ÇORUM KATLİAMI UNUTULMADI UNUTULMAYACAK
Gündem, 31 Mayıs 2020 16:04
Hoşgörü şehri olan Çorum'un 1980’lere gelindiğinde suyu zehirlendi.
Alevilerin ve Sünnilerin bir arada yaşadığı bu şehirde kargaşa ya da nefret yayılması istendi.
Böylece dış mihraklar ve iç mihraklar sağ ve sol olarak ayrıştıramadıklarını; mezhepsel olarak ayrıştırmaya başladı.
Çorum'da farklı mezhepleri barındırdığı için nefret yaymaya uygundu.
Yıllardır sorunsuz yaşayan kapı komşular birbirine düşman kesildi.
Çorum Olayları Nasıl Başlandı?
Maraş’taki senaryonun aynısı şimdi de Çorum üzerinde yapılacaktı. Maraş Katliamı'nı okuyunuz; olayların aynı şekilde cereyan ettiğini göreceksiniz. Bunu fark eden Çorum’daki Alevi halkı, bu kez tedbirini sıkı bir şekilde almaya çalıştı.
Ramazan aylarının başlamasıyla birlikte, belediye hoparlöründe Komünistlerin suları zehirlediğini, "sakın su içmeyin" diye bir anons yapıldı. Bunun üzerine halk kışkırtılmak istendi. Artık yavaştan yavaşa halk galeyana getirmek için çalışmalar başlatılmıştı. Amerika Ajanı Alexader Pech Maraş’tan sonra gözünü Çorum’a dikmişti.
Bu ajan çoğu devlet adamı tarafından bilindiği halde neden engellenilmedi? Ajan Pech, buraya geldiği zaman Ülkücü Ocağı Başkanı Abdullah Çatlı ile görüştüğü söyleniliyor.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin önde gelen gümrük ve tekel eski bakanı Gün Sazak’ın 27 Mayıs 1980’de Ankara’da Devrimci Sol tarafından öldürülmesi üzerinde katiller Çorum’da aranmaya başlanmıştı.
Çorum’daki olayları alevlendirmek için tam zamanıydı. 28 Mayıs günü Çorum’un en işlek caddelerinde ve çoğunluğu gençler tarafında oluştuğu “Kanımız aksa da zafer İslam’ın”, “ Kana kan, intikam” gibi sloganlarla artık yürüyüş başlamıştı.
Bu yürüyüşe sadece Çorum’da bulunan sağcı kesim değil, çevre illerde de birçok grup katılmıştı. Sloganlar atarak Alevilere ait dükkânlar tahrip edilip, ateşe verilmiştir. Alevi ve Sünni mahallelerin arasına barikatlar konulmuş, çatışmalar başlamıştı.
İki dalga şeklinde olan Çorum Olaylarının birinci dalgasında 4 kişi öldürülmüştü. Bu ikinci olayların sinyalini veriyordu. Bu kez de Allaaddin Cami’nin komünistler tarafından yakıldığı Cami minarelerinden anonsla duyurulmuştu.
Hâlbuki böyle bir durum söz konusu değildi. Tekrardan suların zehirlendiği şeklinde anonslar yapıldı ve halk cihada çağırıldı.
Sivas, Malatya, Maraş’ta gerçekleşen senaryolardan farksız değildi. Tek fark vardı, o da farklı şehirlerde yapılmasıydı. İnsanlar Maraş’ta oynanan oyuna tekrardan düşmüştü.
Oysaki Maraş Katliamının üzerinde 2 yıl bile geçmemişti.
Halk tekrardan hücuma geçmesi için fitile basıldı. Aleviler bu kez daha da hazırlıklıydı. Ateşe ateşle karşılık verilmişti. Çorum, artık bir iç savaşa sürüklenmiş; dış dünya ile bağlantısı kesilmişti. Telefonların, elektriklerin, suların kesildiği bu kent resmen kaderine terk edilmişti.
Sonunda asker gecikmeli de olsa gelmişti. Gelen askerler, vahşet içeren bir tabloyla karşılaştı. Sağcılar askerlerden, Alevilerin barikatlarının bertaraf edilmesini istedi.
Bertaraf etmek katletmekle başka bir şey değildi. Çorum'da iç savaş adı altında 57 Sol görüşlü yuttaş katledildi ve yüzlerce insanın da yaralanmasına neden olundu.
Çorum'da bu kez ekinler değil, insanlar yakıldı. Acımasız bir şekilde işkencelerle öldürülen insanların fotoğraflar yürek dağlıyor. Yine "insanlık sınıfta" kalmıştı.
Gündem, 31 Mayıs 2020 16:04
Yorumlar (0)