Gönül Öztürkoğlu ' Barış, insan hakkıdır! Savaş katliam cinayetler değil Barış istiyoruz!'
Gündem, 02 Eylul 2019 16:22
BARIŞ TALEBİ İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ TALEBİDİR!
1 Eylül Dünya Barış Günü’nde İnsan Hakları Derneği Malatya da şehir merkezinde kız meslek lisesi önünde coşku dolu ve barışsever insanların katıldığı topluluk önünde basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasına ESP, PSAKD, KESK, ,.ÖDP ,EMEP ve bir çok demokratik sivil toplum örgütü temsilcileri ve yurttaşlar katıldı.
Basın bildirisini İnsan Hakları Derneği adına Malatya İHD Şube başkanı Gönül Öztürkoğlu okudu. Barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediklerini belirten ve 1Eylül’ün önemini vurgulayan Öztürkoğlu ”Birleşmiş Milletler, 1945 kabul ve ilan edilen BM Şartı ile kurulmuştur. Şart’ın Giriş bölümü ile 1 ve 2’inci maddelerinde Birleşmiş Milletlerin Barış ile insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacı vurgulanır.
BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin başlangıç maddesi ile 28’inci maddesinde Barış uluslararası ve ulusal sosyal düzenlerin, bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekliliği vurgulanır.
BM Genel Kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiri’yi Genel Kurul’un 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda kabul ve ilan etmiştir. Bildiride barış hakkının kutsallığı, bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük olduğu vurgulanır.
Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü vb. olduğu kadar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklar çalışma hakkı, konut hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dil hakları ile de ilişkisi bulunmaktadır.
Bu metinlerde İHD’ nin de benimseyip paylaştığı temel yaklaşım, barışın insan hakları ve özgürlüklere dayalı oluşudur. İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir.
O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz. Türkiye etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir dokuya sahiptir. Çoğulculuk, İHD’ nin pek çok kez vurguladığı ve yansıttığı, “herkes farklı, herkes eşit” sloganında ifadesini bulur.
Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir. İHD demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunduğu düşüncesindedir. O nedenledir ki, İHD Türkiye’nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çizmiş ve bu temel sorununun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğu tespitinde bulunmuştur.
TÜRKİYE’NİN ACİL BARIŞ SORUNU VARDIR
Türkiye, Kürt sorunu gibi temel sorunlarını diyalog ve müzakereye dayalı çatışma çözüm yöntemleri kullanarak çözememiş bir ülkedir. Bu nedenle silahlı çatışmalar ülke içi ve ülke dışında devam etmektedir.
Kürt sorununun çözümsüzlüğünün yarattığı silahlı çatışma hali, hayatın tüm alanlarını etkilemektedir. Halen Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik kriz, Kürt sorununda yaşanan bu çatışmalı ortam göz ardı edilerek açıklanamaz. Devletin silahlı çatışma ve savaş halini sürdürmek için ülke içinde ve ülke dışında (Suriye ve Irak) yürüttüğü askeri faaliyetlerin ekonomik maliyeti oldukça yüksektir. Türkiye çok uzun yıllardır silahlı çatışma ortamını yaşamaktadır.
Yüzlerce sivil can kaybının yanı sıra tahrip edilen yerleşim yerleri sonucunda yerlerinden zorla edilen yaklaşık 500 bin kişi bulunmaktadır. Oysa barış ve çözüm süreci olarak adlandırılan 2013-2015 tarihleri arasında, çatışmasızlığın Türkiye toplumuna yaşattığı huzur dönemidir. Son dört yılda ise yaşanan silahlı çatışmalarda binlerce insan yaşamını yitirmiş ve yaralanmıştır.
Türkiye, Suriye’deki askeri operasyon ve nüfuz alanını Fırat’ın Doğusu’na yaymak için de her türlü girişimde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye’nin halen Irak’ın kuzeyinde örüldüğü gibi Kürt sorununun çözümsüz kalması durumunda, çatışma ve savaşın kapsadığı alan giderek büyümektedir. Bunun insani ve mali açıdan sürdürülebilir bir yanı yoktur.
Kalıcı barış için çatışma nedenleri ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için ilk yapılması gereken çatışmaların durması, diyalog yollarının açık tutulması, insan hakları ve demokrasi eksenli çözüm arayışlarına imkân sağlanmasıdır.
31 Mart 2019 yerel seçimlerde yüksek oy oranıyla seçilen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş-Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Mardin Büyükşehir Belediye Eş-Başkanı Ahmet Türk, Van Büyükşehir Belediye Eş-Başkanı Bedia Özgökçe Ertan’ın haklarında devam eden soruşturma ve kovuşturmalar gerekçe gösterilerek görevden alınmaları yeni bir barış sürecinin inşasını zora koyacak siyasi kararlardır.
Türkiye’nin yönetim demokrasi ve insan haklarına dayalı yeni bir toplum sözleşmesi yapması, barıştan ve barışı savunmaktan geçmektedir. Bunun için de ülkemizdeki demokrasi güçlerinin sürdürülebilir yeni bir barış sürecinin başlaması için en önemli güvence olacaktır. İHD, Türkiye’de barış ve demokrasiden yana kesimlerin birlikte mücadelesinin sonuç alacağı inancındadır. İHD olarak, ülkemiz başta olmak üzere tüm dünyada barışın egemen olduğu bir yaşam için insan hakları mücadelemizi sürdüreceğiz.1 Eylül dünya Barış gününüz kutlu olsun.
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.
YAŞASIN BARIŞ YAŞASIN KARDEŞLİK.Gönül Öztürkoğlu “ Barış, insan hakkıdır! Savaş katliam cinayetler değil Barış istiyoruz!”
BARIŞ TALEBİ İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ TALEBİDİR!
1 Eylül Dünya Barış Günü’nde İnsan Hakları Derneği Malatya da şehir merkezinde kız meslek lisesi önünde coşku dolu ve barışsever insanların katıldığı topluluk önünde basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasına ESP, PSAKD, KESK, ,.ÖDP ,EMEP ve bir çok demokratik sivil toplum örgütü temsilcileri ve yurttaşlar katıldı.
Basın bildirisini İnsan Hakları Derneği adına Malatya İHD Şube başkanı Gönül Öztürkoğlu okudu. Barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediklerini belirten ve 1Eylül’ün önemini vurgulayan Öztürkoğlu ”Birleşmiş Milletler, 1945 kabul ve ilan edilen BM Şartı ile kurulmuştur. Şart’ın Giriş bölümü ile 1 ve 2’inci maddelerinde Birleşmiş Milletlerin Barış ile insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacı vurgulanır.
BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin başlangıç maddesi ile 28’inci maddesinde Barış uluslararası ve ulusal sosyal düzenlerin, bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekliliği vurgulanır.
BM Genel Kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiri’yi Genel Kurul’un 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda kabul ve ilan etmiştir. Bildiride barış hakkının kutsallığı, bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük olduğu vurgulanır.
Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü vb. olduğu kadar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklar çalışma hakkı, konut hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dil hakları ile de ilişkisi bulunmaktadır.
Bu metinlerde İHD’ nin de benimseyip paylaştığı temel yaklaşım, barışın insan hakları ve özgürlüklere dayalı oluşudur. İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir.
O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz. Türkiye etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir dokuya sahiptir. Çoğulculuk, İHD’ nin pek çok kez vurguladığı ve yansıttığı, “herkes farklı, herkes eşit” sloganında ifadesini bulur.
Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir. İHD demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunduğu düşüncesindedir. O nedenledir ki, İHD Türkiye’nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çizmiş ve bu temel sorununun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğu tespitinde bulunmuştur.
TÜRKİYE’NİN ACİL BARIŞ SORUNU VARDIR
Türkiye, Kürt sorunu gibi temel sorunlarını diyalog ve müzakereye dayalı çatışma çözüm yöntemleri kullanarak çözememiş bir ülkedir. Bu nedenle silahlı çatışmalar ülke içi ve ülke dışında devam etmektedir.
Kürt sorununun çözümsüzlüğünün yarattığı silahlı çatışma hali, hayatın tüm alanlarını etkilemektedir. Halen Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik kriz, Kürt sorununda yaşanan bu çatışmalı ortam göz ardı edilerek açıklanamaz. Devletin silahlı çatışma ve savaş halini sürdürmek için ülke içinde ve ülke dışında (Suriye ve Irak) yürüttüğü askeri faaliyetlerin ekonomik maliyeti oldukça yüksektir. Türkiye çok uzun yıllardır silahlı çatışma ortamını yaşamaktadır.
Yüzlerce sivil can kaybının yanı sıra tahrip edilen yerleşim yerleri sonucunda yerlerinden zorla edilen yaklaşık 500 bin kişi bulunmaktadır. Oysa barış ve çözüm süreci olarak adlandırılan 2013-2015 tarihleri arasında, çatışmasızlığın Türkiye toplumuna yaşattığı huzur dönemidir. Son dört yılda ise yaşanan silahlı çatışmalarda binlerce insan yaşamını yitirmiş ve yaralanmıştır.
Türkiye, Suriye’deki askeri operasyon ve nüfuz alanını Fırat’ın Doğusu’na yaymak için de her türlü girişimde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye’nin halen Irak’ın kuzeyinde örüldüğü gibi Kürt sorununun çözümsüz kalması durumunda, çatışma ve savaşın kapsadığı alan giderek büyümektedir. Bunun insani ve mali açıdan sürdürülebilir bir yanı yoktur.
Kalıcı barış için çatışma nedenleri ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için ilk yapılması gereken çatışmaların durması, diyalog yollarının açık tutulması, insan hakları ve demokrasi eksenli çözüm arayışlarına imkân sağlanmasıdır.
31 Mart 2019 yerel seçimlerde yüksek oy oranıyla seçilen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş-Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Mardin Büyükşehir Belediye Eş-Başkanı Ahmet Türk, Van Büyükşehir Belediye Eş-Başkanı Bedia Özgökçe Ertan’ın haklarında devam eden soruşturma ve kovuşturmalar gerekçe gösterilerek görevden alınmaları yeni bir barış sürecinin inşasını zora koyacak siyasi kararlardır.
Türkiye’nin yönetim demokrasi ve insan haklarına dayalı yeni bir toplum sözleşmesi yapması, barıştan ve barışı savunmaktan geçmektedir. Bunun için de ülkemizdeki demokrasi güçlerinin sürdürülebilir yeni bir barış sürecinin başlaması için en önemli güvence olacaktır. İHD, Türkiye’de barış ve demokrasiden yana kesimlerin birlikte mücadelesinin sonuç alacağı inancındadır. İHD olarak, ülkemiz başta olmak üzere tüm dünyada barışın egemen olduğu bir yaşam için insan hakları mücadelemizi sürdüreceğiz.1 Eylül dünya Barış gününüz kutlu olsun.
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.
YAŞASIN BARIŞ YAŞASIN KARDEŞLİK.Gönül Öztürkoğlu “ Barış, insan hakkıdır! Savaş katliam cinayetler değil Barış istiyoruz!”
BARIŞ TALEBİ İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ TALEBİDİR!
1 Eylül Dünya Barış Günü’nde İnsan Hakları Derneği Malatya da şehir merkezinde kız meslek lisesi önünde coşku dolu ve barışsever insanların katıldığı topluluk önünde basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasına ESP, PSAKD, KESK, ,.ÖDP ,EMEP ve bir çok demokratik sivil toplum örgütü temsilcileri ve yurttaşlar katıldı.
Basın bildirisini İnsan Hakları Derneği adına Malatya İHD Şube başkanı Gönül Öztürkoğlu okudu. Barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediklerini belirten ve 1Eylül’ün önemini vurgulayan Öztürkoğlu ”Birleşmiş Milletler, 1945 kabul ve ilan edilen BM Şartı ile kurulmuştur. Şart’ın Giriş bölümü ile 1 ve 2’inci maddelerinde Birleşmiş Milletlerin Barış ile insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacı vurgulanır.
BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin başlangıç maddesi ile 28’inci maddesinde Barış uluslararası ve ulusal sosyal düzenlerin, bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekliliği vurgulanır.
BM Genel Kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiri’yi Genel Kurul’un 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda kabul ve ilan etmiştir. Bildiride barış hakkının kutsallığı, bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük olduğu vurgulanır.
Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü vb. olduğu kadar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklar çalışma hakkı, konut hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dil hakları ile de ilişkisi bulunmaktadır.
Bu metinlerde İHD’ nin de benimseyip paylaştığı temel yaklaşım, barışın insan hakları ve özgürlüklere dayalı oluşudur. İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir.
O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz. Türkiye etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir dokuya sahiptir. Çoğulculuk, İHD’ nin pek çok kez vurguladığı ve yansıttığı, “herkes farklı, herkes eşit” sloganında ifadesini bulur.
Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir. İHD demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunduğu düşüncesindedir. O nedenledir ki, İHD Türkiye’nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çizmiş ve bu temel sorununun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğu tespitinde bulunmuştur.
TÜRKİYE’NİN ACİL BARIŞ SORUNU VARDIR
Türkiye, Kürt sorunu gibi temel sorunlarını diyalog ve müzakereye dayalı çatışma çözüm yöntemleri kullanarak çözememiş bir ülkedir. Bu nedenle silahlı çatışmalar ülke içi ve ülke dışında devam etmektedir.
Kürt sorununun çözümsüzlüğünün yarattığı silahlı çatışma hali, hayatın tüm alanlarını etkilemektedir. Halen Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik kriz, Kürt sorununda yaşanan bu çatışmalı ortam göz ardı edilerek açıklanamaz. Devletin silahlı çatışma ve savaş halini sürdürmek için ülke içinde ve ülke dışında (Suriye ve Irak) yürüttüğü askeri faaliyetlerin ekonomik maliyeti oldukça yüksektir. Türkiye çok uzun yıllardır silahlı çatışma ortamını yaşamaktadır.
Yüzlerce sivil can kaybının yanı sıra tahrip edilen yerleşim yerleri sonucunda yerlerinden zorla edilen yaklaşık 500 bin kişi bulunmaktadır. Oysa barış ve çözüm süreci olarak adlandırılan 2013-2015 tarihleri arasında, çatışmasızlığın Türkiye toplumuna yaşattığı huzur dönemidir. Son dört yılda ise yaşanan silahlı çatışmalarda binlerce insan yaşamını yitirmiş ve yaralanmıştır.
Türkiye, Suriye’deki askeri operasyon ve nüfuz alanını Fırat’ın Doğusu’na yaymak için de her türlü girişimde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye’nin halen Irak’ın kuzeyinde örüldüğü gibi Kürt sorununun çözümsüz kalması durumunda, çatışma ve savaşın kapsadığı alan giderek büyümektedir. Bunun insani ve mali açıdan sürdürülebilir bir yanı yoktur.
Kalıcı barış için çatışma nedenleri ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için ilk yapılması gereken çatışmaların durması, diyalog yollarının açık tutulması, insan hakları ve demokrasi eksenli çözüm arayışlarına imkân sağlanmasıdır.
31 Mart 2019 yerel seçimlerde yüksek oy oranıyla seçilen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş-Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Mardin Büyükşehir Belediye Eş-Başkanı Ahmet Türk, Van Büyükşehir Belediye Eş-Başkanı Bedia Özgökçe Ertan’ın haklarında devam eden soruşturma ve kovuşturmalar gerekçe gösterilerek görevden alınmaları yeni bir barış sürecinin inşasını zora koyacak siyasi kararlardır.
Türkiye’nin yönetim demokrasi ve insan haklarına dayalı yeni bir toplum sözleşmesi yapması, barıştan ve barışı savunmaktan geçmektedir. Bunun için de ülkemizdeki demokrasi güçlerinin sürdürülebilir yeni bir barış sürecinin başlaması için en önemli güvence olacaktır. İHD, Türkiye’de barış ve demokrasiden yana kesimlerin birlikte mücadelesinin sonuç alacağı inancındadır. İHD olarak, ülkemiz başta olmak üzere tüm dünyada barışın egemen olduğu bir yaşam için insan hakları mücadelemizi sürdüreceğiz.1 Eylül dünya Barış gününüz kutlu olsun.
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.
YAŞASIN BARIŞ YAŞASIN KARDEŞLİK.Gönül Öztürkoğlu “ Barış, insan hakkıdır! Savaş katliam cinayetler değil Barış istiyoruz!”
BARIŞ TALEBİ İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ TALEBİDİR!
1 Eylül Dünya Barış Günü’nde İnsan Hakları Derneği Malatya da şehir merkezinde kız meslek lisesi önünde coşku dolu ve barışsever insanların katıldığı topluluk önünde basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasına ESP, PSAKD, KESK, ,.ÖDP ,EMEP ve bir çok demokratik sivil toplum örgütü temsilcileri ve yurttaşlar katıldı.
Basın bildirisini İnsan Hakları Derneği adına Malatya İHD Şube başkanı Gönül Öztürkoğlu okudu. Barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediklerini belirten ve 1Eylül’ün önemini vurgulayan Öztürkoğlu ”Birleşmiş Milletler, 1945 kabul ve ilan edilen BM Şartı ile kurulmuştur. Şart’ın Giriş bölümü ile 1 ve 2’inci maddelerinde Birleşmiş Milletlerin Barış ile insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacı vurgulanır.
BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin başlangıç maddesi ile 28’inci maddesinde Barış uluslararası ve ulusal sosyal düzenlerin, bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekliliği vurgulanır.
BM Genel Kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiri’yi Genel Kurul’un 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda kabul ve ilan etmiştir. Bildiride barış hakkının kutsallığı, bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük olduğu vurgulanır.
Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü vb. olduğu kadar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklar çalışma hakkı, konut hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dil hakları ile de ilişkisi bulunmaktadır.
Bu metinlerde İHD’ nin de benimseyip paylaştığı temel yaklaşım, barışın insan hakları ve özgürlüklere dayalı oluşudur. İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir.
O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz. Türkiye etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir dokuya sahiptir. Çoğulculuk, İHD’ nin pek çok kez vurguladığı ve yansıttığı, “herkes farklı, herkes eşit” sloganında ifadesini bulur.
Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir. İHD demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunduğu düşüncesindedir. O nedenledir ki, İHD Türkiye’nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çizmiş ve bu temel sorununun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğu tespitinde bulunmuştur.
TÜRKİYE’NİN ACİL BARIŞ SORUNU VARDIR
Türkiye, Kürt sorunu gibi temel sorunlarını diyalog ve müzakereye dayalı çatışma çözüm yöntemleri kullanarak çözememiş bir ülkedir. Bu nedenle silahlı çatışmalar ülke içi ve ülke dışında devam etmektedir.
Kürt sorununun çözümsüzlüğünün yarattığı silahlı çatışma hali, hayatın tüm alanlarını etkilemektedir. Halen Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik kriz, Kürt sorununda yaşanan bu çatışmalı ortam göz ardı edilerek açıklanamaz. Devletin silahlı çatışma ve savaş halini sürdürmek için ülke içinde ve ülke dışında (Suriye ve Irak) yürüttüğü askeri faaliyetlerin ekonomik maliyeti oldukça yüksektir. Türkiye çok uzun yıllardır silahlı çatışma ortamını yaşamaktadır.
Yüzlerce sivil can kaybının yanı sıra tahrip edilen yerleşim yerleri sonucunda yerlerinden zorla edilen yaklaşık 500 bin kişi bulunmaktadır. Oysa barış ve çözüm süreci olarak adlandırılan 2013-2015 tarihleri arasında, çatışmasızlığın Türkiye toplumuna yaşattığı huzur dönemidir. Son dört yılda ise yaşanan silahlı çatışmalarda binlerce insan yaşamını yitirmiş ve yaralanmıştır.
Türkiye, Suriye’deki askeri operasyon ve nüfuz alanını Fırat’ın Doğusu’na yaymak için de her türlü girişimde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye’nin halen Irak’ın kuzeyinde örüldüğü gibi Kürt sorununun çözümsüz kalması durumunda, çatışma ve savaşın kapsadığı alan giderek büyümektedir. Bunun insani ve mali açıdan sürdürülebilir bir yanı yoktur.
Kalıcı barış için çatışma nedenleri ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için ilk yapılması gereken çatışmaların durması, diyalog yollarının açık tutulması, insan hakları ve demokrasi eksenli çözüm arayışlarına imkân sağlanmasıdır.
31 Mart 2019 yerel seçimlerde yüksek oy oranıyla seçilen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş-Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Mardin Büyükşehir Belediye Eş-Başkanı Ahmet Türk, Van Büyükşehir Belediye Eş-Başkanı Bedia Özgökçe Ertan’ın haklarında devam eden soruşturma ve kovuşturmalar gerekçe gösterilerek görevden alınmaları yeni bir barış sürecinin inşasını zora koyacak siyasi kararlardır.
Türkiye’nin yönetim demokrasi ve insan haklarına dayalı yeni bir toplum sözleşmesi yapması, barıştan ve barışı savunmaktan geçmektedir. Bunun için de ülkemizdeki demokrasi güçlerinin sürdürülebilir yeni bir barış sürecinin başlaması için en önemli güvence olacaktır. İHD, Türkiye’de barış ve demokrasiden yana kesimlerin birlikte mücadelesinin sonuç alacağı inancındadır. İHD olarak, ülkemiz başta olmak üzere tüm dünyada barışın egemen olduğu bir yaşam için insan hakları mücadelemizi sürdüreceğiz.1 Eylül dünya Barış gününüz kutlu olsun.
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.
YAŞASIN BARIŞ YAŞASIN KARDEŞLİK.
Gündem, 02 Eylul 2019 16:22
Yorumlar (0)