânından Kocaeli Valisi, Emniyet Müdürü ile CHP vekili Mehmet Tüm, HDP vekili Müslim Doğan’ı bir araya getirip oğlunun düğününde NİKÂH ŞAHİDİ yapıp son derece stratejik ve jeopolitik(!) ve de kutsal(!) bir maksada hizmet ediyor (!) Bu durumu eleştirenlere dahi tahammül etmeyip tehdit mesajlarıyla susturma cihetine gidiyor!
“TABİ Kİ DEVLET İLE GÖRÜŞECEĞİZ ANCAK ŞEFFAF OLMALI”
Çeşitli ortamlarda devlet/hükümet, Alevi kurumları arasındaki mevcut ilişkiyi eleştirdiğimizde hemen bizi refüze etmeye çalışıp “TABİ DEVLETLE/HÜKÜMETLE GÖRÜŞECEĞİZ!” diyerek, kendi kirli işlerini örtbas etmeye çalışanlara diyoruz ki, “ELBETTE DEVLET/HÜKÜMETLE GÖRÜŞECEĞİZ. ANCAK BU GÖRÜŞME BAŞTAN SONA TÜM SONUÇLARIYLA ŞEFAF ve KURUMSAL OLACAK. AYRICA NEREDE NE ZAMAN ve NASIL GÖRÜŞECEĞİMİZİ DE BİLECEK EDEP, ERKÂNA SAHİP OLMALIYIZ! ZİRA BİZLER KAMUSAL HİZMET YÜRÜTEN SİVİL TOPLUM KURUMLARI ve YURTTAŞLAR OLARAK BU DEVLETİN SINIRLARI İÇİNDE YAŞIYORUZ. SORUNLARIMIZI DEVLETLE ÇÖZECEĞİZ. SORUNLARIMIZI DEVLET ÇÖZECEK. BUNU İSTEME ve YAPMA HAKKIMIZ DA MEŞRU ve YERİNDEDİR!” Ancak kimi “UYANIKLAR” Devlet/Hükümetle görüşmeyi bireysel iş takibi ve ahbap, çavuş ilişkisine çevirmiş görünüyor.
ALEVİ İNANÇ KURULUNUN ÖNEMİ
Alevi Toplumunun çok ciddi bir demokratik eylem ve dayanışma deneyimi vardır. Mevcut reel durum da bunu gerektirmektedir. Üstelik artık Alevi Bektaşi Federasyonu’nun “İNANÇ KURULU” gibi Alevi toplumuna inançsal anlamda yön verebilecek bir “Kurumu” da vardır! Kuruluşunda, yapılanmasında ve görevlerini yürütmede kimi ciddi sorunlar olsa da hali hazırda böyle bir kurulumuz var. Pirlerimizi, Dedelerimizi, Analarımızı ve hizmet yürütücüsü canlarımızı yönlendirme basiret ve becerisinin olduğu kanısındayım!
ALEVİ VEKİLLERE ÜSTÜ KAPALI ELEŞTİRİ
Tarihi bir öngörüyle(!) “HACIBEKTAŞ DEKLERASYONU” yayınlayıp Aleviliği YENİDEN TANIMLAMAYA çalışan “AYDIN ALEVİLERİMİZİN” bir araya gelerek, harıl harıl durum değerlendirmesi yaptıkları, mevcut siyasi, sosyal, ekonomik tabloyu bütün yönleriyle gördüğü, varlık yokluk sürecinden geçtiğimizin farkında olduğu ve buna dönük bir reçete ürettikleri konusunda hiçbir kuşkum yoktur(!)
Hele muhterem Alevi Milletvekillerimiz her dakika, her an halkın içindeler! Sorunlarımıza, DERTLERİMİZE çözüm bulmak için ciddi bir eylem planı yapıyorlar(!)
“EMEK ÖRGÜTLERİ IRKÇI-FAŞİST KUŞATMAYA KARŞI KALICI EYLEM PLANI YAPAMADI”
Yaşadığımız dönemin en başat sorunu siyaset kurumunda yaşanan boşluktur! Siyaset kurumları her demokratik düşünce ve inanç grubunu kapsayıcı, çoğulcu ve yönlendirici bir siyaset yapamıyor (Veya yapmıyor!)
Emek örgütleri (Sendikalar) bu ırkçı, faşist kuşatma ve yok etme projesi karşısında sürdürülebilir, kalıcı ve sonuç alıcı bir eylem ve etkinlik planı yapamadı!
“ALEVİ KURUMLARI KENDİ İÇ SORUNLARINA GÖMÜLDÜ”
Alevi Kurumları kendi iç sorunlarına gömülmüş ve olup biten siyasi tabloyu anlayamaz ya da anlayıp “Ne yapabiliriz ki?” deyip naçar bir vaziyetteler!
Hal böyleyken mevcut atalet durumundan, düşünsel uyuşukluktan kurtulacak potansiyelimiz vardır. Hem de haklı olarak eleştirdiğimiz mevcut Alevi kurum yöneticilerimiz bunu yapabilecek beceri ve basirete sahiptir. Dönemsel moralsizlik sendromunu aşabilmek için her konuda ciddi anlamda destek ve dayanışmaya ihtiyacımız var.
“TÜRKİYE’DEKİ VE AVRUPA’DAKİ ALEVİ KURUMLARI ANKARA’DA TOPLANTI YAPMALI”
Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Kültür Dernekleri, Pir Sultan Abdal kültür Derneği, Demokratik Alevi Derneği ve ABF’ye bağlı şubesiz kurumlar, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Avrupa Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA) hiç vakit kaybetmeden ABF’nin çağrısıyla Ankara’da bir değerlendirme toplantısı yapmalıdır. Toplantının gündemi sadece “MEVCUT DURUM KARŞISINDA MÜSAHİP KURUM ve PARTİLERLE BİRLİKTE NE YAPMALIYIZ!” olmalı bunun dışında hiçbir gündem ve tartışma olmamalıdır. Bu toplantıdan çıkacak eylem ve etkinlik önerileri doğrultusunda Türkiye’nin her bölgesinde BÖLGE TOPLANTILARI yapılmalı. Bölgeler ve bölgelerde bulunan kurumlarımız aktif olarak ön hazırlık yapmalı. ABF’ nin çağrısı üzerine yapılacak toplantıda GÖREVLENDİRİLECEK yönetici ve emeği geçen aktif insanlarımızdan bir heyet oluşturulup musahip kurumlarla toplantının sonuçları hakkında görüşmeler yapılmalı.
“UNUTMAYALIM, ALEVİLİKTE ÇARESİZLİK YOKTUR”
Unutmayalım… Biz Aleviler destansı bir direniş ve mücadele geleneğinin temsilcileriyiz. Alevilikte ÇARESİZLİK YOKTUR… Çare biziz, çare örgütlenmektir, çare Hak ve Hakikat aşkına kendi kendimizi sorgulayıp bu atıl ve edilgen halden çıkmamızdır…!!! Aşk ile
Kemal Bülbül
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği 12. Dönem Genel Başkanı
Alevi Bektaşi Federasyonu 6. Dönem Genel Sekreteri
Kültür, 16 Ağustos 2017 15:38
Yorumlar (0)