Kamu Emekçileri Enflasyona Ezdirildi
Ekonomi, 24 Ağustos 2017 12:29
Siyasi iktidarının, yandaş sendikası Memur-Sen ile birlikte oynadığı tiyatro oyunu sona erdi.
Siyasi iktidarının, yandaş sendikası Memur-Sen ile birlikte oynadığı tiyatro oyunu dün gece sona erdi. Bu oyunun sonunda Siyasi iktidarı, kamu çalışanlarını enflasyon oranının altında zam vererek açlığa ve yoksulluğa mahkûm etti. Yandaş-Sen’de bunu seve seve kabul etti. Kamu emekçilerine verilen bu zamlar; 2018 yılının ilk altı ayı için yüzde 4, ikinci altı ayı için ise yüzde 3,5 zam verirken 2019 yılı için ise zam teklifini ilk altı ay yüzde 4, ikinci altı ay yüzde 5 olarak açıklandı.
2017 bütçesinden memur ve sözleşmeli personelin maaş ve ücret ödemeleri için (SGK’ya ödenen primler de dâhil) toplam 153,4 milyar lira ödenek ayrılmıştı. Buna göre memur ve sözleşmeli personel maaş ve ücretlerine yapılacak her yüzde 1 oranındaki zam 2018 yılı bütçesinde 1,5 milyar liralık bir artışa yol açabileceği hesaplanmaktadır.
Türkiye’de enflasyonun son yıllarda yüzde 10 civarında seyrettiğini dikkate alırsak, memur maaşı ve sözleşmeli ücretlerine yapılacak yüzde 10 diğer bir ifadeyle 15 milyar liralık zam zaten enflasyondan kaynaklanacak bütçe geliri artışıyla karşılanacaktır. Dolayısıyla enflasyon kadar yapılacak zammın bütçeye hiçbir olumsuz etkisi olmayacaktır.
Biz önceki yıllarda yaşadığımız kayıpların telafi edilebilmesi için enflasyondan daha yüksek bir zam yapılması gerekirken, Hükümet memura hak ettiği zammı yapmamak için bütçe dengesindeki bozulmayı ileri sürüyor. Bütçe dengesindeki bozulmasının sorumlusu asla kamu emekçileri değildir.
Eğer bütçe açığı son yıllarda artıyorsa bunun tek sorumlusu Siyasi iktidar yanlış politikalarıdır.
Siyasi İktidar son yıllarda seçim kazanabilmek için kamu kaynaklarını har vurup harman savurmaktadır. Sadece referandumdan “evet” çıkması için yapılan doğrudan ve dolaylı harcamaların bütçeye 15 milyar liralık bir maliyet getirdiği hesaplanmaktadır.
Kamu maliyesindeki bozulmanın bir başka nedeni de kamu özel işbirliği projeleri (KÖİ) adı altında yaptırılan, yandaş sermaye gruplarına ve uluslararası finans sistemine yıllarca Türkiye’nin para aktarmasına yol açacak olan zamansız ve gereksiz projelerdir. Avrasya Tüneli, Üçüncü Köprü, Osmangazi Köprüsü gibi projeler bütçeye milyarlarca liralık yük getirmektedir.
Kars’ta, Hakkâri’de, Rize’de, Artvin’de yaşayan bir vatandaş, İzmit’teki, İstanbul’daki köprüden, otoyoldan, tünelden geçmeyen otomobilin, kamyonun, otobüsün parasını devlete vergilerle ödemektedir.
Örneğin sadece Osmangazi Köprüsü’nden geçmeyen araçlar nedeniyle devletin bir yılda yapmak zorunda kalacağı ödeme 1,6 milyar lira olarak hesaplanıyor.
Hükümet, toplam yatırım maliyeti 10 milyar lira olan şehir hastaneleri için Devleti gelecek 25 yılda 30 milyar dolar kira ödemek zorunda bırakmıştır. Bu yılda 1,2 milyar dolar, bir başka deyişle 4 milyar lira eder. Yandaşlara yaptırılan bu hastaneler için yapılacak gereksiz ödemeler bile memur maaşlarına en az yüzde 3 fazladan zam yapılmasına yetebilir.
Siyasi iktidar, hiç gereği yokken Türkiye’yi sürüklediği Anayasa referandumunu kazanabilmek için yaptığı gereksiz harcamaların, yandaş sermayeye para aktarmak için yüksek bedellerle yaptırdığı gereksiz projelerin faturasını 3 milyon kamu emekçisine çıkartmak istemektedir. Siyasi İktidar kendi eliyle kurduğu ve bu günler için beslediği hormonlu sendikası MEMUR-SEN’ de kendisinden bekleneni yaparak % 0,5’e teslim oldu.
3 Milyon Kamu Emekçisini ve 2 milyon kamu emeklisini açlığa, sefalete mahkûm eden gece yarısı yapılan anlaşmayı ve dayatmasını asla kabul etmiyoruz.
Daha iyi koşullarda toplu sözleşmeler yapabilmemiz için; Tüm Kamu Emekçilerini, Atatürk ilke ve devrimleri ışığında, üyelerinin ekonomik, demokratik çıkarları için mücadele eden, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu İş çatısı altında örgütlenmeye çağırıyoruz.” dedi
Ekonomi, 24 Ağustos 2017 12:29
Yorumlar (0)