AĞIDI YAKILMAMIŞ KATLİAM MARAŞ
Yaşam, 13 Aralık 2021 11:16
43 Yıl önce bu ayda Maraş’ta alevi halkının üzerine her türlü Devlet imkânları ile saldırıların yeni bir yıldönümünü daha acıyla üzüntüyle yaşayacağız.
Tamamen belli odaklarda senaryosu oluşturulan ve Maraş alevi mahallelerine yapılan faşist kalleşçe acımasızca yapılan saldırılar sonucunda resmi rakamlara göre 110 gayri resmi rakamlara göre de 600 den fazla can ve canan çocuk hatta ana karnında ceninler hayatını kaybetti.
Son zamanlarda yıllarda özellikle ülkücü olduklarını milliyetçi olduklarını söyleyen ler ağızlarını açtıkça PKK lı Abdullah Öcalan ve arkadaşlarına “ bebek katili “ diyorlar. Kendilerine göre Haklı da olabilirler….
Peki, Maraş’ta 19 Aralık 1978 günü başlatılan ve günlerce süren katliamlar sırasında kaç çocuk daha da acısı ana karnında ki doğmamış ceninler süngülerle bıçaklarla öldürülmedi mi? öldürüldü. Hamile kadınlar karnı deşilerek kolunda bilezik olanlar kolları kesilerek katledildiler
Maraş katliamında hayatını kaybeden suçsuz ter temiz tüm vatandaşlarımızın ruhu şad olsun mekânları cennet olsun hepsini saygıyla anıyorum
O vahşeti yapanlar yaptıranlar çocuk katili değimli idi biraz kendilerini sorgularlarsa görürler ondan sonra yüzleri kızarır mı bilmem.
İbrahim göçmen
O GÜN YAŞANAN KATLİAMLARI VE VAHŞETİ BİR HATIRLAYALIM.!!!
“ Ülkücü Gençlik Derneği tarafından getirilen "Güneş Ne zaman Doğacak" adlı film 19 Aralık 1978 günü Çiçek Sineması'nda gösterime sokulur. Filmin sonunda ülkücüler tarafından atılan ses bombasının patlamasıyla bir tahrik başlar.
Salonda film sırasında sık sık "Müslüman Türkiye" "Milliyetçi Türkiye" “Komünistler Moskova'ya”, "Başbuğ Türkeş" gibi sloganlar atılır. Filmi izleyenler arasında bulunan bir grup Ülkü Ocağı mensubu, "Bunu solcular yaptı’’ diyerek propaganda yapmaya başladılar. Ardından 21 Aralık günü iki TÖB-DER’ li öğretmeni katlettiler.
22 Aralık sabahı erken saatlerde kentin çeşitli yerlerinde toplanan faşistler "Müslüman Türkiye" sloganlarıyla yürüyüşe geçtiler. Av tüfeği ve malzemeleri satan dükkânların kapılarını kırarak silahlanan güruh, ellerindeki dinamit ve uzun menzilli silahlarla Alevilerin işyerlerini yakmaya başladılar.
Kahramanmaraş'ta 21-25 Aralık 1978 tarihleri arasında meydana gelen olaylarda dünya faşistler tarafından yapılan yeni bir katliama tanık oldu. Resmi açıklamalara göre 111 kişi yaşamını yitirmiş, yüzlerce kişi de yaralanmıştı. Ancak daha sonra gayri resmi açıklamalar göre 600 den fazla insanın hayatını kayıp ettiği hala günümüzde söylenmektedir. Alevi köylerinde devlet tarafından getirilip zorla defin edilen isimsiz mezarlar vardır.
Aleviler ve solculara ait olan işyeri ve evler daha önce kırmızı boya ile işaretlenmiş, özellikle de Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları Yörük Selim Mahallesi, Kara Maraş, Yeni Mahalle ve civarları faşitler tarafından kuşatılmış ve "Maraş Alevilere mezar olacak" çığlıkları ile önüne gelen aleviler öldürülmekte ve evleri ateşe verilmekte idi.
Öğle saatlerinde olaylar tüm kente yayıldı. Olaylar tam bir isyan durumuna gelmiş, kentin her yanından ateşler yükseliyordu. Evlerini terk eden bazı yurttaşlar Valilik Binası'na sığınmıştı. Bazıları da şehri terk ediyorlardı. Pazarcık ve Gaziantep tarafına gidenlerin yolu Çakallar köyü tarafından kesilerek ya Maraş’a geri gönderiliyordu. Durmayanlara da silahlarla ateş ediliyordu ve Abbas Karakız’ı haince katlettiler.
Hamile kadınların karınları bıçaklarla kesilerek içindeki cenin parçalandı. Evlerinde çıkamayanlar yakılarak katlettiler.
Kadınların kollarındaki bilezikleri almak için kollar kesildi.
Olaylar sırasında genellikle sol görüşlü kişiler ve Aleviler hedef alınmıştır. Günlerce süren saldırı ve çatışmaları önlemekte yerel güvenlik güçleri yetersiz kalınca Kayseri ve Gaziantep'ten askeri birlikler gönderildi. Bu arada İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı istifa etti ve yerine Hasan Fehmi Güneş getirildi.
Olayların gerçekleştiği dönemde, Kahramanmaraş Emniyet Müdürü görevinde bu günkü AKP hükümetinin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu bulunmakta idi.
Olaylar nedeni ile 26 Aralık 1978 günü saat 07.00 den itibaren İstanbul, Ankara, Diyarbakır, İzmir, K.Maraş, Adana, Elazığ, Bingöl, Gaziantep, Erzurum, Erzincan, Kars, Malatya, Sivas ve Urfa olmak üzere, toplam 13 ilde sıkıyönetim ilan edildi.
Maraş katliamı Türkiye’de insan haklarına büyük darbe vuran, binlerce genci katleden, idam ettiren, işkence hanelerde çürüten, insanları yerinde yurdundan eden 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesinin yapılmasına yönelik bir ön çalışma idi.
12 Eylül sonrasında Maraş olayları hakkında açılan davalar ise tam bir hukuk skandalı yaşandı. Katliamın faili olarak 804 kişi yargılandı. Katliamda birinci dereceden rol oynayan 68 kişi ise hiç yakalanmadı.
379 kişi beraat etti. 1 ila 15 yıl arasında mahkûmiyet cezası ile yargılanan 314 kişinin cezalarında önce 1/6 oranında indirim yapıldı, sonra hepsi mahkeme sürecinde salıverildi. 29 kişi hakkında verilen idam ve yedi kişi hakkında verilen müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozuldu.
1991’de çıkan Terörle Mücadele Yasası’nda yapılan değişiklikle de katliam sorumlularının hepsi salıverildi. Sivas katliamının baş sanığı Temel Karamollaoğlu gibi,
Maraş olayların baş sanığı olan Ökkeş Kenger daha sonra mükâfatlandırılarak milletvekili yapıldı. Aynı kişi isim değiştirerek TBMM kürsüsünde kan kusmaya devam etti.
Olayın önceden hazırlanmış bir komplo olduğu yapılan tahkikatlarda ortaya çıktı.
Yine direnen halktı, katledenler derin devletti.
Olaylardan sonra Alev⁸iler Maraş’ı terk ettiler.
Alevi köyleri Maraş’a alış-veriş için gitmediler.
Aleviler üzerinde yaratılmak istenen korku 12 Eylül darbesi ile pekiştirildi.
Alevi nüfusunun yoğun olduğu Pazarcık ve Elbistan ilçeleri askeri kuşatma altına alındı.
Alevi dedelerin sakalı bıyığı askerler tarafından yolundu.
Erkekleri kadınların sırtına bindirerek günlerce dünyada eşi benzeri görülmeyen işkenceler yapıldı.
Bu baskılar sonucu nüfusun büyük çoğunluğu ülkenin değişik yerlerine ve Avrupa’ya göç ettiler
Maraş tarihten beri gerek etnik kimliği, gerek inanç kimliği nedeni ile binlerce yıldan bu yana kıyımlara uğramış ve ağır bedeller ödenmiştir.
Bölgemizde yaşayan canlarımıza yapılan zulümlerden sonra, günümüzde de coğrafik ve demografik yapısına yönelik saldırılar var.
Elbistan’da yapılan Elektrik santrali ile il genelinde meydana gelen kanser vakalarında yüzde altmışının bu bölgede olduğu tespit edilmiştir.
Narlı ovasına yapılan iki çimento fabrikası ovanın verimini düşürmekte ve toprakları çoraklaştırmaktadır.
Çimento fabrikaları için Davutlar köyü ve Söğütlü köylerinde kil ocakları açılmış bölgede tamamen çevre katliamı yapılmış ve hala da devam etmektedir.
Maksut uşağı Tomsuklu tepesinde çöp toplama tesisleri yapılmak istenmiş, ancak bölge halkının direnmesi sonucu devlet bu girişimden vazgeçmiştir.
Aşağı Terolar köyünde köy merası kamulaştırılarak AFAD kampı adı altında Suriyeli mültecileri yerleştirerek bölgenin demografik yapısı değiştirilmek isteniyor, köy halkının yaşam alanları daraltılmış ve yaşamları zorlaşmıştır. Ayrıca bölgenin başka yerlerinde baraj ve değişik çevre katliamları yapılmak isteniyor.
Devlet dairelerinde halkımız hor görülerek nerdeyse rüşvet verilmeden resmi işlemleri yapılmamaktadır. Okullarda çocuklarımıza baskı uygulanarak anadilimiz ve inancımız yok sayılarak asimile edilmektedir.
Şüphesiz burada dile getiremediğimiz ve toplumumuzu rahatsız ve rencide edici birçok olay vardır.
İnancımızın yanında inanç merkezlerimize yönelik sistemin asimile ve sinsi politikaları sonucu, her yıl yapılan Elif Ana Şenliklerinde, bölgedeki Alevi kurumlarının dikkate alınmadığı, Şenliklerin Yezit zihniyetinde olan Maraş Valiliği ve Belediyesi tarafında organize edildiği görülmektedir.
İki yıl önce yapılan etkinlikte konuşan Maraş Valisi, Maraş Katliamı etkinliklerini yasakladığını ve anma için gelecek olan Alevileri Elif Ana dergâhında tehdit etti.
Sistem tarafından bölgemize yapılmak istenen haksızlıklara dur demek ve kendi dili, inancı, kültürü, örf ve adetlerini yaşatmak için birlik olma zamanı. Bu olumsuzluklara dur demenin tek yolu örgütlenmektir..”
Yaşam, 13 Aralık 2021 11:16
Yorumlar (0)