8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
Kültür, 27 Şubat 2018 15:49
“Kadının özgürlüğü, tüm insanoğlunun özgürlüğü gibi, yalnızca emeğin sermayenin boyunduruğundan kurtulmasıyla gerçekleşecektir.” Clara ZETKİN.
Emekçi Kadınlar Günü’nün Kısa Tarihçesi: Yüz binlerce kadın 15-16 saati bulan çalışma sürelerinin ağırlığı altında eziliyor, insanlık dışı koşullarda çalıştırılıyor ve erkeklerden daha düşük ücret alıyordu. ABD’de kadın işçiler ağır çalışma koşullarına karşı ilk kez seslerini yükseltmeye başlar. ABD’nin New York kentinde bir dokuma fabrikasında emeklerinin karşılığını alamayan kırk bin dokuma işçisi kadın, gün geçtikçe ağırlaşan koşullara karşı isyan ateşini yakıp, grev kararı alırlar.
İşçi kadınların talepleri “eşit işe eşit ücret” olur. Kırk bin dokuma işçisi kadın bu sloganla 8 Mart 1857’de greve başlar. Bu grev, kadın mücadelesinin dönüm noktası olur. Polisler işçilere saldırarak onları fabrikaya kilitler. Ve kilitli kapıların ardından şüpheli bir yangın başlar. Kilitlenen kapıların ardındaki işçiler yangının ortasında kalırlar. Bu korkunç olayda, çoğu kadın 129 işçi yanarak hayatını kaybeder. Patron ve polis işbirliği ile katledilen işçiler için düzenlenen cenaze törenine 100 bini aşkın insan katılır. Bu cenaze töreni sömürüye ve kapitalizme karşı kitlesel eylemlere dönüşür.
1889 yılında Fransa’nın Paris şehrinde, II. Enternasyonal’in kuruluş kongresi yapılır ve kuruluş gerçekleşir. Clara Zetkin bu kongreye katıldığında 32 yaşındadır. Zetkin, bu kongrede bir konuşma yapar. Konuşmasında kızların ve kadınların Ekmel ve Gül davasını dile getirir: Zetkn’in konuşması şöyledir; “İnsan suretindeki her şeyin kurtuluşunu slogan edinmiş olanlar, insan cinsiyetinin bir yarısını ekonomik bağımlılıkla siyasal ve sosyal köleliğe mahkûm edemezler. İşçiler, kapitalistler tarafından nasıl boyunduruk altına alınmışlarsa, kadın da erkek tarafından öylesine boyunduruk altına alınmıştır ve ekonomik özgürlüğüne kavuşmadığı sürece de öyle kalacaktır. Kadınların ekonomik bağımsızlıkları için en gerekli şart çalışmaktır.” Bu Konuşma, “Kadın ve Sosyalizm” konusunu gündeme getiren bir kadının tarihteki ilk konuşmasıdır.
1907 yılında II. Enternasyonal’e bağlı olarak, I. Enternasyonalist Sosyalist Kadınlar Kongresi ilk kez Stuttgart’ta yapılır. Sosyalist kadınların düzenlediği bu toplantıya 14 ülkeden 56 delege katılır. Kongrede Kadın Enternasyonalinin kurulmasını karara bağlar. Bu kadınlar Clara Zetkin’i (1857-1933) uluslararası sekreterliğe seçerler. Kadınlar, erkek egemen sistemin dayattığı köleliğe ve yok sayıcı politikalara karşı tepkilerini sürdürmeye devam ederler. 1908 yılında, ABD’nin New York kentinde binlerce kadın fazla çalışma saatlerini protesto etmek için “ekmek ve gül” sloganı ile büyük bir yürüyüş gerçekleştirir. Emekçi Kadınlar bu yürüyüşte “doğum izni” talebini de dile getirerek, doğum izninin kabul edilmesini isterler. Emekçi kadınlar için, Ekmek, emek ve adaleti, Gül ise güzel bir yaşamı temsil eder.
26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde de Danimarka’nın Kopenhag kentinde II. Enternasyonale bağlı kadınlar (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) toplanır. Clara Zetkin, bu konferansta söz alır şunları söyler; “Eğer kadın erkekle birlikte tam anlamıyla toplumsal hak eşitliğine sahip olacaksa kâğıt üzerinde değil, pratikte sahip olacaksa o da tıpkı erkek gibi tam bir insan olarak özgürce gelişme ve etkinlikte bulunma olanağına kavuşacaksa, şu iki temel koşulun yerine gelmesi gerekir: Bir- Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin kaldırılması ve yerine toplumsal mülkiyetin geçirilmesi! İki- kadın faaliyetiyle, sömürünün ve köleliğin olmadığı, bir toplumsal üretimde yer alması!” Bu konuşmanın ardından Clara Zetkin, 8 Mart 1857’de Amerika’nın New York kentinde bir dokuma (tekstil) fabrikası yangınında hayatlarını kaybeden kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanması önerisini getirir ve bu önerisi büyük bir coşkuyla kabul edilir.
Aynı süreç içerisinde Amerika Sosyalist Partisi de, Şubat ayının son Pazar gününün kadınlar günü olarak kutlanmasını kabul eder. “Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü” ilk kez 19 Mart 1911’de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de kutlanır. Bu kutlamaya yüz binlerce kadın katılır. Kadınlar bu eylemde oy verme, seçme-seçilme, meslek edinme ve eğitim haklarını talep ederler. Bu eylem, New York’ta emek mücadelesi verirken, üzerlerine kilitlenen kapılar ardından fabrika içerisinde çıkan yangında yaşamını yitiren kadın işçilere adanır.
Clara Zetkin, 1912 yılında Basel’de düzenlenen uluslararası sosyalistler kongresinde, dünya kadınlarını savaş felaketine karşı barışın korunması için aktif olarak katılmaya yani görev almaya çağırır. Zetkin, 1915 yılında Almanya’nı Berlin şehrinde savaş karşıtı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı düzenler. Ve “Savaşı Bırakın” başlıklı bir manifesto yayınlar: bu manifestodan ötürü de ‘vatana ihanete teşebbüs’ten tutuklanır ve kısa bir tutukluluktan sonra serbest bırakılır.
1917’de de Rusya’daki kadın işçiler, “ekmek ve barış” sloganı ile çalışma şartlarının iyileştirilmesi için greve başlar. Petrograd’ da başlayan bu ayaklanma, Şubat Devrimi’nin başlangıcı olur. Bu ayaklanma sayesinde Rusya’da kadınlar oy verme hakkı kazanır. Rusya’da “Emekçi Kadınlar Günü” sosyalist platformlar tarafından 8 Mart olarak kabul edilir. 8 Mart, 1921 tarihinde başkent Moskova’da “Emekçi Kadınlar Günü” ilk kez kutlanır. 8 Mart “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” kapitalist ülkelerde uzun yıllar yasaklanır, 1960’lardan sonra işçi sınıfının ısrarlı çabalarıyla daha güçlü bir şekilde gündeme gelir.
1975 yılında Birleşmiş Milletler (BM), “Uluslararası Kadınlar Yılı” olarak kutlanmasının ardından, bu etkinlikler kapsamında Birleşmiş Milletler 8 Mart’ı “Dünya Kadın Günü” olarak kutlamaya başlar. İki yıl sonra 16 Aralık 1977’de BM Genel Kurulu’nda 8 Mart “Kadın Hakları, Uluslararası Barış Günü” olarak kabul edilir. Bu kabul için iki gerekçe gösterilir: Birinci Gerekçe; dünya barışının korunması, sosyal gelişim ve temel insan haklarının kullanılması için kadınların da eşitlik ve kendilerini geliştirme olanaklarının sağlanmasına dair gereksinim! İkincisi Gerekçe ise; kadınlara eşit hakların verilmesi dünya barışını güçlendireceğine dair hususlar! Bu iki gerekçe de dile getirilen gereksinim ve hususlarla, ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün özünden uzaklaşılıp, katledilen işçiler unutturulmaya çalışılarak sınıf mücadelesinin içeriği gizlenmeye çalışılmıştır. Özünde tüm emekçiler, temel insan haklarını, evrensel eşitlik ilkesini ve dünya barışını savunurlar.
Ülkemizde sınırları içerisinde 8 Mart, “Dünya Kadınlar Günü” ilk kez 1921’de kutlanır. 8 Mart ülkemizde de uzun bir süre yasaklanıp engellenir. 1975’te Ankara ve İstanbul’da dönemin kadın örgütü İlerici Kadınlar Derneği’nin girişimiyle, 8 Mart etkinlikleri ilk kez kamuya açık alanda yaklaşık 400-500 kadının katılımıyla kutlanır. 1921’den 1975’e kadar, aradan tam 54 yıl geçmiştir. 1980 12 Eylül’üne kadarda 8 Mart etkinlikleri devam etmiştir. 12 Eylül 1980 Askeri Faşist Cuntası’ndan sonrası tüm kitlesel anma ve etkinlikler ile birlikte 8 Mart, “Dünya Kadınlar Emekçi Günü” eylem ve etkinlikleri yasaklandı. Bu yasak yaklaşık 5-6 yıl sürdü. 1980 darbe sonra özelde sınıf mücadelesinin ve 8 Mart’ın önemi çarpıtılmaya çalışılsa da, 8 Mart 90’lı yıllardan itibaren daha kitlesel bir şekilde tekrar kutlanmaya başlandı.
Günümüzde kapitalistlerin 8 Mart, ‘Dünya Kadınlar Emekçi Günü’nün sınıf temelli içeriğini boşaltmaya yönelik sıradan gün biçimine dönüştürme girişimlerine karşın, ülkemiz işçi sınıfı, emekçi kadınlar sınıf mücadelesi içinde 8 Mart, “Dünya Kadınlar Emekçi Günü” mücadele geleneğini sürdürüyor. Bütün bu mücadelelere rağmen ülkemizde kadına yönelik şiddet yaygın bir şekilde devam ediyor, kadınların % 48’i eşleri tarafından dövülüyor, ayrıldıkları eşleri ya da sevgilileri tarafından katlediliyor. Emperyalist-kapitalist paylaşım savaşlarının en önemli mağdurları yine kadınlar ve çocuklar oluyor. Aşk İle.
Kültür, 27 Şubat 2018 15:49
Yorumlar (0)